Enerji Bakanlığı'nın Aktaş Elektrik dağıtım şirketine tayin ettiği yönetimin başındaki
Osman İlhan, bu sütunda yayımlanan bir yakınma üzerine aradı... Aktaş'ın eski faturaları işleme koymasından yakınan Kadıköy'deki SOS Çevre Gönüllüleri'nin kendilerine başvurmasını istedi. SOS Vakfı adına kendilerine teşekkür ettik. O arada sorduk:
      - Beyefendi Aktaş'ın enerji bakanlığına borcu ne kadardır?
     Â
- 5.5 trilyon kadar bir rakam...      - 1997'de müfettiş raporunda borç 23 trilyon lira görünüyor?..
     Â
- O müfettiş raporu.. Gerçek rakam o değil. Kısa süre önce mahsup yapıldı. Borçlar ve alacaklar masaya yatırıldı. Anlaşmaya varıldı. Sadece zamanında ödenmeyen borçların cezaları konusu çözüme bağlanmadı...      Osman İlhan ile bu konuşmayı geçen hafta yaptık. Aradan geçen sürede ihtimal ceza borçları da çözüme bağlanmıştır...
      Biliyorsunuz Enerji Bakanlığı ile Aktaş iyi anlaşıyorlar!
      Danıştay araya girmese bunca yıl dert etmedikleri borç alacak hesabını da masaya yatırmayacaklardı. Öyle 3 - 5 trilyon için ne Enerji Bakanlığı Aktaş'ı rahatsız edecek, ne Aktaş durduk yerde ödeme yapmak zorunda kalacaktı. Danıştay'ın müdahalesiyle sular biraz dalgalandı. Ama anladığımız kadarıyla durum yeniden düzelmiş bulunuyor.
      Aktaş'ın geçmişte vatandaşın cebinden gaspettiği paralar... Örneğin eski Enerji Bakanı
Ersin Faralyalı'nın sözünü ettiği haksız yere kesilen yüzde 5'lik farklar.. Ne mi olacak?..
      İktidarda halkı temsil eden bir parti bulunmadığı... İktidar ve bakanları halkın değil şirketlerin çıkarını kolladığı için...
      Vatandaş gaspedilen paraların üzerine bir bardak su içecek...
      Herhalde Enerji Bakanlığı ile Aktaş arasındaki
"Al gülüm ver gülüm" düzeni vatandaştan gaspedilen birkaç trilyon yüzünden bozulacak değil...
      Vatandaş suyunu içerken biz de ona
Dadaloğlu'ndan liberal bir türkü uyarlayalım:
     Â
"Çalan çalar.. Kalan metelikler bizimdir..."      *
7.0'lık depremde Los Angeles'a hiçbirÅŸey olmamasına bizim yobazlar neden şöyle demiyor:     Â
"Ee tabii olmaz... Los Angeles, melekler ÅŸehri demektir!.."Albright
      ABD Dışişleri Bakanı
Madeline Albright, Nadire Mater'in yazdığı, mahkemelerin satışını yasakladığı
"Mehmedin Kitabı"na sahip çıkmış. Bir konferansta bu kitabın yasaklanmasını eleştirmiş.
      Bu eleştiriyi destekliyoruz... Ancak küçük bir soruyu da buraya eklemek istiyoruz:
     Â
- Türkiye'de yasaklanan sadece "Mehmedin Kitabı"
değildir... Tarikatları veya cemaatleri rahatsız eden dinsel konulardaki kimi kitaplar da peşpeşe yasaklanmaktadır. Bunların sayısı hayli kabarıktır. Ancak nedense ABD destekli demokratik kuruluşlar bu kitapların yasaklanması üzerinde hiç durmazlar. Bu kitapların yazarlarına verilen cezaları da fikir özgürlüğüne aykırı görmezler... Acaba neden?
     ÂSayın
Albright soruyla ilgilenirler mi acaba?
Cihan Demirci’den LAFORİZMA
     Â
Deprem yardımları memurlara maaÅŸ olarak ödenmiÅŸ...     Â
Bu neyi gösterir, devletin memurunu depremzededen farklı görmediğini gösterir!..Marifete iltifat!..
      11 Eylül 1999 tarihli Sabah gazetesinde yer almıştı ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündürücü haber... Genç meslektaşımız
Ali Ekber Ertürk'ün imzasını taşıyan
"Marifetli müfettiş!" başlıklı haber özetle şöyleydi:
     Â
"...Dikiş makinesi alacağım, diyerek bir bankadan (Kadın Girişimci Kredisi) çeken SSK Başmüfettişi M. Sabit Çıngı'
nın sahte fatura düzenlediği ortaya çıktı. İlkinde kızkardeşi, ikincisinde bir bayan tanıdığı adına toplam 500 milyon lira kredi çeken Çıngı, dikiş makinası aldığı yer olarak da `oto yedek parçacısı'
nı adres olarak gösterdi. Faturayı düzenleyen Eser Otomotiv'in sahibi Coşkun Yıldırır
olayı soruşturan Halk Bankası'nın müfettişlerine verdiği ifadede `Faturayı hatır için düzenledim'
dedi..."
      Haber, banka müfettişlerinin olayla ilgili olarak hazırladıkları rapordan alınan şu cümlelerle sona eriyordu:
     Â"...Söz konusu krediler gerçeÄŸi yansıtmayan proforma faturalar karşılığında ödenmiÅŸtir. Bu faturaları düzenleyen otomotiv firmasının ortağı CoÅŸkun Yıldırır faturaları hatır için düzenlediÄŸini ve kredilerin M. Sabit Çıngı tarafından kullanıldığını ifade etmiÅŸtir. Bu nedenle sözü edilen banka kredilerinin faiziyle birlikte geri alınması gerekmektedir."
      Peki, bu haberden sonra neler, ne gibi gelişmeler mi oldu?
      Efendim, ilk olarak SSK'nın bağlı bulunduğu Çalışma Bakanlığı, söz konusu zat - ı muhterem hakkında derhal bir soruşturma açtı...
      İkinci olarak da, (sıkı durun) aynı Bakanlık, aynı zat -ı muhteremi geçenlerde terfi ettirdi; "Refakat Müfettişi" sıfatıyla SSK Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine atadı.
      Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'a soralım...
     Â- Bakanlığınızdaki terfilerde memurların dürüstlüğü ve yasalara baÄŸlılığı mı etkili oluyor? Yoksa üç kağıt açmaktaki becerileri mi?..
      Yaşar Bey:
     Â- Tabii ki dürüstlükleri, demez inÅŸallah...
      Mal meydanda...
      Eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin, seçimi kaybedeli 6 ay olduğu halde işgal ettiği lojmanı terketmiyormuş...
     Â"CumhurbaÅŸkanlığı Danışmanı" olan Hikmet Çetin'e Süleyman Demirel'in neyi danışacağı belli oldu... "Ä°ÅŸgali sürdürmenin teknikleri"ni...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr