İddialar az buz değil.. Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, yasak bölgeleri imara açma, imar oyunları..
Dönen paranın 100 milyon dolar olduğu söyleniyor..
Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde 4.5 milyon bulunmuş..
Dehşet!..
Soruşturmanın en önemli ayağı; rüşvet..
Para dağıtanın Reza Zarrap olduğu söyleniyor.. Adını Rıza Sarraf olarak değiştirmiş..
Alanlar kimler?.
Halk Bankası Genel Müdürü mü? Bakanların oğlu mu?
Şimdilik bu kadar yeter.. Soruşturma bitsin, belgeler, bilgiler ortaya çıksın konuşuruz..
*
Meselenin bir de siyasi boyutu var.. Şurası gerçek ki; üç bakanın adının karışması iktidarı çok zorlayacak..
Kimse oğulları yapmış (tabii rüşvet veya komisyon almışlarsa, iş bitirmişlerse) babalarının ne ilgisi var diyemez..
Bu dalga onları da çarpar..
*
Meselenin siyasi boyutuna girmişken cemaat-iktidar kavgası açısından da bakalım.. Yıllar önce yapılan evlilik ‘dershane kriziyle’ boşanmayla sonuçlandı..
Boşanma süreci sert geçeceğe benziyor.. Kılıçlar çekildi sözü bile az kalır.. Makineli tüfekler ateşlendi desek daha doğru olur..
Son operasyon bu kavganın sonucu mu? Öyle gözüküyor, teknik takip aylar önce başlamış ama düğmeye şimdi basıldı..
Hal böyle diye; iktidar yanlısı gazetecilerin-yazarların yaptığı gibi meseleye sadece bu gözle bakamayız..
Rüşvet de, yolsuzluk da hikaye diyemeyiz..
Ortada bir kavga varsa bu kendi bilecekleri iş.. Bizi ilgilendirmez.. İttifakı kendileri kurdu, kendileri bozdu.. Güç birliğini, güç kavgasına dönüştüren kendileri..
Bizi ilgilendiren, halkı ilgilendiren yolsuzluk, rüşvet bölümü..
İmar üzerinden oynanan oyunlar, cebe konan paralar..
Var mı, yok mu?
Önemli olan bu..
Önemli olan içeriği değil kimin yaptığıymış!
İktidara yakın televizyonları, gazeteleri dikkatle izliyorum..
Neler söylenmiyor, neler!..
Rüşvet, yolsuzluk operasyonu iktidara yönelikmiş!.. Seçim öncesi AKP’yi yıpratma çabasıymış!..
Gayrimeşru yapının meşru yapıya müdahalesiymiş!..
Peki bu iddialar boş mu? Savcıların başlattığı soruşturma dandik mi? Kurmaca mı?
Ya ciddi kanıtlar çıkarsa..
Onun da önlemini acilen aldılar.. Önceki akşam iktidara yakın duran akademisyen kökenli bir yazar aynen şöyle dedi:
‘Artık içeriğinin hiçbir önemi yok, kimin yaptığı önemli.’
*
Ne yani.. Altından milyon dolarlık rüşvet, yolsuzluk çıkarsa yine de bir önemi yok mu?
Soruşturmaların koordinatörü Zekeriya Öz..
Ergenekon soruşturmasını başlatan savcı.. Düne kadar ‘kahraman’ muamelesi yaptıkları savcı.. Aralarından su sızmayan savcı..
Şimdi veryansın ediyorlar..
Önemli olan içeriği değil, kimin yaptığıymış..
Ne diyelim; iktidarı korumak, kollamak için gard almanın daniskası diyelim mi?
Düne kadar kızıyorlardı
Çok değil.. Cemaat-iktidar kavgası çıkmadan önce.. Kılıçlar çekilmeden önce.. Saflar ayrılmadan önce..
Polis fezlekesi iddianame oluyor..
İddianameler gerekçeli karara dönüşüyor diyenlere kızıyorlardı..
Teferruatla uğraşmayın bütününe bakın diyorlardı..
*
Durum değişti.. Şimdi aynı cümleleri kendileri kuruyor.. Polis fezlekesi iddianameye dönüşüyor diyorlar.. Hukuktan, adaletin işleyişinden söz ediyorlar..
Günaydın diyeceğim ama akşamüstü oldu!..
Nefret ediyorlarmış!
Hava dönünce, kutsal ittifak dağılınca.. Karşılıklı suçlama, karşılıklı karalama dönemi de açıldı..
Yazılan çizilenlere bakıyorum.. Verilen demeçleri dinliyorum.. Aslında birbirlerinden nefret ediyorlarmış..
Hakan Şükür AKP’den istifa edince..
AKP Genel Başkan Yardımcısı Şahin şöyle demiş:
‘Emrettiler geldi, emrettiler gitti.’
*
Sanki, Galatasaraylı diye seçim öncesi Diyarbakır’daki mitingde bile kürsüye çıkaran kendileri değildi..
Sanki, ‘ben bilmem büyüklerim bilir’ dediğinde duymamış gibi yapan onlar değildi..