Küçük bir anket yapın.. Çok değil çevrenizdeki 10 kişiye ‘Türkiye’nin en büyük sorunu nedir’ diye sorun..
Eminim birinci sırada terör çıkacaktır..
PKK terörü liste başı olur.. Aslında Cizre’de, Sur’da yaşananlara terör demek doğru olmaz.. Çünkü resmen şehir savaşı yaşanıyor.. Çatışmalar sokak sokak, ev ev sürüyor.. Keskin nişancılar ölüm yağdırıyor..
Her gün şehit cenazeleri kalkıyor.. Genelkurmay neredeyse her gün etkisiz hale getirilen (öldürülen) PKK’lı sayısını açıklıyor..
Hal bu..
Peki hangi sorun ikinci sıraya çıkar?
İşsizlik, pahalılık, peş peşe gelen zamlar, anayasa sıkıntısı, yargı, yasamanın etkisizliği, çift başlılık, doların önlenemez tırmanışı, insan hakları, özgürlüklerin sınırı, atama bekleyen öğretmenler, vb..
Hangisi..
Bence, işsizlik ile yargı yarışır..
İş arayıp bulamayan, geçim derdiyle kıvranan birinci sıraya işsizliği koyar..
Yolu adliyeye düşen, düşmese olan biteni takip edenler yargı diyecektir..
Türkiye’nin en büyük sorunu PKK teröründen sonra yargıdır..
Yargıya güven yerlerde sürünüyor.. Dibe vurdu..
Güce karşı, ülkeyi yönetenlerin iddialarına karşı, güvenlik birimlerinin ithamlarına karşı, sığınacağımız tek kapı yargıdır..
Ama maalesef değil..
Yargı korkulan müessese oldu!.
Son araştırmaya katılanların yüzde 65’i yargının siyasallaştığını söylüyor.. Savcı ve hakimlerin siyasal iktidardan emir aldığına veya etkilendiğine inanıyor..
Bu inanç bile yargıya neşter vurmaya yeter..
Daha ötesi, peş peşe çöken büyük davalarda (Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Poyrazköy, Oda TV gibi)
insanlara tezgah kurulduğu, kumpas yapıldığı, sahte belgeler düzenlendiği, asılsız ihbarların geçerli sayıldı, düzmece tanıklarla dayalı mahkumiyet verildiği ortaya çıktı..
Bunları yapan kimdi?
Savcılar, hakimler..
Efendim o çete, o yapı temizleniyor..
İyi de, yerini başka çetelerin almayacağı.. Benzer başka çetenin kurulmayacağının garantisi!..
Büyük siyasi davaları bir kenara bırakalım.. Gasp, yaralama, tecavüz, kadına şiddet gibi davalarda verilen kararlara bakalım..
Mafyanın dahil olduğu davalara..
Alınan karlar vicdanlara sığıyor mu?
Sığmıyorsa, yargının adalet dağıttığına inanç yoksa, yargı sığınacak kapı olmaktan çıkmışsa..
O ülkenin önceliği bu olmalı..
Somut örnek mi?
Alttaki yazıda..
AKP’li vekilin yargı isyanı
AKP Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz facebook hesabından HSYK’ya şu çağrıyı yaptı..
Virgülüne dokunmadan:
‘Kocaeli Adliyesi’nde görevli bazı hakimlerin aldığı kararlar artık toplumda infial uyandırmaya başladı. Yüklü miktarda eroinle yakalanan şahıs, cezası yıllara tekabül eden bu suçu sabit iken hakim takdiri ile serbest bırakıldı. 16 yaşında bir kızcağızı 4 gün süreyle alıkoyan ve tecavüz eden zanlılar, kızın teşhis etmesine rağmen hakim takdiri (!) ile serbest bırakıldılar ve rahatça Kocaeli’nde dolaşıyorlar. Alınan bilgiye göre başka bir kızcağızı alıkoymuşlar! Son olarak dün, Fatma Kaplan Hürriyet’e geçmiş olsun ziyaretimde öğrendiğim gelişme. Akla ziyan bir hakim takdiri, eşini 8 yerinden bıçaklayan şahıs, yaralı daha yoğun bakımda iken serbest bırakılıyor. Yaşanan bu gelişmelerin akılla, mantıkla, vicdanla, adaletle izahı yok. Kocaeli’nin vicdanı HSYK’nın bu keyfiliğe karşı harekete geçmesini bekliyor.’
Köşenin tepesinde.. Ana başlıkta.. Yargı foslamışsa gerisi teferruattır demekte haksız mıyım?
Eskiden, Feedom House tarafından hazırlanan ‘dünyada özgürlük’ raporu öyle veya böyle çoğu gazetede yer bulurdu..
Son zamanlarda sadece gazetecilik yapmaya çalışan gazetelerde yer buluyor..
2016 raporu da böyle oldu.. Çoğu yayın organı görmedi bile..
Çünkü rapor iç acıcı değil..
Türkiye’nin özgürlük puanı 53 olarak açıklandı; kısmen özgür ülke..
100 puanla Finlandiya birinci sırada, eksi bir ile Suriye son sırada.. 50 ülke kısmen özgür, biz de onlardan biriyiz..
Bizim üstümüzde; Guatemala, Endonezya, Tanzanya, Zambiya gibi ülkeler var..
Hoş değil..
Son zamanlarda didiştiğimiz Rusya ise özgür olmayan ülkeler arasında..
Rusya’ya bakıp teselli mi olsak!..