Adidas firması üç ayda 15 bin Galatasaray forması satmış...
Haberi okuyunca aklımıza
"Su akar deli bakar" özdeyişi geldi.
Bir kulübün forması üç ayda 15 bin satacak ve o kulüp parasızlıktan inim inim inleyecek.
İngiliz futbol yöneticisi duysa bu beceriksizliğe kahkahayla güler.
Neden mi güler?
Çünkü İngiliz futboldaki başarıyı son kuruşuna kadar paraya çevirmesini bilir; bu parayı kimseye kaptırmaz da ondan...
Gidip görenler bilir... İngiltere'de her kulübün stadında lokantalar, birahaneler ve onlarla birlikte alışveriş mağazaları bulunur. Bu mağazalarda kulübün armasını taşıyan tişörtler, eşofmanlar, toplar, formalar, rozetler, spor malzemeleri... Ve kalemden masa saatine, abajurdan tütün tablasına, kravattan kaşkola, anahtarlıktan güneş gözlüğüne, havludan postere kadar envai çeşit hediyelik eşya satılır. Kulüp bunları kendi yaptırır kendi pazarlar. Bu malzemeyi internetten de ısmarlayabilirsiniz. Arsenal Kulübünün pazarladığı Arsenal damgalı eşya adedi 200 kalemi geçer. Bu kadarla da kalmaz...
Her maç öncesi stad önünde maç günü dergisi satılır. Kulüp her yıl albüm ve kitap yayınlar. Kulübün şarkıları bant halinde satılır. Kulübü tanıtan video bantlar ayrı bir gelir kaynağıdır.
Stadın içinde bir müze bulunur. Maç ve antrenman dışındaki günlerde öğrenciler, büyükler ve turistler için stad turları düzenlenir. Bir rehber öncülüğünde gruplar belli bir ücret karşılığı stadı ve müzeyi gezer.
İngiliz kulüplerinin iç ve dış deplasman gezilerini kulübün kendi seyahat bürosu düzenler. Elde edilen gelir kulübe kalır.
Arsenal Kulübü gençler ve çocuklar için özel tur düzenler. Çocuklar kulübün tayin ettiği görevlilerin yönetiminde deplasman maçlarına götürülür. Bu da ayrı para kaynağıdır. Hem de geleceğe yatırım.
Manchester United kulübü bir televizyon istasyonu bile kurdu.
İngiliz kulüpleri seyirci hasılatından daha fazlasını bu şekilde yan gelirlerden elde eder. Bizim kulüp yöneticileri dış maçlara gittiklerinde elbet bütün bunları görürler. Öğrenirler. Ama dönüşte unuturlar. Nasıl olsa parasızlıktan yakınmak parmaklarını oynatmaktan daha kolaydır.
Halksız parti: DSP
Günümüzde artık kebapçıların, meyhanelerin, kuaförlerin bile internet siteleri ve e - mail adresleri var. İletişim çağındayız. Kuruluşlar kendilerini internet siteleriyle tanıtıyor, dış dünyayla ilişkilerini elektronik posta yoluyla kuruyor. Tabii en ufağından en irisine siyasi partilerin de internet siteleri bulunuyor. Seçimlerde yüzde 1'in altında oy almış DEPAR veya İP gibi partiler hakkında bilgiyi bu sitelerden alabiliyor, dilerseniz e - mail çekerek derdinizi bu partilere iletebiliyorsunuz...
Ne var ki son seçimde en çok oyu almış olan DSP'nin bir internet sitesi ve e -mail adresi yok. İnternet adres defterinde D harfine girdiğinizde
"Dallas Jeans, Daisy Bar, Dük Kravatları, Damat İbrahim Paşa Koleji, Damal Kaymakamlığı, Drhakgun İlkokulu, Dostluk Denizi Çocuk Kulübü.." gibi kuruluşların site adreslerini bulabiliyorsunuz. Ama DSP'nin tanıtıcı sitesi yok. Vatandaş partiye bir derdini veya bir haberi iletmek istese
"e - mail" bağlantısı yok. Anlaşılan o ki, partinin vatandaşla bağlantı kurma gibi bir kaygısı yok. Vatandaşın nabzını tutmak gibi bir derdi yok.
Halktan böylesine kaçan bir başka parti var mıdır? Sanmıyoruz.
Başkaldırı ama nasıl?
Felsefeci
Ömer Naci Soykan, "Bir Anarşistin Seyir Defteri" adlı kitabında
"demokratik başkaldırı"nın asgari şartını ortaya koyuyor. Okuyalım:
"Şimdi başkaldırmak zamanı olsa gerek! Başımızı dik tutmayı öğrenmeliyiz! Bunun için en başta küçük çıkarlardan vazgeçmesini bilmeli. Unutmayalım: İktidarlar, iktidar altındakilerin küçük hesapları üzerine kurulur! Müdürün önünde memur, patronun önünde eleman, öğretmenin önünde öğrenci, babanın önünde oğul... Hangi nedenlerden sus, pus olur? Onlar, o nedenleri ellerinin tersiyle itmedikçe, onlardan oluşan halkın istenci olmaz. Ey iktidar altındakiler, iktidarı başınızdan atmak istiyorsanız, iktidarın nimetlerinden vazgeçmelisiniz!
Yolsuzluk sitesi
CHP İstanbul İl Örgütü ilginç bir site oluşturmuş:(http//www.yolsuzluk.org)... Bu sitede son 25 yılın flaş yolsuzlukları hakkında bilgi veriliyor... Mobilya yolsuzluğu, İLKSAN, İSKİ,İGDAŞ, AKBİL yolsuzlukları vs..vs... Sitede ayrıca bir adres veriliyor (yolsuzluk0yolsuzluk.org)... Ve yurttaşlardan kulaklarına gelen yolsuzlukları bu adrese bildirmeleri isteniyor. Bildirilecek yolsuzlukların takip edileceği ve yayınlanacağı duyuruluyor. Yerinde bir girişim...
Trafik
Uluslararası Karayolu Trafik Güvenliği Haftası kutlanıyor.
Bu yılın ilk 4 ayında trafik kazalarında 763 vatandaşı kaybetmişiz.
Bu durumda neyi mi kutluyoruz? Kalan sağları...
Bu arada İstanbul'da Bağdat Caddesi sakinlerini de kutlamak istiyoruz.
Bu cadde üzerinde kentin varlıklı ve okumuş kesimi yaşar. Bu cadde üzerinde paralı serseriler her gece otomobil yarışı yapar, adam öldürür. Ama cadde sakinleri ağırlıklarını koyup bu rezalete son vermeye çalışmazlar.
Olmayan trafik güvenliği haftası kutlu olsun.
Hayret
ABD Başkanı
Clinton'ın kendi geleceği ile dalga geçen filmde oynaması ve buna kahkahalarla gülmesi dünya basınında olay oldu.
Sekiz yıldır Dünya ile dalga geçen adam bir kez kendisiyle dalga geçince olay oluyor. Bizim kendimizle dalga geçilmesine tahammülümüz olay değil mi?
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr