Öğretmen Ali Özdemir, ayağını yorgana göre uzatmadığı için sıkıntıya düşen bir toplumu resimliyor.
Dini bayram tatilleri 9 gün olsun.
3 - 5 cm kar yağınca okulları tatil edelim.
40 - 45 yaşında emekli olunsun.
Üniversitelerin kadrolarını eş, dost, akrabaya tahsis edelim.
Senede sadece 1 - 2 ay kullanılan yazlık evlerimiz olsun.
Yunan adalarında tatil yapalım.
Otomobilimizi her yıl yenileyelim.
Verimli tarlalara binalar dikelim.
Demir ve deniz yolu taşımacılığına yüz vermeyelim.
100 metrekarenin altındaki evlere burun kıvıralım.
Her sene cep telefonu yenileyelim.
500 metrelik mesafeye arabayla gidelim.
Ramazan’da lüks otellerde şatafatlı iftarlar verelim.
Her öğünde sofraya 10 - 20 çeşit yiyecek dizelim.
Meclise 600 vekil (?) dolduralım.
Lüks ötesi camiler yapalım.
Sınıfta kalmayı kaldırıp asalaklığı teşvik edelim.
Günde 10 saat TV izleyelim.
Sosyal medya hesaplarında zevzeklik edelim.
Kütüphanelere uğramayalım.
Dünyanın 100 ülkesine hibeler verelim.
Az ilaç yazan tutumlu hekimleri dövelim.
Sahte hastalık raporları alıp işten kaçalım.
Ev ve iş yerlerinin lambalarını 24 saat yakalım.
Günde 30 milyon paket sigara içelim.
Vasıfsız, planlama ve bilime düşman tiplere oy verelim.
Hem zenginler gibi yaşayacak hem fakirlikten şikâyet edeceksin. Böylesi pek tutarlı olmuyor!
GÜLDİKEN
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşener CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu biraz daha yıpratmak için bagajında ne varsa ortaya döküyor. Bunu yaparken de kabul edelim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye oy ve gönül verenlerce daha iyi tanınmasını da sağlıyor. Son açıklamasında diyor ki:
“Sayın Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül’ün adaylığını bana söyledi. Arkadaşlarımın kabul etmeyeceğini söyledim. Sayın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmadığım için kıyma makinesinden geçirildim.”
2014 yılında İslami kesimden Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu 2018 de de bu göreve AKP kurucularından Abdullah Gül’ü layık görmüş.
CHP Genel Başkanı’nın tek başına yaptığı tercihlerdeki isabete ve tercih edilen kişilere bakılınca. Partinin bugün içine düştüğü duruma şaşırmak olası mı?
KAHRAMAN PİLOT
Menderes ilçesinde çıkan orman yangınını söndürmek için havalanan helikopter Tahtalı Barajı’na düştü. İkisi Kırgızistan uyruklu üç kişilik mürettebat kazada yaşamını yitirdi. Kırgız pilotların cesetleri sudan çıkarıldı. Türk görevli Mehmet Akif Tutuk‘un cesedini çıkarma çalışmaları dün sürüyordu.
Orman yangınlarını söndürmek için uğraşırken ölenler birer kahramandır. Kahraman muamelesi görmeli. Yunanistan’da bir süre önce orman yangını söndürmek isterken düşen uçağın iki Yunan pilotunun cenaze töreni yapıldı. Pilotlardan birinin cenaze törenine Başbakan, diğerine Cumhurbaşkanı katıldı. Türkiye’de de yangın söndürme işlemi sırasında hayatını kaybeden yabancılar törenle uğurlanmalı, vatandaşlara şehit muamelesi yapılmalı, şehit maaşı bağlanmalıdır.
Yangınla savaşmak cephede düşmanla savaşmak kadar tehlikeli ve kutsal değil midir?
D. MÜZESİ
Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’ne ilişkin kimi eleştirilerimiz olmuştu.
Millî Savunma Bakanlığı Basın İrtibat Şubesi’nden bir görevli aradı.
Fevkalade nazik bir hanım subay, konuyu soruşturduklarını anlattı, sonucu aktardı.
Müzedeki kafenin fiyatlarının çok yüksek olduğunu yazmıştık. Kafenin ihaleyle sivil bir kuruluşa verildiğini, o yüzden müdahale etmek durumunda olmadıklarını belirtti.
Ziyaret ettiğimiz gün müzede sular kesikti. Meğer belediye o gün yol tamiri gerekçesiyle suları habersiz kesmiş, bizim ziyaretimiz aynı güne rastlamış. Artık sorun yokmuş.
Müzedeki deniz kütüphanesinde yer alan kitapları sormuştuk. Değerli eserlerin listesini internette bulmak mümkünmüş.
MSB’nin konuyla ilgili açıklamasına sevindik. Son zamanlarda sivil kuruluşlar ile aramızda maalesef böyle bir diyalog oluşamıyor.
Askerlerin duyarlığı o yüzden değerliydi bizce.
REKLAMCI
Muhsin Kızılkaya Habertürk’teki “Yazarlık meslek mi?” başlıklı yazısında anlatıyor...
Reklamcı Ali Taran akşam üzeri eve dönerken bir balıkçıdan balık almak istemiş. Alışveriş sırasında laf lafı açmış, balıkçı mesleğini sormuş, o da “reklamcı” cevabını verince balıkçı, “Desene senin de benim gibi mesleğin yok” demiş. “Neden ki?” diye sorunca balıkçı şu cevabı vermiş:
“Sonunda ‘cı’ olan hiçbir şey meslek değildir. Balıkçı, reklamcı, camcı, boyacı, elektrikçi, sucu, çaycı, sıvacı… say sayabildiğin kadar. Bu işleri herkes yapabilir. Meslek, dünyanın her yerinde yapabildiğin iştir. Marangoz, avukat, doktor, mühendis gibi…”