Meclis’e verilen yasa teklifinin tek cümleyle özeti bu..
HSYK’ya verilen tüm yetkileri Adalet Bakanı devralacak.. Bakan, HSYK’ya resmen el koyacak..
İktidar, HSYK üyelerini değiştiremediği için format atmak istiyor..
Etkisizleştirmeyi hedefliyor..
Ezcümle yasa geçerse (ki geçer, AKP içinden itiraz gelmez, alkış gelir) Bakan ne derse o olacak..
Ve ardından..
Emniyet teşkilatında olduğu gibi yargıda da büyük bir operasyon başlayacak..
52 maddelik yasa teklifiyle nelerin değişeceğini tek tek saymayayım..
Kabaca yapılmak istenen budur..
*
Başbakan’ın daha yedi sekiz ay önce ‘militan yargı dönemi sona ermiştir’ sözünü hatırlatmayacağım.. 2010 referandumundan önce söylenenlere, yazılanlara, çizilenlere değinmeyeceğim..
Biliyorum, bugünden tezi yok tam tersini söyleyecekler, yazıp çizecekler..
Her zaman olduğu gibi iktidarın arkasında hizalanacaklar..
Milli iradeden falan bahsedecekler..
İroni şu; yüzde 58 ne olacak?
Anayasa değişikliğine evet diyenlerin iradesi!.. Onların iradesi milli irade olmuyor mu?
*
Kritik soru..
Devlet içinde paralel devlet kurulmuşsa, yatay ilişkiler ağı oluşturulmuşsa.. Hakim-savcı-polis üçgeni çeteleşmişse..
Başdanışman’ın yazdığı gibi; şantaj çetesi gibi muhalif ve farklı kim varsa tehditle hizaya getiriyorlarsa..
Yasa dışı her türlü tertibi ve tezgahı yapıyorlarsa..
İktidar bunlarla uğraşmasın mı? Bu yapıyı temizlemesin mi?
Uğraşsın, temizlesin..
Ama hukuku eğip bükmeden.. Yargıyı hükümet emrine sokmadan.. Kuvvetler ayrılığını ilga etmeden..
*
Korkum şu..
İktidarın, paralel devletin, çeteleşmenin arkasına sığınarak askeriyle, polisiyle, hakimiyle, savcısıyla, bürokrasisiyle, parti devleti kurmasıdır..
Gidiş bu yönde..
Emareler kuvvetli..
İzmir’de savcının talimatıyla rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna katılan polislerin görevden alınması da.. Savcı Zekeriya Öz’ün ‘iktidar operasyonu durdurmamı istedi’ iddiası da iyiye işaret değil..
Erdoğan ne derse o olmalı anlayışı!..
İktidar partisinde demokrasi anlayışı şöyle..
Sandıktan çıkan milli iradeyi temsil eder.. Sandık her şeydir.. Milli iradenin önünde hiçbir güç duramaz.. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK, savcılar, hakimler iktidara tabi olmalı..
Yasama zaten tabi.. Orada sorun yok..
Daha ötesi bu ülkede yaşayan herkes boyun eğmeli, biat etmelidir..
Şöyle bakıyorlar..
AKP 2001 seçimlerinde yüzde 50 oy aldı mı?
Aldıysa milli iradeyi AKP temsil eder..
AKP demek Tayyip Erdoğan demek değil mi?
Evetse..
Milli İrade = Erdoğan’dır..
Hoş geldin tek adam yönetimine..
Rejimin teminatıydı rejimin karşıtı oldu
Başbakan’ın ‘polis rejimin teminatıdır’ sözünü hatırladınız mı?
Sakat bi tanımlamaydı.. Demokrasiyle bağdaşmıyordu..
O sözden güç alan polisin, kendini rejimin teminatı sayan polisin neler yaptığını gördük, yaşadık.. En küçük bir protestoyu bile rejim karşıtı eylem saydılar..
Biber gazı bombasıyla karşılık verdiler.. Meydanları savaş alanına çevirdiler..
Yetmedi..
TOMA’lardaki suyun içine bile biber gazı attılar.. İnsanların derisi yandı, aldırmadılar..
Bütün bunları rejimi korumak adına(!) yaptılar..
Polise göre, iktidara karşı olmak, rejime karşı olmak demekti..
*
Durum değişti.. Rejimin teminatı olan polise tarihinin en büyük operasyonu yapılıyor.. 40 ilin emniyet müdürü değiştirildi.. Amir düzeyinde yüzlerce rütbeli polis kızağa çekildi..
20 günde 2500 polis görevden alındı..
Neyle suçlanıyorlar?
Paralel devlet oluşturmakla..
Yani.. Rejim karşıtı olmakla..
Acayip savrulma değil mi? Dün rejimin teminatıydılar, bugün rejimin altını oymakla suçlanıyorlar..