Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İktidar partisinin kongresi başlamadan ne olup ne biteceği belliydi..
İki şey merak ediliyordu..
BİR: Köşk’e çıkmaya hazırlanan Erdoğan’ın parti genel başkanı olarak yapacağı son konuşmada ne diyeceği..
İKİ: Davutoğlu’nun kürsü performansı..
Erdoğan’ın konuşmasıyla başlayalım..
*
Erdoğan’ın konuşması şu açıdan önemliydi.. Son konuşmasını cumhurbaşkanı şapkasıyla mı yapacaktı, başbakan ve parti başkanı şapkasıyla mı?
Yani..
İleriye yönelik bütünleştirici mesajlar mı verecekti..
Siyasi rakiplerine çatan bir içerikle mi seslenecekti..
Erdoğan ikisini harmanladı..
*
Konuşmasının büyük bölümü ‘Onu da biz yaptık, bunu da biz yaptık, aslında her şeyi biz yaptık’ şeklindeydi..
12 yılın muhasebesini yaptı.. Konuşmasının bu bölümünde başında başbakan şapkası vardı..
Ardından 77 milyona yönelik çağrı yaptı..
Tokalaşmak için (musafaha dedi) elini uzattığını söyledi ve çağrı yaptı..
Çağrısı; kendisine karşı olanlara, sahillere, yaşam tarzı farklı olanlaraydı:
‘Diyorum ki biz sizi çok iyi anlıyoruz. Sizin yaşam tarzınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi, arzularınızı biliyoruz. Ekran başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Sizin de bizi anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl dışlandığımızı görmenizi anlamanızı istiyoruz.’
*
Bu sözleri sarf ederken başında cumhurbaşkanı şapkası vardı. Cumhurbaşkanı olarak farklı yaşam tarzlarının taleplerini kabul ettiğini söylüyordu..
Eski gerilimleri, dargınlıkları kamplaşmayı bırakalım derken aniden CHP’ye çaktı..
Yetmedi, Yargıtay Başkanlar Kurulu’na yüklendi.. Çakma bombardımanından MHP ile HDP de nasibini aldı..
O dakikalarda başında parti genel başkanı şapkası vardı..
Demem şu; üç şapkasını da kullandı.. Birini çıkardı, birini taktı..
*
Benim çıkardığım sonuç şu.. Bu üslubu Köşk’te de sürdürecek.. Zaman zaman devlet başkanı gibi, zaman zaman siyasetçi gibi davranacak..
Cumhurbaşkanıyım, muhalefet partileri ile polemiğe girmemeyim, kurumlara çatmayayım demeyecek..
Köşk adabı, Köşk geleneği falan dinlemeyecek.. Anlaşılan lafını çatır çatır söyleyecek..

Haberin Devamı

Erdoğan’dan kuralları ben koyacağım sinyali..

Haberin Devamı

Erdoğan konuşmasında yeni dönemin işaretlerini de verdi..
Şöyle ki; teamüllerin hepsi rafa kalkacak..
Köşk’ün dediği, cumhurbaşkanının yaptıkları, ettikleri yeni teamül olarak kabul edilecek..
‘Yeni Türkiye’nin’ (!) kurallarını cumhurbaşkanı koyacak..
Yargıtay Başkanlar Kurulu’na kızması bunun ilk işareti.. Yargıtay’ın Barolar Birliği Başkanı’nın adli yıl açılışına konuşmacı olarak çağırmasını kendisine karşı tavır olarak algılamış..
40 yıllık teamül falan dinlemedi, eski Türkiye’nin âdeti ilan etti..
Erdoğan’a göre; cumhur-başkanı istemiyorsa Yargıtay buna uymak zorunda.. Gelenek falan diyemez..
Çünkü, cumhurbaşkanı sandıktan çıktı.. Yargıtay Başkanlar Kurulu sandıktan çıkmadı..
*
(Bu arada Kılıçdaroğlu’nun yemin törenine katılmamasına kızması, kendisinin Feyzioğlu konuşacak diye adli yıl açılışına katılmayacağını söylemesi çelişkiydi. Birincisi kutuplaşmaysa, gerilimse ikincisi de aynısıdır.)

Haberin Devamı

Davutoğlu’nun aynı dili konuşuyoruz mesajı

Müstakbel Başbakan konuşmasını Erdoğan’ın üslubuna, tarzına uydurmuş.. Sanki metni Erdoğan’ın danışmanları kaleme almış da Davutoğlu okuyormuş gibiydi..
Tabii ki öyle değil.. Üslup benzerliğini ifade etmek istedim..
Davutoğlu, ifade edeceklerini maddeleştirerek içine kendi üslubunu da katmış ama konuşmasının bütününe baktığımız da şu mesaj çıkıyor:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı dili konuşuyoruz..
Dilimiz bir..
Üslubumuz bir..
Bakışımız bir..
Felsefemiz bir..
Aslında ruh ikiziyiz ..
Mesela uzun selam gönderme faslı Erdoğan tarzının tipik örneğiydi..
*
Dikkat çeken bir başka nokta.. Bu harekete sonradan katılmadım, siyasetçi olmasam bile danışman olarak hep içindeydim.. En kritik görüşmelerde vardım vurgusunu birkaç defa yapmasıydı..
Konuşmasının en ateşli kısmı paralel yapıyı anlattığı bölümdü.. Mücadeleyi sürdüreceğini keskin bir dille anlattı..
Zaten başbakan seçilmesindeki en önemli kriterlerden biri buymuş.. Erdoğan veda konuşmasında da söyledi..
*
Şu notu da düşelim.. Davutoğlu prompter kullanmadan yaptığı ilk konuşmasında belagati yüksek bir siyasetçi olacağının sinyalini verdi..