Kendilerine 11’ler diyorlar.. Eğitim dilindeki isimleri böyle..
Bizim kuşağın anlayacağı dille lise üçüncü sınıflar..
Niye mi çaresizler..
Ne yapacaklarını, nasıl hazırlanacaklarını bilmiyorlar..
Nereye mi?
Üniversite sınavına..
Kabak onların başına patladı diyebilirim..
Şöyle ki; hükümet-cemaat kavgası dershaneleri kapatma kararıyla mı başladı, dershanelerin kapatılması bu kavganın sonucu muydu net değil..
Her neyse bu yıl dershanelerin son yılı.. Önümüzdeki yıl en azından resmen dershane olmayacak..
Başka isimler altında butik ders çalışma merkezleri olabilir..
Bu ayrı.. Dershanelerin resmen olmayacağı üniversiteye giriş sisteminin de değişeceği anlamına geliyor..
Çünkü, sistem aynı kalırsa haksızlık olur.. Parası olup özel hocalarla, butik çalışma merkezleriyle sınava hazırlananlar avantajlı duruma geçer..
Dar bütçelilerin elinden dershanede alınacağı için, onlar cascavlak kalacak.. Eğitmen kontrolünde test antrenmanı yapamayacaklar.. Evde tek başlarına boğuşacaklar..
*
Bu eşitsizliği gidermek için sistem değişecek..
Değişecek ama nasıl değişecek?
Zurnanın zırt dediği yer burası.. Çünkü yeni sistemin nasıl olacağını kimse bilmiyor..
Milli Eğitim Bakanı bilmiyor..
YÖK Başkanı da bilmiyor..
Üzerinde çalışıyorlarmış.. Onlar çalışadursunlar da 11’ler nasıl çalışacak, neye göre çalışacak?
Yarış büyük.. Milyonlarca genç birbirini geçmek için mücadele ediyor..
11’lerin çaresizliği demem bundan..
*
Şimdi diyecekler ki ne acele ediyorsun.. Daha bir buçuk, iki yıl var..
Türkiye’de herkese yetecek kadar üniversite var.. 73’ü vakıf, 196 üniversite.. Seç beğen al!..
İyi de kazın ayağı öyle değil.. Türkiye’de iyi üniversite, iyi fakülte sayısı onu, bilemedin yirmiyi geçmez..
Yarış bu sebeple çetin..
Bu sebeple on birinci sınıflar dershaneleri doldurdular.. Şimdiden kürek çekmeye başladılar..
Çekmeye başladılar ama akıntıya mı çekiyorlar..
Karanlıkta mı çekiyorlar belli değil..
Gidecekleri yönü, ulaşacakları limanı bilmiyorlar ki.. Sadece kürek çekiyorlar..
Bu yıl sınava girecek olanlar biliyor.. İyi veya kötü bir sistem var..
Seneye yok.. Sınav maratonu kasımda mı başlayacak, ders yılı sonuna mı sarkacak belli değil..
Korkarım; yine yalapşap işler olacak..
Neyse pazar pazar moral bozmayayım..
Çünkü dün güzel bir gündü.. Hem de çok güzel bir gündü..
Niye mi güzel bir gündü..
Niye’si alttaki yazıda..
DÜN ÇOK GÜZEL BİR GÜNDÜ..
46’sı vatandaşımız 49 kişi IŞİD denilen manyaklar ordusunun elinden kurtarıldığı için güzel bir gündü..
Özgürlüklerine kavuştukları için güzel bir gündü..
101 gün sonra burunları bile kanamadan Türkiye’ye getirildiler..
Bu çok ama çok önemli.. Az buz iş değil..
Hükümetin başarısı..
Musul Konsolosluğu’nu zamanında boşaltmayan.. Vatandaşlarımızı rehin veren bu iktidarı çok eleştirdik..
Öngörüsüzlükle suçladık..
Ayıplarını temizlediler.. Başarılı operasyon yaptılar, tereyağından kıl çeker gibi kurtardılar..
Büyük devlet görüntüsü verdiler.. Kutlamak gerekir..
Amerikalı, İngiliz rehinelerin kafasının kesildiği ortamda hepsini firesiz getirmek her babayiğidin harcı değildir..
Davutoğlu hükümeti teşekkürü hak etti..
*
Bu hükümet sadece rehineleri kurtardığı için değil..
IŞİD’den kaçan 70 bin Suriyeli Kürde sınırlarımızı açtığı için de..
Onlara sahip çıktığı için de..
Onları koruma altına aldığı, yer gösterip ihtiyaçlarını karşıladığı için de..
Teşekkürü hak etti..
İnsanlığın hâla yaşadığını gösterdi.. Burada da büyük devlet görüntüsü verdi..
Dün bu sebeple de dün güzel bir gündü..