Yaz gibi değildir, sonbaharın sonu Bodrum yarım adasında başkadır..
Buranın yerlileri, buranın yerleşikleri hariç yaz insanıyla sonbahar insanı farklıdır..
Sonbahar insanı yazı sevmez.. Sıcaktan, kalabalıktan hoşlanmaz..
Yazcılar gidince sonbaharcılar gelir..
*
Sonbaharcı sayılırım.. Günün tadı sonbaharda çıkıyor, yazın çıkmıyor..
Yazın çakılıp kalıyorsun.. Öğle saatleri sığınacak klima arıyorsun.. Ne spor yapabilirsin, ne farklı mekanlara gidebilirsin ne de akşam üstünün keyfini çıkarabilirsin..
Sekiz buçuk, dokuza kadar güneş gözünün içine girer; aman vermez..
Sıcak insanı esir alır, yerinden kımıldatmaz.. Sıcaktan yemek bile yenmez..
*
Sonbahar farklıdır.. Hele sonbaharın sonu çok farklıdır..
Sabah kalk sporunu yap, serinde kahvaltını et, öğle saatlerinde denize gir, şezlonga uzan kitabını oku, akşama ramak kala balıkçıya kurul, güneşi doya doya seyrederek; batır.. Hava kararınca, serinlik çökünce üzerine ince bir hırka al, sonbaharı yaşa..
*
Sadece Gümüşlük’te kalmadım, bu mevsim mekanlar nasıl diye küçük bir tur da attım..
Bayram öncesi şezlonglar boştu tabii.. Üç-beş kişi diyelim.. Yalıkavak da boştu, Gündoğan da, Türkbükü de, Gölköy de boştu..
Gölköy’de ilginç bir manzarayla karşılaştık..
Bir otel iskelenin üzerindeki şezlonglarda dört kişi vardı.. Uzaktan; bunlar yabancı dedim..
Çünkü dördünün de elinde kitap vardı..
Kimi uzanmış, kimi yüzü koyun yatmış, kimi oturuyordu..
Ama hepsi okuyordu..
*
Bu arada iskelelere acayip işgaliye parası çıkarılmış.. 150 bin lira, 200 bin lira gibi.. Beş yıllıkmış..
Ayaküstü konuştuğum bir işletmeci ‘nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum’ dedi..
Moteller de, oteller de, pansiyonlar da, balıkçılar da bayramı bekliyordu.. Sonbaharın son müşterilerini..
Bayram sonrası kapılara kilit vurulacak..
*
Yarım adanın sessiz havası bayramda biraz bozuldu.. Dört günlük kurban bayramı beş güne çıkarılınca küçük çaplı bir akın yaşandı..
Denize son kez girelim, bu fırsatı kaçırmayalım diyenler şezlonglara yerleşti, güneşin keyfini çıkardı..
Hava iyiydi.. Deniz soğuktu..
Şöyle diyeyim, güneşlenen çoktu, denize giren azdı.. Soğuk dedimse buz gibi değildi.. Girerken biraz ürperiyorsun, sonra vücut alışıyor.. 10 dakikadan fazla kalmazsan üşümeden çıkıyorsun..
*
Sonbaharın sonu balık tutkunları için de altın dönem.. Yazın neredeyse bütün balıkçılar ithal balık satıyordu.. Uzak Asya’dan, Afrika’dan gelen büyük balıklar..
Çiftliklerin değişmezi, çupra ve levrek..
Balık yazın hem pahalı hem tatsız olur.. Mezeye talim edersin..
Bu mevsim öyle değil.. Mezelere bakmazsın bile.. Balık boldu.. Dil vardı, barbun vardı, palamut vardı, hamsi vardı, lüfer bile vardı..
Önemli bir fark daha..
Sahiller boşalınca fiyatlar aşağıya doğru inmiş.. Şöyle diyeyim temmuzda beş veriyorsan şimdi üç verirsin.. Kışın iki buçuğa kadar iner..
*
En kalabalık yer yine Gümüşlük’teki kahve.. Okeyciler işbaşındaydı.. Meşhur köftecide yine sıra vardı.. Ekmek arası için bir saat beklemen gerek..
Balıkçı Hasan gözdeydi.. Balıkçı Hasan hemen girişte, yola bakıyor.. Yaz-kış kalanların mekanı oldu..
Kısa süreliğine gelenler sahildeki balıkçıları tercih ediyor..
Bayramda da manzara değişmedi.. Tatilci-yerleşik düzen ayrımı kendini belli ediyordu.. Kadıkalesi’inde Körfez var.. Bu mevsim ve kışın güneşi batırmak için ideal..
*
Tatil notlarım bu kadar.. Siyasete iki gün ara verdik.. Yarın bayramın son günü ufak ufak siyasete döneriz..