Cumhurbaşkanı Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlarını önce Rize’ye götürdü..
Birlikte çay topladılar..
Ardından Kırşehir’e çağırdı..
Birlikte Ahilik Haftası etkinliklerine katıldılar..
Cumhur-başkanı her zaman olduğu gibi muhalefet partilerini eleştiren konuşma yaptı.. Günlük siyasete girdi..
HDP’yi hedef aldı..
Partili Cumhurbaşkanı gibi davrandı..
Salonda bulunan yüksek yargı başkanları da alkışladı..
Kıyamet koptu..
Muhalefet Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlarını topa tuttu..
Yargıtay Başkanı ‘resmi gezi’ dedi; geziye katılmasının normal olduğunu söyledi..
Tartışma ilk günkü şiddetiyle sürüyor..
Türkiye günlerdir bu konuyu konuşuyor..
*
Soru şu.. Saray böyle bir tepkiyi bekliyor muydu?
Muhalefetin sert tepkisi Saray için sürpriz mi oldu?
Hayır!..
Bence, Saray bu sonucu planladı.. O fotoğrafı boş yere vermedi..
Niye mi?
Üç nedeni var..
BİR: Saray partili Cumhurbaşkanı fotoğrafına toplumu hazırlamaya başladı.. Partili Cumhurbaşkanı algısını zihinlere yerleştirmeye çalışıyor..
İKİ: Muhalefetin tepki vermesi Saray’ın işine yarıyor.. Cumhurbaşkanı’nı kitlesini konsolide ediyor..
Partili cumhurbaşkanı sistemini hoş karşılamayan AKP’liler bile Erdoğan’a sahip çıkmak adına destek çıkıyor..
ÜÇ: Saray aynı zamanda; partili cumhurbaşkanının nasıl olacağını gösterip ‘başkanlık’ sistemine kapı açmaya çalışıyor..
Hem parti başkanı, hem cumhurbaşkanı sistemi ister istemez bu manzaraları doğuracak, başkanlık farklı mesajı veriyor..
*
Kısaca Saray bir taşla üç kuş vurmaya çalışıyor..
Hem, partili cumhurbaşkanı modeline alıştırıyor..
Hem, muhafazakâr-mütedeyyin kitlede safları sıklaştırıyor..
Hem de başkanlık sistemi için yatırım yapıyor..
Kent savaşının maliyeti bina mı?
Hükümet sözcüsü Güneydoğu’daki son durum açıkladı..
Dedi ki; ‘Beş ilçede toplam 6 bin 321 bina yıkıldı, maliyeti 1 milyar civarında’
Bu mudur?
Hayat; kum, çakıl, demir, çimento dan ibaret mi?
Bütün mesele binalar mı?
Binalar yenide yapılınca bütün mesele bitecek mi?
*
PKK’yla çok uzun süre düşük yoğunluklu savaş yaşandı.. 80’li yıllarda savaş hali yoktu ama 90’lı yıllar böyle geçti.. Öcalan Suriye’den kaçana kadar..
Sonra uzun süre sessizlik oldu..
2004 yazında silahlar yeniden patlamaya başladı.. Tırmandıkça tırmandı.. Kırsaldaki düşük yoğunluklu savaşa geri dönüldü..
*
Kürt açılımı, çözüm süreci derken..
Güneydoğu’da hayat normale döndü derken..
Barış geldi bir daha gitmez derken..
Eller tetiğe gitmez diye umut ederken kent savaşı patladı..
Çatışmaların en büyüğüne tanık olduk..
Beş ilçenin, bir kentin bazı mahalleleri yerle bir oldu.
500 şehidimiz var..
Tam sayıyı bilmiyoruz herhalde 2000’den fazla PKK’lı öldürülmüştür..
Yüz binlerce insan göç etti.. Yüz binlerce insan evsiz barksız kaldı.. Yüz binlerce insanın hayatı karardı..
Çocuklar oyuncaklarını bırakıp kaçtı..
Okul çağındakiler kitaplarını bırakıp gitti.. Okulları yakıldı..
*
Bu kent savaşının ne gibi sonuçları olacağını bilmiyoruz..
Yaşanan travmaların sonucunu tahmin edemiyoruz..
Hayatların nasıl şekilleneceğini öngöremiyoruz..
*
İktidar, insana kafa yoracağına.. Duygusal kopuşun önüne geçmeye çalışacağına..
Bize bina hesabı yapıyor!..
6 bin 321 bina yıkılmış.. 1 milyar lira gerekliymiş!..