HDP’nin barajı geçmesi için ne gerekli.. İki puan mı, üç puan mı, dört puan mı?
HDP’nin çekirdek tabanının üzerine kaç bin oy daha koyması gerekiyor..
Bir milyon mu, bir buçuk milyon mu, iki milyon mu?
Her neyse.. Hesap kitap yapmayalım..
HDP seçim bildirgesinde işte bu kitleyi hedef almış.. Bunu iki yolla yapmış..
BİR: Kendini azınlıkta hissedenlere seslenmiş..
Öncelikle kadına..
Ama hangi kadına?
Erkek egemen toplumda yaşamak istemeyen kadına.. Kadının toplumsal hayatta olmasını isteyen kadına.. Üç çocukla evde oturmak istemeyen kadına..
Bu kadın profili azınlıkta değil mi?
*
Devletin dini inancı olmasın, devlet din alanından elini ayağını çeksin diyenlere hitap etmiş.. Diyanet kaldırılsın, din dersi seçmeli olsun demiş..
Bunu isteyenler azınlıkta değil mi?
Her gün bu ülkede silah sesi, gaz, cop, panzer, TOMA görmekten bıktık usandıklarını söylemiş.. Gazsız hayat vaat etmiş..
Gazla, TOMA’yla akraba olan gençler azınlıkta değil mi?
*
Kent meydanlarını korumayı taahhüt etmiş.. Nükleer yatırımları durdurmayı vaat etmiş. Çevreciler azınlıkta değil mi?
*
Ya homofobik zihniyette olmayan, LGBT’lilerin eşit ve onurlu yaşam sürmesini isteyenler..
Azınlıkta değil mi?
Diğer vaatlerini bir kenara bırakalım.. Sadece bu kesimleri alt alta toplayın seçmenin yüzde kaçı eder? Yüzde bir, bir buçuk, iki.. Hesabı siz yapın..
*
İKİ: Başkanlıktan korkanlara güvence vermiş..
Lafla değil seçim bildirgesiyle başkanlık sistemine geçit vermeyeceklerini ilan ettiler.. .
Başkanlık sistemi gelmesin diye HDP’ye oy verecek kaç kişi vardır? HDP’nin güvencesi yüzde oy kaç eder?
Yukarıda sıraladıklarıma bu kitleyi de ekleyin.. Kaç etti?
Yüzde dört mü, beş mi?
Barış süreci ortaya çıktı ama nasıl?
Kimse yok öyle değil böyle demesin.. İktidar partisi, taban MHP’ye kayıyor endişesiyle durduk yerde mesele çıkardı.. Adım atılması beklenirken süreç askıya alındı..
Dahası da ötesi.. Barış süreci seçim beyannamesine dahi giremedi.. Başbakan takdim konuşmasında tek kelime bile etmedi..
Türkiye’nin en önemli sorunu buharlaşmıştı..
Kitapçık baskıya giderken o sayfalar düşmüş, yeniden basılacak falan denildi.. Konu kapatılmaya çalışıldı..
Ne yalan söyleyeyim.. Sadece o sayfaların uçması manidardı!.
*
Neyse barış süreci dün ortaya çıktı.. İktidar partisi, baskıya giderken tebahhur eden o bölümü yayınladı.. Bugüne kadar neler yapıldığı anlatılmış, sürece bol bol övgü yağdırılmış, süreç sürecek denilmiş..
Nasıl süreceği söylenmemiş..
*
Barış süreci HDP bildirgesinde de vardı.. Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddenin çözümün ilkesel çerçevesi olduğuna işaret edildi..
Ama bir dakika, sorun tam da burada çıkmamış mıydı?
Cumhurbaşkanı, demokrasi adına o metnin nesini kabul edeceğim diyerek karşı çıkmamış mıydı?
Süreç bu sebeple buzdolabına konulmamış mıydı?
HDP’nin istediği yönetim modeli
HDP, demokratik özerklik istiyor ama bu kez sadece Kürt bölgesi için istemiyor..
Türkiye’nin her bölgesi için istiyor..
Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin son bulması için istiy orlarmış..
Önerileri ne?
Özeti şöyle:
- Valiler seçimle işbaşına gelecek..
- Türkiye’nin tamamında sosyal, siyasal, kültürel, ekolojik, doğal, ekonomik ve coğrafi nitelikler göz önüne alınarak bölgeler ve bölge meclisleri oluşturulacak..
- Bölge meclisleriyle ademimerkeziyet sistemine geçilecek..
Anladığım şu: Türkiye altı, yedi, belki sekiz, on bölgeye ayrılacak.. Her bölgenin meclisi olacak.. Her bölgenin başında seçimle gelen vali olacak.. Her bölge kendini yönetecek..
Meclis olduğuna göre kendi yasalarını, kendi kurallarını koyacak..
Merkezi yönetim; eğitim, sağlık, asayiş gibi birçok konuda bölgelere karışamayacak..