Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’nin Dedeağaç’a silah yığınağını artırırken Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu bir yıllığına kaldırması Türkiye’de çeşitli tepkilere neden oluyor.

Emekli Büyükelçi Onur Öymen ilginç bir hatırlatmada bulunuyor:

Bu karar Trump zamanında alındı. O zaman üzerinde durulmadı, ancak şimdi farkına varıldı.

O zaman neden tepki gösterilmedi?

Bilemem. Ben pek çok televizyon röportajında bu kararı eleştirdim. Ancak ne iktidardan ne muhalefetten ses çıkmadı. Dış politikayı izlemiyorlar.

ABD neyin hazırlığında? Emekli Orgeneral Tuncer Kılıç diyor ki:

Haberin Devamı

Yüz yıl önce Yunanistan’ı Anadolu istilasına özendiren İngiltere’nin yerini yüz yıl sonra bugün ABD almış gibidir.

ABD’nin Yunanistan’da 9 askeri üs kurması ve Dedeağaç’taki askeri varlığını tehlikeli biçimde büyütmesi hangi sonuçlara varabilir? Emekli Tuğgeneral Ali Er Cumhuriyet’te diyor ki:

ABD kirli bir oyunun içine girdi. Türkiye ile Yunanistan’ı bir günlük de olsa bir sıcak çatışmanın içine sokmak için ABD’nin adım adım gittiğine ilişkin göstergeler var. Böyle bir şey yaşanırsa iki ülke de en az 20 yıl belini doğrultamaz.

İpler gittikçe geriliyor. Ege’de nereden atıldığı belli olmayan ama iki ülkeden birinin gemisine isabet edecek bir füze bile iki ülkeyi aniden savaşa sokabilir. Sakin olmanın zamanıdır. Ne demiş büyükler: Ateşle oyun olmaz.

İLHAMİ SOYSAL

Milliyet yazarlarından sevgili ağabeyimiz İlhami Soysal’ın aramızdan ayrılışının 30’uncu yılındayız. İlhami Ağabey, 1992 yılı 20 Eylül’ünde elim bir kaza sonucu vefat etmişti.

Cüssesi gibi cesareti de büyük, dürüst ve ilkeli bir gazeteciydi. Akşam gazetesinin Ankara temsilcisiyken yazdığı yazılardan ötürü Genelkurmay Başkanı Cemal Tural’ın adamları tarafından  güpegündüz kaçırılıp feci şekilde dövülmüştü. Yola aynen devam etti. 1972 yılında ise kontrgerilla elemanları tarafından Ziverbey Köşkü’nde 26 gün işkenceye uğradı.   Çok sigara içer, mereti ağzından düşmezdi. Ağabey bu kadar sigara içilir mi, diye çıkışanları gülerek:

- İçime çekmiyorum merak etmeyin, diye savuştururdu.

Ölümünden iki hafta önce Milliyet’in Bodrum’da düzenlediği gazete toplantısında birlikte olmuştuk. Sigara yine ağzındaydı. Üstelik birkaç hafta önce baypas ameliyatı geçirmişti.

Haberin Devamı

- Abi sigara senin ömründen yiyor, gibi uyarılara:

- Ne kadar yaşayacağımız belli mi, gibisinden cevaplar vermişti.

Ayrıldığımızın ertesi günü tatil için gittiği Ayvalık’tan ölüm haberi geldi.

Hayattan ayrıldığında 60 yaşındaydı.

Bu cesur, ilkeli ve dürüst gazeteciyi saygıyla anıyoruz.

“Masonluk ve Masonlar”, “Kurtuluş Savaşında İşbirlikçiler”, “Dünyada ve Türkiye’de Rüşvet” adlı kitaplarını vakit  bulursanız okumanızı salık veriyoruz.

MAZİDEN

Bugünlerde adı ölüm yıl dönümü nedeniyle sıkça anılan eski başbakanlardan Adnan Menderes’le ilgili pek bilinmeyen bir bilgi...

Adnan Menderes 1 Mayıs’ı işçi bayramı olarak kabul eden ilk başbakandır.

1960 yılı yaz aylarında Moskova’yı ziyaret edecek olan Menderes, o yıl 1 Mayıs’ta jest olarak “1 Mayıs İşçi Bayramı”nı kutlamıştır.

Bu jest onun işçilere sempatisine değil Sovyetler Birliği’ne yakınlaşma çabasına bağlanır. Son yıllarında ABD’den beklediği ilgiyi göremeyen Menderes rotayı artık Moskova’ya çevirmiştir. Bu politika değişikliğinin onun devrilmesini hızlandırdığı söylenir.

Haberin Devamı

ÇETİN

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun 6’lı masa ortaklarına ne önerdiğini İsmail Saymaz Halk TV sitesinde yazdı:

“Davutoğlu, liderlerin ya kendilerinin ya da tayin ettiklerini temsilcilerin Bakanlar Kurulu’na girmesi yoluyla ortak karar alınmasını öneriyor.”

Ali Babacan’ın aynı görüşte olduğu belirtiliyor. Özetle... Dört küçük parti yeni cumhurbaşkanının ekibinde yer almak ve kararlara ortak olarak onu kontrol etmek istiyor. Bunun seçim öncesinde anlaşmaya bağlanmasını talep ediyorlar. Yeni cumhurbaşkanının iradesine ipotek anlamı da taşıyan böyle bir anlaşmanın uygulanma olasılığı var mı?

Şimdi çetin bir problem var 6’lı Masa’da.

BEYAZ

Ünlü pastane Beyaz Fırın, Kadıköy Moda’da yeni bir şube açtı. Vitrinlerdeki nefis görünümlü pasta ve kurabiyelerin her biri etiketlenmiş: Milföy pasta 69 lira, Cheesecake 71 lira, San Sebastian 71 lira (hepsi dilim). Kaşarlı tost 68 lira. Bardak çay 18 lira. Cappucino kahve 45 lira.

Aynı semtteki İnci, Elif, Eyfel gibi pastanelerde Milföy pasta 25 lira, bardak çay 10-12 lira, tost 23 lira.

Bu fiyat farkına rağmen Beyaz Fırın dün civardaki tüm mekânlardan daha kalabalıktı.

Okurumuz Ertan Kara’nın yorumu:

- İnsanlarımız kendini önemli biri gibi hissedebilme açlığı çekmektedir. Pahalı mekânlara gidince kendini vasatın üstünde görebilmekte, zengin ve başarılı hissedebilmektedir. Bu tatmin arzusu onu bütçesinin üzerinde yerlere gitmeye veya pahalı markalar giymeye zorlamaktadır. Müşterilerin hepsi değil ama birçoğu bu yüzden oradadır.