Cumhurbaş-kanı istedi diye başkanlık rejimine övgüler yağdırmaya başladılar başlamasına da aşmaları gereken iki temel sorun var..
BİR: Türk usulü diye pazarlanan sistemin savunulacak tarafı yok..
İKİ: Başkanlık rejimine geçmek için bugünkü durumu kötülemek gerekiyor.. Türkiye’nin yönetilemez halde olduğu anlatılmalı ki; rejim değişikliği savunulsun..
Değil mi?
*
Türkiye kötü yönetiliyor, bu sebeple Beştepe ipleri eline almalı deseler, Davutoğlu’na ayıp olacak..
Türkiye bu rejimle gelişemez, büyüyemez, demokratikleşemez deseler 12 yılı karalamış olacaklar..
Türkiye 12 yıldır yönetilmiyor muydu soruna cevap veremeyecekler..
O zaman Erdoğan vardı, başkaydı deseler, bu sefer de Davutoğlu bu işi götüremiyor mu? sorusuna muhatap olacaklar..
Sıkışık bi durum..
Değil mi?
*
Bu sebeple olsa gerek başkanlık sistemini istiyorlar, hem de bugünkü yapıya övgü yağdırmak zorunda kalıyorlar..
Yeni Şafak’tan Selvi dün yazmış.. Demiş ki..
‘Parlamenter sistem altın çağına Erdoğan döneminde erişti. Her 10 yılda bir darbenin yapıldığı, başbakanların asıldığı, Anayasa’nın darbeci askerler tarafından hazırlandığı, Meclis’in Cumhurbaşkanı dahi seçemediği, İslamcıların, Kürtlerin vebali muamelesi gördüğü temel meselelerde son söz sahibinin asker olduğu bir vesayet sistemiyle yönetildik. Parlamenter sistem AK Parti döneminde altın yıllarını yaşadı.’
*
Madem, parlamenter sistem altın çağına erişti..
Madem, vesayet rejimine son verildi..
Madem, Meclis’in cumhurbaşkanı dahi seçemediği günler geride kaldı.. (Son dört cumhurbaşkanını Özal’ı, Demirel’i, Sezer’i, Gül’ü kim seçti acaba!)
Madem, başbakanların asılmadığı bir düzene geçtik (O hatayı bir kere işledik. 54 yıl oluyor.)
Madem, parlamenter sistem AKP döneminde altın yıllarını yaşadı..
O halde niye rejim değişikliği isteniyor..
Parlamenter sistem kalsın.. O altın yıllar devam etsin!..
Olmaz mı?
Haa.. Davutoğlu götüremez, altın yılları devam ettiremez diyorsanız, onu da söyleyin..
Kaçak güreşin manası yok..
*
Cumhurbaşkanı istediği için siz de istiyorsanız onu da söyleyin..
Kırk katır mı?
Kırk satır mı?
Başbakan’ın durumu aynen böyle..
Aynı muhafazakâr kalem, Davutoğlu’nun sırtına acayip yük bindirmiş..
Demiş ki..
‘Eğer Başkanlık sistemini getireceksek, öncelikli olarak Başbakan’ın bu seçimlerden başarıyla çıkması lazım. Yani Davutoğlu başarılı olmalı ki 2015 seçimlerinde Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşabilelim. Başarısız olan bir Davutoğlu ile Anayasa’yı nasıl değiştireceğiz?’
Kırk katır kırt satır durumu bu.. Davutoğlu başarılı olursa Anayasa değişecek başbakanlık makamı ortadan kaldırılacak başkanlık sistemine geçilecek..
Başarısız olursa, Anayasa’yı değiştirecek sayıyı çıkaramazsa, fatura Davutoğlu’na kesilecek.. Yapamadı, beceremedi diye büyük bir ihtimalle genel başkanlıktan indirilecek..
Her halükârda Davutoğlu’nun son seçimi.. Görünen o ki; başarılı olsa da yolcu, başarısız olsa da yolcu..
Kurtulacağımız pranga hangisi?
Başkanlık sistemine geçilmesini isteyenlerin argümanlarından biri de şu..
Türkiye prangalarından kurtulacak..
Yani ayaklarına bağlanan zincirlerini kıracak.. Uçacak!.. Dünyanın en gelişmiş on ülkesi arasına girecek!..
Bunu parlamenter rejimden kurtularak yapacakmışız!.. Başkanlığa geçerek prangaları atacakmışız!..
*
Peki, pranga dedikleri ne? Türkiye’yi ayağından bağlayan.. Hangi kurum?
Meclis mi?
Anayasa Mahkemesi mi?
Yargıtay mı, Danıştay mı?
Muhalefetin varlığı mı?
Sivil toplum kuruluşları mı?
Uyulması gereken bazı yasalar mı?
*
Pranga dedikleri ne? Başkanlık rejimine geçersek atacağımız prangaların adı ne?
Şu işin adını koyun..