Çelik Gülersoy

İstanbul aşığı Çelik Gülersoy’u ölümünün 31. yılında (6 Temmuz 2003) saygı ile anıyoruz...

Milyonlarca İstanbullu tatil günlerinde biraz nefeslenmek, bir parça Osmanlı tadı almak isterse nereye koşar? Herhalde öncelikle rahmetli Çelik Gülersoy’un yoktan var ettiği bahçelere, köşklere, kahvelere, otellere... Gülersoy’un, başkanı olduğu Turing Kurumu’nun imkanlarıyla ayağa kaldırdığı ve İstanbul’a kazandırdığı tesislerden bazılarını anımsayalım:

* Yıldız Parkı ile içindeki Malta ve Çadır Köşkleri, Pembe ve Yeşil Seralar

* Emirgan Korusu ile içindeki Sarı, Beyaz ve Pembe köşkler;

* Çubuklu Korusu ve Hidiv Kasrı;

* Çamlıca Tepesi Tesisleri;

* Fenerbahçe Parkı ve Romantika Kahvesi

* Kapıkule Tesisleri

* Sultanahmet Yeşil Ev Oteli, Ayasofya Konakları, Konukevi Oteli, Sarnıç Restoran...

* Safranbolu evleri

* Büyükada Fabiato Köşkü... vb…”

Bu tesisler Osmanlı tarzı eşya ile döşenmişti, o zarafeti taşırlardı.

Çelik Bey gittiği dış gezilerde sahafları dolaşmış, İstanbul’la ilgili ne kadar kitap bulduysa satın almış, kendi kitaplığını da armağan ederek, Soğukçeşme’deki muhteşem İstanbul Kitaplığı’nı kurmuştu.

Bu hizmetlere rağmen Çelik Bey’in yıllardır ne adı anılır ne adına bir büst dikilmiştir. Ne bir konferansta eserleri dile getirilir.

İstanbul’da yönetime her gelen şehri adeta kendisi tek başına inşa etmiş gibi davranır.

İnkarcılık genlerimize işlemiştir...

HEMŞİRE

İspanya’da yapılan “Ameliyat Hemşireleri Birliği”nin konferansına katılan akademisyen Dr. Nurgül Arpag, yaptığı sunumda, Atlas Üniversitesi çerçevesindeki araştırmaları anlattı. Buna göre, ameliyathane hemşiresinin ameliyattan bir gün önce hastayı ziyaretiyle onu bilgilendirmesi, hastaların ameliyat sonrası kaygılarını azaltırken, ağrı bildirim sıklığını ve opioid (ağrı kesici) kullanımını da azaltıyor.

***

Bu sonuçların doğruluğunu ameliyat yaşamış olanlar bizzat tespit etmiştir. Ameliyat öncesi bilgilenmek hastayı rahatlatır, kafasındaki soru işaretlerini giderir, gerilimini azaltır.

Doktorların ameliyat öncesi hasta ziyareti mümkün olmayabilir.

Bilgili bir hemşirenin ziyareti ve sohbeti kelimelerle tarif edilemeyecek kadar rahatlatıcı olur.

Bu bilgilendirmeyi hemşire yerine ameliyata girecek asistan doktor da yapabilir.

VAPUR

Pazar günü bir aile ziyareti için zorunlu olarak Büyükada’ya gitmemiz gerekiyordu. 11:30’da Kadıköy’den vapur kalkıyor. 11:25’te iskelede tam kapının önündeyiz. O anda bir memur hadi girin kapıyı kapatıyoruz, diyor.

- Ama daha 5 dakika var?

- Kapasite doldu, diyor.

Gerçekten salon ve iskele lebaleb dolu. Vapurun kalkışına 4 dakika kala gelenler içeri giremiyor. Dışarıda küfür kıyamet. Dinleyen yok. Vapur Eminönü’nden salkım saçak dolu geliyor. Ayakta duracak yer yok. Ona rağmen bekleşen yolcular vapura ite kaka sokuluyor. Tekne tıka basa doluyor. O sırada yan taraftan iskeleye nasıl sızdığı belli olmayan biri gelip vapura atlıyor. Bir kavga patlak veriyor. Vapur beş dakika gecikmeyle kalkıyor.

Yıllardır her cumartesi pazar ada seferlerinde bu sahne yaşanıyor.

Şehir Hatları İşletmesi birkaç ilave motor seferi koyamıyor mı?

Yoksa dolmuş motorları iş yapsın diye kasten mi konmuyor?

Akıl sır ermiyor bu işlere...