Anayasa masası devrilmiş!..
Sürpriz mi?
Değil..
Belliydi, masa kurulurken devrileceği belliydi.. İktidar partisi süreyi uzatmak istedi (koalisyon görüşmelerinde olduğu gibi) muhalefet partisi bu kez izin vermedi..
Sadede gelelim dedi..
Sadedin de ne olduğu belli..
Partiler rejim konusunda anlaşmadan yeni anayasanın yapılması mümkün değil..
Yaşadık, gördük..
Neredeyse 4 yıldır anayasayı konuşuyoruz..
Geçen dönem dört parti
60 maddede uzlaştı.. İş rejime gelince takıldı kaldı..
Bu komisyonda da aynısı olacaktı.. CHP kestirmeden gitti..
İyi de yaptı..
Oyalanmaya gerek yok..
Türkiye, başkanlık sistemine mi geçecek..
Parlamenter rejimle mi devam edecek..
İşin özü bu.. Gerisi hikâye…
Bu komisyonun anayasa yapamayacağı daha ilk toplantısında belli oldu...
Hatırlayın.. Meclis Başkanı açılış konuşmasını yaptı..
Mikrofonu parti sözcülerine verdi..
İktidar partisi başka telden çaldı, muhalefet partileri başka telden..
Uzlaşma komisyonunun uzlaşmamak için bir araya geldiğini resmiydi..
Bu sebeple masanın devrilmesi sürpriz olmadı..
Komisyon aşamasına
nasıl geldik, neden geldik?
Başbakan CHP ve MHP liderleriyle görüştü, anayasa için zemin yokladı.. (O vakitler nafile turlar demiştim; yararsız, boş yere, boşa gidecek
anlamında)
Mesela CHP Lideri’yle
2 saat 15 dakika konuştu.. Rejim meselesini gündeme getirmedi mi?
MHP Lideri’yle görüşürken başkanlık konusunu
açmadı mı?
Açtıysa ne cevap aldı?
Açmadıysa niye açmadı?
Liderler rejim konusunda anlaşamadıysa komisyon nasıl anlaşacak ki!..
Masa devrildi diyorlar; ayakta kalsaydı şaşardık..
Hani onlar teröristti(!)
Meclis Başkanı da, iktidar partisi sözcüsü de MHP ile HDP’ye birlikte devam edelim çağrısı yaptı..
Anayasayı birlikte yazalım..
CHP’siz..
Sormadan edemeyeceğim..
İktidara göre, hani HDP PKK’nın güdümündeki partiydi..
Teröristlerin Ankara’daki temsilcileriydi..
Sözcüleriydi..
Kandil’in uzantısıydı..
Başbakan 1.5 ay önce anayasa turu atarken CHP’ye gitti, MHP’ye gitti, ama HDP’ye gitmedi..
Neden?
Başbakan HDP Eşbaşkanı’yla yan yana gelmekten kaçınmıştı..
Neden?
Şimdi gelin birlikte anayasa yapalım diye çağrı yapıyorlar..
Allah Allah!..
Hukuk adına güzel şeyler de oluyor!
Anayasa Mahkemesi raportörü Can Dündar ile Erdem Gül’ün hak ihlaline uğradığı yolunda görüş bildirmiş..
Konu Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na sevk edilmiş.. 15 gün içinde karar çıkacakmış..
Günün en güzel haberi..
Daha da güzeli; raporda, Dündar ve Gül’ün tutuklanmalarının Anayasa’da yer alan basın ve ifade özgürlüğü ile kişi güvenliği ve özgürlüğü haklarına aykırı olduğu belirtilmiş. .
Hadi hayırlısı..
Türkiye’yi bekleyen büyük tehlike!..
Deniz Baykal’ın CHP üzerine söyledikleri çok konuşuldu, tartışıldı..
Ama uzun söyleşinin tek konusu bu değildi..
Baykal Ortadoğu’yu anlatırken oradan gelebilecek yıkıcı tehlikeye dikkat çekti... Mezhepçi, ırkçı basınç altındayız dedi..
Radikal akımların bize özgü Müslümanlığı, kültürümüzü, yaşam tarzımızı, çağdaşlık yolumuzu tehdit ettiğine dikkat çekti..
Tespitleri çok önemliydi.. Aktarmak istedim:
“Anadolu Müslümanlığı Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Yunus Emre’lerle şekillendi. Sünni-Alevi-Bektaşi birlikteliğiyle yoğuruldu. Bu kültür üzerine oturdu.
Ortadoğu’daki anlayıştan çok farklı.
Çünkü Türklerin ne Kerbela travması var, ne Kerbela suçluluğu. Yüzyıllardır süren dostça, kardeşçe, iç içe geçmiş yaşam var.
Bu topraklar Cumhuriyet’le birlikte çağdaşlık temeline oturdu.. O temel üzerine demokrasiyi, insan haklarını, fikir özgürlüğünü geliştirmemiz gerekir..
Hatalarımız, eksiklerimiz oldu ama Cumhuriyet projesi bizim bulunduğumuz coğrafyanın en devrimci projesidir.
Irak’a, Suriye’ye bakınca bu daha iyi anlaşılıyor..
Siyasetin mezhep veya etnisite dayanması demokrasiyi ortadan kaldırır.. Diktatörlüğü getirir, çatışmayı getirir.. Şiddet ve terör ayrılmaz parçası olur..
Radikal Şii-radikal Sünni savaşı var..
Yanı başımızda olan bu.. Etkisi altında kalabiliriz..
Yaşam tarzımız Ortadoğu’daki yaşam tarzının dayatmasıyla karşı karşıya.. Kültürümüz de öyle..
Müslümanlık anlayışımız da. Bölgeye bak, gelen tehlikeyi gör.”