İktidar partisinin getirmek istediği düzenin özeti bu..
Yargının oyun dışına atılması..
Kuvvetler ayrılığı üçgeninden çıkarılması..
Seçimle gelenin aldığı kararlar için yargı yolunun kapatılmasının felsefesi bu..
*
Yeni anayasa paketinde sadece yargı tırpan yemeyecek.. Yasama da tırpan yiyecek..
Yürütme bir tek kişiyle sınırlı olacağına (başkan) göre..
Başkan Meclis’e karşı sorumlu olmayacağına göre..
Yasamanın yürütmeyi denetleme fonksiyonu kalmayacak.. Yani yasama da tırpan yiyecek..
*
Seçimle gelene hesap sorulamayacak.. Seçimle gelen, hesabı bir sonraki seçimde verecek.. Halk yeniden seçecek veya seçmeyecek.. O kadar!..
Buna biz seçilmiş hükümdarlık da diyebiliriz!..
*
Şu sorulabilir..
Bugünün bir de yarını var.. AKP ilelebet iktidarda kalmayacak.. İktidar el değiştirirse, onların da yargıya ihtiyacı olacak? Neden bu kadar riskli bir değişiklik peşindeler?
Neden yargıyı devre dışı bırakıyorlar? Neden seçimle gelene ‘istediğini yap’ modeli getiriyorlar?
Şundan..
AKP uzun süre iktidarda kalacağına inanıyor.. Muhalefet partilerinden iktidar çıkmayacağını düşünüyor..
7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşananlar, 1 Kasım sonuçları iktidar partisinin özgüvenini artırdı.. Hatta tavan yaptırdı..
Bu sebeple uzun vadeli hesaplar yapıyorlar…
20-30 yıl daha ülkeyi yöneteceklerine inanıyorlar.. Yeni anayasayı da bu hesaba göre hazırlıyorlar..
Konsolosları gönderelim!
Can Dündar ile Erdem Gül’ün davasını konsoloslar izleyince Ankara öfkelendi..
Cumhurbaşkanı sert çıktı; burası Türkiye dedi..
Cumhurbaşkanı kızınca göze girmek isteyenler daha da kızdı..
Aklıevvelin teki hepsini gönderelim diye yazı döşemiş.. İstenmeyen adam ilan edelim, paketleyelim demiş!..
*
Gönderin gitsin dedikleri kişilere bakalım..
Almanya Büyükelçisi.. İngiltere, Fransa, Hollanda başkonsolosları.. Kanada, İtalya, Avusturya, İsveç, Polonya ve Amerika konsolosları..
*
İşkembeden atmakla olmuyor, hadi gönder bakalım, ne oluyor?
Sur hoyratlığı..
Diyarbakır’ın Sur ilçesi 103 gün süren çatışmadan sonra enkaza döndü.. Binalar yerle bir oldu, moloz yığınına dönüştü..
İş makineleri harıl harıl çalışıyor..
Kamyonlar vızır vızır işliyor..
Sur’daki harabeye dönen binalar yıkılıyor, molozlar taşınıyor.. Sur temizleniyor..
*
Ama bir dakika!.. Bu işlem biraz hoyratça yapılıyor.. Molozların atıldığı yerde adamlar, kadınlar..
Çoğunlukla yaşlılar, anılarını topluyor..
Resimlerini, hırkalarını, yastıklarını.. Geçmişlerini!..
*
Bölge halkını kazanacağız derken!..
Başbakan yarın Sur’a gidecek.. Molozların atıldığı yere de gitse.. İyi olmaz mı?
Suriyeli mülteciler büyük fırsatmış!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Üstün böyle demiş..
Nüfusumuzun artmasını istiyormuşuz ya..
Suriyeliler sayesinde artmış!. Bu bizim için büyük fırsat olabilirmiş!.
Suriyeli çocuklar eğitilecek, büyütülecek, içlerinden dehalar çıkacak..
Bu sayede Türkiye nüfusunun kalitesi artacakmış!..
*
3.5-4 milyon mültecimiz var diye (bunun 2.7 milyonu Suriyeli) sevinelim!.
Sokaklar Suriyeli dolu diye geleceğe umutla bakalım!..
Eğitimli Suriyeli çocuklar kalitemizi artıracak diye bekleyelim!
Ha!.. Böyle mi yapalım?