Adalet Bakanı geçen hafta açıkladı... Halen hapishanelerde FETÖ’den tutuklu 36 bin kişi var.. 36 bin kişi 15’er sayfa ifade verse... 500 bin sayfa ifade eder...
Savcılar bu 500 bin sayfayı okuyup iddianame yazacak.
Yargıç da hem iddianameyi, hem 500 sayfalık ifadeleri okuyacak!
Tabii bunlara tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, belgeler falan da eklenecek...
500 bin sayfalık ifadeye dayalı iddianame ne kadar zamanda yazılır? Dava ne zaman başlar? Ne zaman sonuçlanır? Meçhul.
Zaman uzadıkça mağduriyetler artar, dava sulanır...
Darbeye doğrudan karışanların ifadeleri hızlı şekilde alınıp onlar öncelikle mahkemeye çıkartılsaydı... Geri kalanların yargılanması da kolaylaşır, yol kısalırdı.
Bu konuda bir çalışma var mı? Duymadık...
? ? ?
Öte yanda görevden ihraç edilmiş 70 bin memur ellerinde dilekçe Ankara’da oradan oraya koşuyorlar. Danıştay ve idare mahkemeleri bu davalara bakmıyor.
Oysa Anayasa bu konuda yol göstermiş. Ne diyor 40. madde:
“Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır...”
Yani... İhraç kararnamesi çıkarken karara itiraz edecek olanların hangi mahkemelere başvuracağını da belirtmek gerekiyordu.
KHK’yı hazırlayanlar Anayasa’yı ıskalamış. Şimdi kaos yaşanıyor
Yakında bu dosyalar AİHM önüne yığılacak. Sonra gelsin tazminatlar.
Düzen
TRT spor spikeri Ersin Düzen’in maaşı CHP’ye ve cümle züğürtlere dert oldu. Avrupa Şampiyonası sırasında 270 bin TL maaş aldığı iddia edilen Ersin Düzen, “Türkiye’ye döndüğümde gerçekleri açıklayacağım” demiş ama açıklamamıştı. CHP birkaç gün önce de Düzen’in maaşının 417 bin TL’ye yükseltilip, yükseltilmediğini sordu.
TRT bu konuda açıklama yaptı. Dedi ki:
“TRT tarafından hiçbir kişiye iddia edilen rakamlar ödenmemektedir.”
Peki hangi rakam ödenmektedir? Demek iddia edilen rakam ödenmemekte ama açıklanamayacak kadar da yüksek bir rakam ödenmekte... Mesela 417 bin değil de 410 bin lira mı ödenmekte?
NOT: Arkadaşımız Ercan Akyol kısa bir süre izin kullanıyor...
Silahı bırakın!
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu geçen hafta sonu bir basın toplantısı yaptı. Önce AKP ve Erdoğan’ı eleştirdi. Sonra dedi ki:
“Bundan sonra söyleyeceklerimi kendi adıma söyleyeceğim, bu sözler CHP’yi de, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu da bağlamaz...”
Ve devam etti:
“Muhalefetin, demokrasi güçlerinin, Türkiye solunun etkisiz kalmasının en başta gelen nedeni silahlı Kürt hareketi, PKK terörüdür. Kürt siyasi hareketinin sözcüleri hâlâ “Türkiye’nin bölünmesini değil, demokrasi istediklerini” söylüyorlar. O halde PKK niçin silah kullanıyor; demokrasi içinde silahla aranacak hangi hak var?
Buradan açıkça bir davet yapıyorum; PKK, derhal silah bıraksın, en azından silahlı güçlerini Türkiye topraklarından çıkarsın, Türkiye’de silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etsin”
Bu çağrı yerindedir. Peki Bekaroğlu bu çağrıyı neden CHP’yi dışarıda bırakarak kendi adına yapıyor?
Neden CHP’nin “PKK silah bıraksın” yollu bir önerisi yoktur.
CHP’nin neden Kürt meselesi yanında, eğitimde, şehircilikte, enerjide, sağlıkta, hukukta, ekonomide ve benzer alanlarda kendi önerileri ve politikaları bulunmuyor?
Neden AKP’yi eleştirirken kendi politikasını ortaya koyamıyor?
Temel konularda politikalarınız, projeleriniz ve o projeleri yürütecek kadrolarınız yoksa iktidarda nasıl tutunacak ve hangi icraatı yapacaksınız?
CHP umut kıran değil, umut yeşerten bir parti olmalıdır.
MARKA
Haber dün gazetemizdeydi...
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tütünle mücadelede yeni çalışmaları açıklamış. Sigaralar artık önü açık vitrinde değil, kapalı dolaplarda satılacak, markası da ‘görünmez’ olacakmış...
İyi de bugünkü sorun sigaranın markasının görünmesi değil. Sorunun ne olduğunu geçenlerde Bülent Akarcalı anlatmış biz de yazmıştık...
- İstanbul’un tüm içkili yerlerinde istisnasız açık kapalı mekân demeden sigara içilmekte olup, denetimler tamamen terk edilmiştir.
- Eğlence yerlerinde TAPDK’dan alınan izinlerle, genç kızların başında bulunduğu özel stantlarda sigara satılarak, gençlere sigara içme alışkanlığı aşılanmaktadır.
Denetimler neden kalktı? Konu bu... Kendimizi aldatmayalım...
AB için yıl sonuna kadar sabredecek sonra referandum yapacakmışız!
Bilmeyen AB’ye girdik de, İngiltere gibi çıkmayı düşünüyoruz sanacak!
? ? ?
İktidar yok ettiği “Milli tarımı”
düzeltecekmiş! “Milli tarımın” başına da
Fatih Terim getirilecek demektir!
Akif Kökçe
LAF
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un Türkiye’yi ekonomik yaptırımla tehdit etmesi üzerine sert konuştu.
Ardından Cumhurbaşkanı daha da sert konuştu.
Sert konuşuyoruz ama aslında Avrupa’ya akıl almaz hizmetler de sunuyoruz.
Örneğin 3 milyon sığınmacıya, Avrupa’yı rahatsız etmesinler diye, bakıyor, besliyor, dadılık ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığına göre Avrupa şu ana kadar 250-300 milyon euro destek vermiş. O çok sözü edilen 3 milyar eurodan haber yok. Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinde payı olanlar sığınmacılar için yaptığımız masraflara ortak olmalı.
Biz hakkımızı aramalı, somut talepler ortaya koymalı, bunların kavgasını vermeliyiz.
