Mesele yavaş yavaş şekilleniyor..
ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin; ‘Türkiye ön cephede hayli angaje olacak’ demesi boşuna değilmiş..
ABD, IŞİD’in varlığından Ankara’yı da sorumlu tutuyor..
Görünen o ki; Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte faturayı Türkiye’ye de kesiyor..
Biz istediğimiz kadar; ‘Batı Suriye savaşında bizim çizgimize geldi, üç yıl sonra haklı olduğumuz ortaya çıktı’ diye böbürlenip duralım..
Durum böyle değil..
ABD’nin bakışı çok farklı..
*
Dışişleri Bakanı Kerry açık açık söyledi; ‘IŞİD’e Esad’ı devirmek isteyenler sebep oldu’ dedi..
Demek ki Washington böyle düşünüyor..
Söylediği şu..
“Esad’ı devirme çabaları başladığında, asıl önemli olanın Esad’ı devirmek olduğunu söyleyen, ‘evet arada çürük elmalar var ama biz onun (Esad’ın) gitmesini istiyoruz’ diyerek hesap yapanlar vardı.”
Kerry kimleri kastediyor?..
*
Kerry ekliyor; ‘Esad’dan kurtulacağız ve sonra çürük elmalara odaklanacağız diyorlardı.’
Çürük elma dediği palazlanan radikal gruplar..
Kerry doğru mu söylüyor, Ankara böyle mi düşünüyordu?
Evet..
Kuzey Suriye’deki radikal gruplar etkin olmaya başlamıştı.. Ön planda Nusra vardı.. IŞİD’in adı yeni yeni duyuluyordu..
O günlerde, dönemin Başbakanı’na her geçen gün güçlenen radikal örgütler sorulmuştu..
İleride nasıl başa çıkılacaktı?
Erdoğan, ‘Esad devrilsin Suriye halkı onları içinde barındırmaz’ cevabını verdi..
Esad devrilmeyince işler değişti..
*
Türkiye nerede hata yaptı?
En büyük yanlışı Esad’ın birkaç hafta içinde pes etmesini düşünmesiydi.. Dönemin Dışişleri Bakanı bugünün Başbakan’ı Esad’a birkaç hafta ömür biçmişti..
Düştü düşecek diyordu..
Düşmeyince ne oldu..
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu’na göre şu oldu:
*
“Bu değerlendirme hatası Türkiye’yi ileri ve riskli adımlar atmaya itti. Esad rejimine karşı mücadele eden muhaliflere, örneğin El Nusra ve IŞİD gibi örgütlere tolerans bu adımların başında geliyordu. Esad rejimi dirençli çıktıkça bu örgütlerle kurulan sorunlu ve yanlış ilişki daha sorunlu ve yanlış hale geliyordu.
(...)
Türkiye şu ya da bu düzeyde, şu veya bu şekilde IŞİD gibi örgütlerin bu bölgede yerel dinamikler, çatışmalar ve egemenlik kavgaları içerisine girerek kök salmalarına katkıda bulunmuş oldu.”
Öfkeli gruptan eli kanlı teröriste
Batı’nın tavrını gören, aslında sadece Batı’nın değil Arap dünyasının farklı düşünmediğini anlayan iktidar keskin bir düşüş yaptı..
Öyle ani, öyle hızlı döndü ki; iktidarcı yazarların bir kısmı devrilir gibi oldu..
İktidar düne kadar IŞİD söz konusu olunca.. Silahlı unsurlar, IŞİD unsurları, IŞİD’e bağlı silahlı unsurlar tabirlerini kullanıyordu..
IŞİD’e terör örgütü veya terör devleti denmiyordu.. Hatta Başbakan Davutoğlu ‘IŞİD terör örgütü değil, öfkeden bir araya gelmiş insanlar’ bile demişti..
IŞİD öfkeli insanlar topluluğu ilan edilmişti.. Bu hal iktidarın medyasına da yansıdı..
*
Cumhurbaşkanı New York’ a gidene kadar durum böyleydi.. Cumhurbaşkanı, BM’de yaptığı konuşma da IŞİD’in eli kanlı terör örgütü olduğunu ilan etti..
Bu ne demek?
Terörle mücadele edeceğiz demek.. Dünyaya ilan etmek..
Kürt politikası da değişecek..
IŞİD eli kanlı terör örgütü ilan edildiğine göre..
Rojavalı Kürtler IŞİD’le savaştığına göre.. Suriyeli Kürtler terörle mücadele ediyor demektir..
O halde, terörle mücadele edeceğini ilan eden Ankara’nın Rojava politikası değişecek..
*
Ankara, Suriyeli Kürtlerin özerk yapı kurmasını istemiyordu.. PKK’nın uzantısı olan PYD’nin güçlenmesine karşıydı..
Bu sebeple IŞİD-PYD savaşına seyirci kaldı, sesiz kaldı.. Daha doğrusu işine geldi..
IŞİD terör örgütüyse Ankara bu politikasını da değiştirmek zorunda..
U dönüşü bekleniyor..
IŞİD’in çökertilmesi demek Rojava’nın güçlenmesi demek.. Suriyeli Kürtlerin o bölgeye etkin olması demek..
Dün Barzani’nin konvoyu Kobani’ye Türkiye üzerinden gittiğine göre.. Durum değişmeye başlamış bile..