Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Deprem Ansiklopedisi'nde en tehlikeli deprem kuşağı olarak Pasifik kuşağı gösteriliyor. Türkiye'nin üzerinde bulunduğu Alpide kuşağı ikinci tehlikeli olanı... Bu kuşakta en ağır deprem 1968 yılı Ağustosunda İran'da meydana gelmiş. 11 bin kişi ölmüş.
       - Depremin mevsimle ilgisi var mı?
       - Bilim adamları mevsimle deprem vaktinin hiç ilgisi olmadığını söylüyorlar.
       - En büyük deprem?
       - Şili'de 9.5 richter büyüklüğünde olanı...
       - Dünyamızda günde ortalama kaç deprem olur?
       - 1 - 2 richter arası 8 bin, 2 - 3 richter arası bin...
       - Daha büyükleri?
       - Yılda 3 - 4 richter arası (ortalama) 49 bin, 4 - 5 arası 6200, 5 - 6 arası 800, 6 - 7 arası 120, 7 - 8 arası ortalama 18 deprem olur. Ancak sayıca ağır depremler meskun olmayan bölgelere rastladığından insan kaybı her defasında büyük olmaz...
       - 6.2 richter ile 7.2 richter arasındaki fark ne kadardır?
       - Buradaki "1 richter fark" 10 kat büyük yer hareketi ve 32 kat fazla enerji neşrini ifade eder. Enerji neşri depremin tahrip gücünü ifade eder.
       - Depremlerde yılda ne kadar insan ölüyor?
       - Elbet sayı değişiyor. 1996'da dünyadaki tüm depremlerde 419, 1997'de 2907, 1998'de 8928 kişi öldü. Bizdeki son deprem tek başına son üç yılın deprem zayiatını geride bıraktı...
       - İlerde depremler önceden haber alınabilecek mi?
       - Amerikan Ulusal Deprem Bilgi Merkezi'nin verdiği bilgiye göre bugün olduğu gibi gelecekte de depremin zamanını önceden kestirmek mümkün olmayacak. O yüzden tek çare depreme hazırlıklı yaşamak.

Vicdan fakirliÄŸi

       Gazetemizde aynı gün yayınlanan iki haber:
       Birinci habere göre:
     Â"Marmara depremi 700 milyon dolar dövizi enkaza gömdü..."
       İkinci habere göre:
       Mr. Catarelli "IMF'den 330 milyon dolar istemek için mektup yazın" dedi.
       Marmara depremiyle enkaza gömülen 700 milyon dolar ABD ve Almanya'ya kazandırdığımız paradır. Çünkü karşılığı alınmayacak.
       Depremden 700 milyon dolar kazançlı çıkanların 330 milyon dolar için nazlanmaları ise...
       Vicdan fukaralığının frenkçesi olsa gerek...

YKB'yi kutluyoruz...

       Yapı ve Kredi Bankası 55'inci yılını kutluyormuş... Kutlarız... Biz de çok yararlandık Yapı Kredi Bankası'ndan... Bilvesile teşekkür ederiz.
     Â- Kaç para kredi aldın, diye meraklananlar olabilir. Kredi almadık. Kitap aldık. Yapı Kredi'nin en büyük hizmetinin kültür alanında olduÄŸunu düşünüyoruz. Sergi ve konferanslar dışında... Yapı Kredi Yayınları her yıl 250 dolayında kitap basıyor. Fiyatları makul. Baskı her zaman özenli. Satış endiÅŸesiyle baÅŸka yayınevlerinin basmadığı yığınla kitabı Yapı Kredi yayımlıyor. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihiyle ilgili en çok yayını Yapı Kredi yapıyor. Okunması gerekli kitapları YKB Yayınları bize aktarıyor. Bankaya bu kültür hizmetlerinden dolayı teÅŸekkür ediyoruz.

AKUT ve gençlik

       Gençlerimizle övünmeyi, gururlanmayı, umutlanmayı özlemişiz... AKUT'a gösterdiğimiz büyük ilginin ve sevginin altında kuşkusuz biraz da bu özlem yatıyor. Peki ama neden her alanda AKUT gibi başarılı, ağırbaşlı, özverili gençlik guruplarımız yok... Neden gittiği yerden ses getiren gençlerimizin sayısı bir elin parmaklarını aşmıyor?
       Bunun başlıca nedeni devletin bir gençlik politikasının olmayışıdır... Aslında devletin gençlik politikası vardır. Ama bu gençlik politikası gençlerin kendilerini yetiştirmesi, örgütlenmesi, ülke düzeyini ve çağı aşmasına dönük destekleyici politika değildir. Ya nedir?
       Şudur... Liselerde ve özellikle üniversitelerde gençlerin izlenmesi... Eğer örgütlenmeye çalışıyorlarsa derhal dağıtılması, genç yaşta ezilmesidir.
       Devletin en büyük korkusu gençlerin ülke meseleleriyle ilgilenmesi, üzerinde düşünmesi, düşüncelerini söylemesi, her türlü soyguna, vurguna, çürümüşlüğe karşı çıkmasıdır. Devletin politikası gençleri korkutmak, biraraya gelmelerini önlemek, ülke meseleleriyle ilgilenmekten onları alıkoymaktır.
       Eğer hala ülkesine ve halkına sahip çıkmaya yeltenenler olursa... Bunları illegal örgütlenmelere itmek... Onları yasa dışı örgütler içinde topladıktan sonra devlet güçlerini ve ceza yasalarını tepelerine indirmektir.
       Bizim üniversiteye girişimiz 1964 yılıdır... Aradan geçti 35 sene... Bu 35 senede izlenen gençlik politikasının ana ekseni hep bu olmuştur. Gençliğe bu ülkenin geleceği olarak bakılmaz. Gençliğe hep korkuyla bakılır. Çünkü gençler yüreklerinden gelen doğal sesle toplumsal alanda hep iyiyi, güzeli, doğruyu isterler. Türkiye'ye son yıllarda egemen olan yağmacı, talancı, kapkaççı, üçkağıtçı katmanların en büyük korkusu temiz ve yürekli gençliktir. Ve ülkenin gençlik politikasına bu korku egemendir. Saplandığımız çıkmazların temelinde gençliği ezmeyi, onların temiz duygularını öldürmeyi hedefleyen ucuzcu ve günahkar politikalar yatar.
       AKUT'la övünüyoruz... Her alanda AKUT'larımız olsun istiyoruz. Bunu olması için toplumsal sağduyuyu ise bir türlü ortaya koyamıyoruz.
       Yazık günah... Hem gençlerimize... Hem ülkenin yarınlarına...




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr