Siyasi kulislere düşen bilgi bu.. Önceki gün de Meclis’e genel başkan havasında gelmiş..
Müstakbel başbakan gibi karşılanmış..
Başbakan gibi kısmını kenara koyalım.. Birazdan döneriz..
Temayül yoklamasından Binali Yıldırım’ın çıkmasıyla başlayalım..
Başka kim çıkacaktı?
Cumhurbaşkanı’na en yakın isim kim?
Cumhurbaşkanı’nın neredeyse hep yanında olan kim?
Eylüldeki kongrede Davutoğlu’na karşı 900 imza kim için toplandı?
Davutoğlu yelkenleri suya indirmeseydi, Saray’a biat etmeseydi, eylülde AKP’nin başına kim geçecekti?
Binali Yıldırım..
Eeee..
*
Ben diyorum ki; Binali Bey temayül yoklamasına girmedi ki çıksın..
Binali Bey zaten ordaydı..
Zaten bir numaralı adaydı..
Yeni yapılanma, yeni yönetim şekli onun üzerinden şekillendirildi..
Yeni başbakan modelinin mimarı olacak..
Teknokrat başbakan anlayışını yerleştirmeye çalışacak..
Siyasetin alanını tamamen Cumhurbaşkanı’na bırakan başbakan olacak..
Az konuşacak, teknik konuşacak..
Bu rolü, Başdanışman olarak Cumhur-başkanı’yla birlikte planladılar.. Senaryoda onun da imzası var..
Cumhur-başkanı ona nasıl bir başbakan istediğini anlatmayacak..
Düşledikleri modelde başbakanın rolünü zaten birlikte çizdiler..
*
Şunu bilelim.. Davutoğlu pat diye gitmedi..
Binali Bey piyangodan gelmiyor..
Bunun hesabı kitabı çok önceden yapıldı..
Binali Bey Meclis’te başbakan gibi karşılandı dedim ya.. Ama Binali Bey klasik başbakan gibi olmayacak..
Davutoğlu’yla birlikte başbakanlık lağvedildi..
Siyasi yetkileri Saray’a devredildi.. Bürokratik yetkileri kaldı..
*
Yoklamada en çok oyu aldığı meselesine gelince ..
Geçen akşam, bir tartışma programında iktidar yanlısı bir konuşmacı durumu şöyle açıkladı..
‘Parti içi demokrasi yürüyor ama herkes Reis’in işaretine bakıyor..’
Demem şu..
Saray temayül yoklamasıyla AKP’nin nabzını ölçmedi..
AKP kadroları temayül yoklamasında Saray’ın nabzını tuttuğunu gösterdi..
Daha doğrusu, nabzına göre şerbet verdi..
Dokunulmazlıkta sırat köprüsü!..
İktidar partisinin girdiği yol yanlıştı.. Bu yolu Davutoğlu mu seçti, onun tercihi mi; bilemem..
Kuvvetle muhtemel..
İlk turda çıkan sonuç iktidar partisi açısından iç açıcı değil.. İkinci tur tehlikede.. 20 milletvekili rengini gizlemişse, ters köşe yapmışsa cuma 330’un altı demek..
İktidar açısından fos!..
*
367’yi bulamayacağı belli.. Referandum şartıyla geçerse; iktidar için iyi mi?
Beştepe, milliyetçi damarı azdırıp, rüzgâr estirip, fırtına koparmak istiyorsa, referandum biçilmiş kaftan..
Hazır MHP tuş olmuşken, o rüzgârla seçime gider..
*
Yok MHP’yle ‘partili cumhurbaşkanı formülünde’ anlaştıysa, referanduma gerek yok.. Dört beş HDP’li, bir iki CHP’li vekili içeri atmak..
Ne terörü bitirir..
Ne iktidara madalya taktırır..
Ne maksada katkı yapar..
*
Ayrıca referanduma gitmenin şöyle bir riski de var.. Vekillerin bu yolla (Anayasa’yla oynanarak) dokunulmazlığının kaldırılması Anayasa’ya aykırı..
Hukuka aykırı..
Anayasa Mahkemesi’nden dönme ihtimali çok güçlü.. Sonuçta; Anayasa’ya aykırı iş yapan Meclis konumuna düşmek de var..
Tabii 330‘la geçerse top Saray’da..
Kararı orası verecek.
Ama nerden bakarsanız bakın, sırat köprüsü..