Bir dönem kapandı diyoruz..
Diyoruz da; yaptığı tahribatı, yıktığı hayatları, teslim aldığı umutları, yok ettiği hayalleri görmezden geliyoruz..
Bizler için yıllar su gibi akıp geçiyor
Ya mağdurlar için!.
Ya hayatları çalınanlar için!.
Ya haksızlığa uğrayanlar için!.
Amirallere suikast davasından tutuklanan teğmenleri hatırladınız mı?
Altı yıl geçmiş..
İddiaya göre; 9 teğmen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ataç ile Donanma Komutanı Yiğit’e suikast planlamışlardı..
İddia sahibi kimdi?
İhbarcı bir teğmen!..
Peki ya İhbarı alıp operasyon emri veren savcılar kimdi?
Savcı Zekeriya Öz ile Savcı Fikret Seçen..
İkisi de firari..
Suikasta ilişkin sağlam delil olmayınca teğmenlerin evinde TNT kalıpları ve uyuşturucu madde bulundu..
Konuldu mu desek!..
İki komutan itiraz etti.. Onlar bizim evlatlarımız bize niye suikast düzenlesinler diye bas bas bağırdılar ama dinleyen olmadı..
Bir süre sonra teğmenlere yönelik suçlama suikasttan çıkarıldı, TNT kalıplarına sokuldu..
Gelelim işin püf noktasına .. TNT kalıplarını, uyuşturucuları teğmenlerin evine kim koymuştu?
Cevabını artık biliyoruz..
Öğrendik..
Delili kim bulmuşsa, o koyuyormuş..
Koyan buluyormuş!..
Aslında tezgâhı kimin kurduğunu en iyi bilen kişi teğmenleri iddianamesini yazan savcıdır..
O savcı halen Yargıtay üyesiymiş!..
Paşa paşa oturuyormuş!..
Teğmenler beraat etti etmesine de hayatları değişti.. Altı yılları düzmece bir davaya kurban gitti..
Teğmenlere kumpas kurarak, tezgâh kurarak, sahte tanık kullanarak içeri attıranlar hesap vermeyecek mi?
Vermeli..
Türkiye’nin bir dönemi böyle bitmemeli..
O dönemi bilerek kim destek verdiyse, bugün paralel denen o yapının o günlerde ekmeğine kim yağ sürmüşse.. Kim şakşakçılık yapmışsa..
Hesap vermeli..