ABD Başkanı telefona çıkmıyordu..
Dönemin Başbakan’ı bir televizyon programında Obama ile görüşemediğini itiraf etmişti.. Hatta Cumhurbaşkanı’na (Gül’e) ‘Bir de sen ara’ dediğini söylemişti..
Aramız kötüydü anlaşılan..
15 aydır Erdoğan ile Obama görüşemiyordu.. Kara kedi girmişti..
Başbakan, Cumhurbaşkanı seçildi.. Seçilir seçilmez NATO zirvesine gitti.. Bir ilgi, bir ilgi..
Düne kadar telefonuna çıkmayan Obama ile 1 saat 25 dakika konuştu..
İngiltere Başbakanı’yla da, Almanya Şansölyesi’yle de..
*
Zirve bitti, ABD Savunma Bakanı koşa koşa Ankara’ya geldi.. ABD, Ankara’daki büyükelçi açığını eski Ankara Büyükelçisi Wilson’u maslahatgüzar atayarak kapattı..
Ne oluyor, bu ne sevgi, bu ne ilgi demeye kalmadan ABD tarafından sensiz olmaz sesleri yükselmeye başladı..
Sensiz olmaz..
Biz olmadan olmayacak olan neymiş?
Savaş..
IŞİD’e müdahale biz olmadan olmazmış!..
*
ABD siz göz yumdunuz, siz temizleyin mi demek istedi, cenazeyi birlikte kaldırmayı mı teklif etti, biraz gizemli..
Türkiye eli mahkum koalisyona katılacak ama ucundan kıyısından katılacak.. Lojistik destek vererek katılıyormuş gibi yapacak..
Dün de anlattım, Ankara’nın eli rahat değil..
IŞİD’in elindeki 49 rehinemiz nedeniyle rahat değil..
Türkiye’ye yerleşen 1.5 milyon Suriyeli nedeniyle rahat değil.. İçlerinde kaçı cihatçıdır, IŞİD yanlısıdır bilinmiyor.. Allah korusun Halife’den (!) gelen emirle teröre bulaşırlarsa..
Al başına bela..
IŞİD kendi haline de bırakılamaz.. Her geçen gün güçleniyor.. Bir gün gelip bize de bulaşabilirler..
Bırakın bulaşmalarını, Sünni diye yanı başımızdaki terörist devlete izin verecek halimiz yok..
Aklıma geldi de..
Konsolosluğu boşalttırmayan, göz göre göre rehine veren Ankara pişman mıdır? O işin müsebbibi kimdir?
Çapulcuydular darbeci oldular
Önce çapulcular dediler.. sonra, Gezi eylemcilerini itibarsızlaştırmak için söylemedikleri lafı bırakmadılar..
Camide içki içtiler, türbanlı anneyi yerlerde sürüklediler, üstüne işediler gibi atmadıkları iftira kalmadı..
Çok uğraştılar örgüte sokmak için.. 2.5 milyon (resmi rakam) insan sokağa dökülmüştü ama onları sokağa döken örgüt yoktu..
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu oldu.. Hükümet bir iki gün de diyeceğini bilemedi.. Üçüncü gün adını koydu:
Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs..
Darbe girişimi..
İktidar 17 Aralık’ın yanına Gezi’yi de ekledi..
Gezi de darbe girişimi sayıldı... Darbeyi kim yapacaktı, Gezi örgütlü grupların eylemi değildi ki..
Anlaşılan Çarşı’yı bulmuşlar.. Örgütlü grup onlar diye faturayı kesmişler.. 35 kişiyi yüz binlerce polisi, jandarması, askeri olan hükümeti devirmekle suçladılar..
Birinin evinden uçaksavar mermisi çıkmış.. Uçaksavar nerdeymiş!..
*
Balyozcular da darbeye teşebbüsle suçlanmıştı.. Gerçi kumpas olduğu ortaya çıktı ama kamuoyu şaşırmamıştı..
Çünkü, suçlanan kişilerin uçağı vardı, gemisi vardı, uçağı vardı, topu, tüfeği vardı..
Çarşı’nın nesi var?.
Benim bildiğim; yüreği var.. vicdanı var.. Suç unsurları bunlar mı?
*
Bu iddiadan bir şey çıkmaz.. Hükümeti devirmek basit iş değil.. Basit işmiş gibi gösterilip insanlar mahkum edilemez..
Mahkum edilemez ama buradaki amaç başka.. Korku salmak.. Bundan böyle yapılacak her türlü yürüyüş, gösteri ve eylemi hükümeti devirmeye yönelik suç haline getirmek..
Anayasa’ya değil ahlaka aykırı..
Başbakan Davutoğlu hükümetin güvenoyu aldığı gün muhalefete çağrı yapmıştı..
‘Meclis olağanüstü toplanacak, gelin öğretmen atamaları ile Soma madencilerini ilgilendiren torba yasayı 24 saatte çıkaralım’ demişti..
Torba yasa da torba yasaydı hani içinde madenciler için hazırlanmış, sonra içine 150 ayrı madde eklenmişti..
Yok yoktu.. Soma havuç yapılmıştı!..
*
Meclis toplandı, madenciler ve öğretmenler kenara itildi.. Ataşehir’i bölen yasa öne geçti..
Mesele şu, iktidar finans merkezinin kurulacağı Barbaros Mahallesi’ni Ümraniye’ye bağlamak istiyor..
Çünkü oradan gelecek, yıllık 150 milyonluk gelir var..
Ataşehir CHP’li..
Ümraniye AKP’li..
Tek sebep bu..
İktidar partisi bunu ilk kez yapmıyor.. Seçimlerden önce para merkezi Maslak ile oy deposu Ayazağa’yı da Şişli’den koparıp Sarıyer’e bağlamışlardı.. Sarıyer’i kazanacaklarını umuyorlardı, tutmadı!..
*
AKP’liler değişikliği savunurken, Anayasa ve iç tüzüğe aykırı olmadığını söylemiş..
Doğru, Anayasa’ya aykırı olmayabilir ama ahlaka aykırı..
İnternete makas..
Torbaya bir yasa daha eklendi.. TİB’e mahkemesiz internet erişimini kesme yetkisi veriyor..
Daha önce de TİB’e bu yetkiyi vermek istemişlerdi ama o zaman Köşk’e Gül vardı..
Karşı çıkmıştı..
Bir kez daha getirdiler.. Amaç milli güvenlik ve kamu düzeninin korunmasıymış..
Bunlar o kadar muğlak kavramlar ki.. Her şey içine girebilir.. Gösteri duyurusu bile.. Susuzluk alarmı bile.. Bir bakan hakkındaki iddia bile..