Tarihin en derin krizlerinden biri yaşanıyor.. İddialar doğruysa devletin içi çürümüş..
Batı’da olsa, demokratik bir ülkede olsa, ortalık ayağa kalkar.. Nedense çok önemsenmiyor!..
Şu hale bakın.. Emniyet teşkilatı hallaç pamuğu gibi atıldı..
Her sabah görevden alınan emniyet müdürleri, şube müdürleri haberleriyle uyanıyoruz..
1000’e yakın polis kızağa çekilmiş..
Önceki gün.. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan 350 polisin yeri değiştirildi..
Çoğu amir, komiser..
Çoğu kilit noktalarda olan isimler..
Çoğu ilde benzer operasyonlar yapıldı..
Ne olduğunu söyleyen yok.. Açıklayan yok..
*
Başbakan’ın Başdanışmanı zehir zemberek bir yazı kaleme aldı..
Dediği şu..
‘Farklı kurum ve yapıların içinde bulunup devlet dışı iradelerin yönlendirmesiyle organize hareket eden ve adeta bir istihbarat şebekesine dönüşen hastalıklı yapı kendisini ele vermiştir.’
Sorum şu..
Emniyetteki operasyonun nedeni bu mu?
İstanbul’da telefon dinlemekle görevli olan 45 polis varmış.. Tümü o görevden alındı..
Sebebi bu mu?
Devam edelim..
‘İstihbarat şebekesine dönüşen hastalıklı yapı’ ne yapmış? Başdanışman ne yaptıklarını da açıklamış..
Şöyle diyor..
‘Şantaj çetesi gibi, muhalif ve farklı kim varsa tehditle hizaya getirme operasyonunu bunlar yapıyor.
Devlet imkanlarını kullanarak yasadışı her türlü tertibi ve tezgahı bunlar yapıyor.
İftira, yalan ve çarpıtmayı hiçbir kutsal tanımadan bunlar yapıyor.’
*
Emniyetteki büyük operasyon bunla mı ilgili?
Şantaj çetesi mi ayıklanıyor?
Sormak hakkımız.. Düne kadar canımız, malımız, özel hayatımız bu insanlara teslimdi..
Bugün her türlü tertibi ve tezgahı yapan bunlar deniyor..
Demekle olmuyor.. Kanıtlanması lazım.. Yaptıkları tertiplerin, tezgahların ortaya konulması lazım..
Burası devletse..
Başdanışman devlet içinde şantaj çetesi olduğunu söylüyorsa, elinde belge, bilgi vardır..
Kime şantaj yapmışlar?
Kimi tehdit ederek hizaya getirmeye çalışmışlar?
*
Binlerce insanın hayatı o polislerin yazdığı fezlekelerle karardı.. O polislerin raporlarıyla insanlar suçlandı.. O polislerin emirleriyle toplumsal eylemlere, protestolara, yürüyüşlere müdahale edildi..
Olan bitene emniyetin iç işi deyip geçemeyiz..
Emniyette hep böyle olmuştur biri gider öteki gelir.. Bir süre sonra giden yeniden gelir diyemeyiz..
Rutin tayinler diye bakamayız..
Çok ağır ithamlar var.. Hayatımızı ilgilendiren ifşaatlar var..
Çözüm yeniden yargılanma.. Ama!
Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu anlamlı bir girişim başlattı.. Yeniden yargılanmayı gündeme getirdi..
Getirdi ama kolay bir mesele gibi görünmüyor..
Üretilen delil, sahte gizli tanık, kumpas sadece büyük davalara yönelik iddialar değil ki..
Hemen hemen tüm siyasi dava için aynı iddialar var..
Mesela, yüzlerce genç kâğıt üstündeki örgütlere üye olmak suçuyla tutuklu.. Mesela yüzlerce genç adını gazetelerde duydukları örgütlere üye olmakla cezaevinde..
Onlar unutulmamalı..
*
‘Çözüm yeniden yargılanma.. Ama!’ dedim.. Aması şu.. Davaya özel yasa çıkarılmayacağına göre son beş yılın, on yılın bütün siyasi davaları söz konusu olacaktır..
Bu da yargıda kaos tehlikesi demek!..
*
O zaman genel af..
Genel affın da iki sakıncası var..
BİR: Suçlanan veya mahkum olan insanlar hiçbir zaman aklanamaz..
İKİ: İnsanlar ne olup bittiğini öğrenmek istiyorlar..
Ergenekon adlı çete var mı yok mu? Ergenekon adlı çetenin bazı mensupları darbe ortamı hazırladı mı hazırlamadı mı?
Bilmek istiyorum..
Bir grup Balyoz darbe planını yapmış mı yapmamış mı?
KCK üyeleri güvenliğiyle, yargısıyla, yürütmesiyle paralel devlet kurmaya kalkmış mı kalkmamış mı?
Bilmek hakkımız..
Bu ülkede yaşıyoruz, başka ülkede değil..