Bakanlar Kurulu onayladı..
2016 yılı programı resmi gazetede yayınladı.. Böylece hükümet aile değerleri tespitine resmen girişti..
Bundan böyle..
Görsel, işitsel ve sosyal medyanın haber, magazin, film ve benzeri tüm yapımlarının geleneksel aile değerlerimize uygun olmasına yönelik tedbirler alınacakmış!..Olumsuz yayınları caydıracak etkin düzenlemeler yapılacakmış!..
Ne tür tedbirler alınacak?
Bilmiyoruz..
Caydırıcılık nasıl sağlanacak?
Onu da bilmiyoruz..
İlk hedef diziler olacak.. Diziler, RTÜK marifetiyle sıkı denetim altına alınacak.. Her kareye her sahneye geleneksel aileye uygun mu değil mi diye bakılacak..
Kim bakacak?
Ahlak polisi..İsterseniz biraz yumuşatalım; aile polisidiyelim..
Aile değerlerinden sorumlu polis(görevli)..
Şöyle olacak herhalde..
Mesela diyelim ki; bir dizide evin içinde ayakkabıyla dolaşılıyor.. Aile değerlerinden sorumlu polis; ‘geleneksel aile değerine aykırı terlikle dolaşılması lazım’diyecek..
Kes cezayı..
Mesela diyelim ki; bir dizide genç adam büyüklerinin karşısında bacak bacak üstüne atarak oturuyor.. Aile polisi; ‘bacak bacak üstüne atmak saygısızlıktır, aile değerlerimize uygun değildir’diyecek..
Kes cezayı..
Mesela diyelim ki; dedeler, nineler varken genç uzun oturuyor; ‘değerlere aykırı’denilecek.
Kes cezayı..
İş bu hale gelebilir..
Bu hale gelene kadar olacakları düşünün.. Nelerle karşılaşacağımızı..
Belli.. İlk hedef dizilerdeki evlilik dışı ilişkiler, nişanlıların davranışları, flört halleri, aile içi kumpaslar, tezgahlar olacak!..
Aile polisinin işi çok!..
Gelelim işin vahim kısmına..
Sorum şu..
Bir ülkede geleneksel aile değerlerini siyasi iktidar belirliyorsa, kendi belirlediği değerlere için tedbirler getireceğini ilan ediyorsa.. Ahlak polisi müessesesini devreye sokmaya hazırlanıyorsa..
O ülke nereye koşuyordur..
Onu da siz söyleyin..
İyi ki idam kalktı!.
MiT TIR’ları haberini yaptıkları için tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül için savcı bir kere ağırlaştırılmış müebbet, bir kere müebbet ve 30 yıl hapis cezası istemiş..
Savcının talebini görünce iyi ki idam cezası kalktı dedim..
Savcı, bulduğu ne kadar ağır suç varsa yüklemiş..
Casusluk.. Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs.. Silahlı terör örgüt üyesi olmadan bilerek isteyerek yardım etmek..
Savcının bir haberden çıkardığı suç bunlar..
Bir zamanlar paralel yapı savcılarının taktiğiydi bu.. İlgili, ilgisiz her suçu yükle ki; sanık uğraşsın dursun.. Burnu sürtülsün..
Bizim hukuk sitemimiz buna uygun.. Çünkü; savcı iddia ettiği suçu kanıtlamak zorunda değil, sanık suçsuz olduğunu kanıtlamak zorunda!.
Şimdi oldu işte..
Hrant Dink davası doğru mecrasına girdi..Baştan beri olması gereken buydu..
Tetikçinin, azmettirenlerin ve azmettirenleri yönlendirdiği iddia edilenlerin aynı dava da yargılanmasıydı..
Kamu görevlilerine de dokunulmasıydı..
9 yıl sonunda Yargıtay kararıyla bu kapı açıldı..
Tetikçi Ogün Samas..
Azmettirenler, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel ( polise çalıştığı olduğu söylenen)
Eski İstihbarat Daire Başkan Akyürek, eski İstanbul İstihbarat Müdürü Yılmazer ve 26 kamu görevlisi sanık sandalyesinde yan yana oturacak..
Sonunda suikastı gerçekten kimin planladığını, emri kimin verdiğini, kimlerin üstünü örtmek için çaba sarf ettiğini öğreneceğiz..