Kimse bu alıma anlam veremiyor. Tahtalar saat 12:00 de kapanıyor. Saat 12:13te Reuters haber ajansından Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayarın "Tüpraşta halka arzın piyasa şartları oluşmadığı sürece erteleneceği" demeci geçiyor. Saat 14:00 te seansın başlaması ile birlikte Tüpraşa piyasadan talep başlıyor. Saat 16:30 da piyasa kapanırken Tüpraş 7400 lira... Alımı yapan (ve birkaç saat içinde yüzde 12 dolayında kar sağlayan) "D. Yatırımın bu muazzam öngörüyü nasıl başardığı çok merak ediliyor. Borsada önceki gün birinci seansın sonuna doğru Tüpraş hisseleri 6500 -6600 aralığında... Hissede hareket yok... Bir anda D. Yatırım adlı aracı kurum 500.000 lota yakın (3.3 trilyon civarında) Tüpraş hisse senedi alıyor... Dünyayı Tanrı yarattı ama şeytan idare ediyor. Umut pompası... ABDnin bizi Afganistan ve Irak misyonlarına hazırlamak için hafifçe nefeslendirmesini "düzelme" sanacak kadar saf mıyız? Yanıt "evet"se yeni krizlere hazırlıklı olalım... Ekonomi umut pompasıyla düzelir mi? İkinci Dünya Savaşından bu yana (bu defa savaş olmadığı halde) en büyük düşüşü kaydetmiş ekonomi nasıl düzlüğe çıkar? Elbette üretimin harekete geçirilmesiyle değil mi? Peki üretimin harekete geçirildiğine ilişkin bir belirti var mı? Laftan başka üretilen ne var? Yakışıyor haspaya... - Öyle takıp takıştırmayacaksın, akşama kadar dışarlarda dolaşmayacaksın...Kadın:- Ama Hoca, demiş, bak taze gelin takıp takıştırıyor, ona bişeycik demiyorsun...- Yakışıyor haspaya, demiş Hoca...Bizim toplum aynı görüşte.. Hırsıza, hortumcuya "nereden buldun" diye kimse sormuyor. Çalmak ve çaldıklarıyla tatlı hayat yaşamak yakışıyor haspaya... Gözler namuslu adamda... Daha çooook soyuluruz bu kafayla... Nasrettin Hoca yeni bir kadın almış. Eskisine nasihat veriyormuş: Yaşasın eşitlik... Anayasa panelinde dile getirildi... Fransızlar çok ilginç bir Anayasa değişikliği yaptı, seçimle gelinen bütün görevlerde cinsel eşitlik şartı koydular. Buna göre, aday listelerinde kadın ve erkek adaylar eşit veya biri diğerinden en çok "bir fazla" olabilecek. Ve üstelik sıralamada da mutlaka bir cinsten sonra öbür cinsin gelmesi (birinci sırada erkek varsa, ikinci sırada kadın, üçüncü sırada yine erkek, dördüncü sırada yine kadın...) şartı koydular. Bu kural Fransız Anayasasına girdi. Kulaklara küpe olsun... Atanın mirası... - Bütün bu düzeltme çabaları ileri yaşta yapılan estetik ameliyatlarına benziyor. Orasını burasını geriyorsunuz, belli ölçüde güzel görünüyor, ama bir başka taraftan yine sarkıyor... Prof. Eroğul, daha sonra 82 Anayasasının değiştirilmesi girişimlerinde üzerinde hiç durulmayan bir noktaya sözü getirdi: - Uygarlıktan asgari ölçüde nasiplenmiş bir toplumda, bir insan ölmeden önce bir son dileğini belirttiğinde o dilek yasa düzenine ve ahlaka aykırı değilse yerine getirilir... Atatürk ölmeden iki ay önce dedi ki, "Benim İş Bankasındaki paylarımın gelirini Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna bırakıyorum..." Biz bir an için bu vasiyeti "Ali ve Ayşeye bırakıyorum" şeklinde düşünelim.. Vasiyetin gereği yıllarca yerine getirilmişken belli bir tarihte birtakım adamlar gelip Ali ve Ayşeyi öldürdü. Ve onlara hiç benzemeyen iki kişiye "Ali" ve "Ayşe" adını verdiler. Sonra da Atatürkün gelirini asıllarına hiç benzemeyen o iki kişiye Anayasa hükmüyle mirası tahsis ettiler! Böyle bir şey olabilir mi?. Ne acı ki, 1982 Anayasasıyla yapılan budur: Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu öldürüldükten sonra yerlerine geçirilen ve asıllarına hiç benzemeyen "iki devlet dairesi" Atatürkün mirasının üzerine oturtulmuştur. Bu yasa tanımazlık Anayasayla yapıldı. Vasiyetname çiğnendi, üstelik bu muamele devletin kurucusuna yapıldı. Hiç utanıp sıkılmadan da Atatürkçülük adına yapıldı! Atatürkün mirası üzerine oturulmuştur ama konu gündeme bile gelmemektedir... TBMMden geçen son Anayasa değişiklik paketi, Ankara Barosunca düzenlenen panelde enine boyuna tartışıldı. Prof. Cem Eroğul, 1982 Anayasasının geçirdiği bu altıncı büyük tadilatı şöyle özetledi: Türk Telekom, "118 Bilinmeyen Numaralar"ı arayanlardan her dakika için 375 bin lira alıyor ve ayda 5 trilyon kazanıyormuş... Şu telefon şirketlerinde "bilinmeyen" kim bilir daha ne numaralar var ! m.asik@milliyet.com.tr