Önce meselenin adını koyalım..
Bu saldırı organize, planlı, hedefi büyük de olsa.. Bir taraftarın çılgınca eylemi de çıksa sonuç değişmez..
Terördür.. Suikasttır..
Gelin birlikte tahlil etme çalışalım..
Fenerbahçe otobüsüne viyadüke girerken ateş açılıyor.. Doğrudan şoför hedef alınıyor.. Şoför devre dışı bırakılarak aracın kontrol dışına çıkması hedefleniyor..
Eğer böyleyse..
Profesyonellerin işi..
Çünkü otobüsün devrilmesini sağlayarak Fenerbahçe takımına büyük zarar verilmesi planlanmış..
O hızla giden otobüsün şoförünü vurmak az buz bi şey değil..
Amaç ne?
BİR: Fenerbahçe üzerinden toplumda büyük infial yaratmak..
İKİ: Ligi oynanamaz hale getirmek..
ÜÇ: Seçim öncesi kargışa, korku ortamı yaratmak..
DÖRT: Yabancı sınırlamasının kalkmasına aylar kala Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığını göstermeye çalışmak.. Yabancı futbolcuları kafasını karıştırmak..
BEŞ: Terörün spora da bulaştığını akıllara yerleştirerek yabancı futbolcu akınının önünü kesmek.. Böylece futbolcu ücretlerinin aşağıya düşmesini engellemek.. Yüksekte tutmak..
Profesyonel-lerin işiyse amaç bunlardan biridir..
-
Profesyonel işi olmaya da bilir.. Ne bileyim; profesyonel işi şansa bırakmamak için virajlı bir alanda konuşlanabilirdi.. Saldırıyı daha riskli bir yerde yapabilirdi..
Ve en önemlisi av tüfeği değil daha profesyonel bir tüfek kullanabilirdi..
O halde amatör işi..
Olabilir..
Peki amatör işiyse şoförü nasıl vurdu?
Belki de tamamen tesadüftür.. İki el sıkayım şunları, korkutalım galibiyeti zehir edeyim diyen biri de çıkabilir..
Saldırının profesyonel veya amatör çıkması işin ciddiyetini azaltmaz..
-
Peki, lige ara verilmeli mi?
Profesyonel sadırıysa da hayır amatör saldırıysa da hayır..
Amatör saldırıysa tartışmaya bile gerek yok.. Profesyonel saldırıysa lige ara vermek terörün hanesine başarı olarak yazılır ki..
Zaten belki de istenen budur!..
Fenerbahçe’nin hem kupa hem lig maçının ertelenmesi doğrudur.. Futbolcuların yaşadığı az buz bi şey değil..
Ama lige ara vermek çok başka bir şeydir..
Terör cesaretlenir..
O vali artık süper yetkili
Öğretmenin kalbini kıran Vali var ya.. Kılık kıyafetini beğenmediği için öğretmeni sınıftan kovan Vali..
Kötü muameleyi protesto gösterisinde o öğretmenin kalbi dayanamamıştı ya..
Bu olaya neden olan Vali var ya....
İç güvenlik yasasıyla daha da geniş yetkilerle donatıldı.. Artık okuldaki öğretmeni değil sokaktaki vatandaşı da kovabilecek..
Protesto, yürüyüş gibi eylemlerde ‘tipini beğenmediğini’ içeri attırabilecek.. 48 saat gözaltında tutturabilecek..
Suçu önleme gerekçesiyle bazı kişileri sürgüne bile yollayabilecek.. İsteği kişinin telefonunu dinletebilecek..
Yasa öyle bir yasa ki başka vali vukuatlarına da neden olabilir..
Sandıktan altıncı çıktı Ankara’da birinci oldu
Rektör atamaları gösterdi ki sandık mandık hikâye.. Sandığın kutsallığı lafta.. Sandık işyerine yarıyorsa sandık yaramıyorsa tahtadan kutu..
İstanbul Üniversite’sinden farklı birinci olan Prof. Tükel sosyal demokrat diye rektör yapılmadı..
O zaman niye seçim yapıldı..
Uludağ Üniversite’sinde en yakın rakibine iki kat fark atan Prof. Dilek de rektör yapılmadı..
O zaman niye seçim yapıldı..
-
En komiği Harran Üniversite’sinde yaşandı.. Komik diyorum gerçekten komik..
Seçimde altıncı olan Taşaltın’ı YÖK üçüncü sıraya çıkardı.. Cumhurbaşkanı birinci yaptı, rektör seçti..
Efendim yasa, efendim Anayasa..
12 Eylül yasası mı?
Milli Eğitim çiftlik değilmiş
17 Aralık rüşvet soruşturmasından sonra iktidar, her taşın altında paralel yapı aradı..
Devlette önemli görevlere gelen herkese Cemaatçi gözüyle baktı..
Büyük bir tasfiye operasyonuna girişti..
Haklı mıdır, haksız mıdır bilmem.. Ama bunu yaparken hukuk dışına çıktığı açık ve netti..
Mesela Milli Eğitim de..
Yasa çıkarak bütün il ilçe milli eğitim müdürlerini görevden aldılar.. Bir gecede 81 il, 957 ilçe milli eğitim müdürü koltuğundan oldu..
Görevden alınanların paralel yapıyla ilişkisi de ortaya konulmadı.. Bu yönde soruşturma da açılmadı..
Sadece onlar değil.. Dört yıllık okul müdürleri de müdür yardımcıları da yerinden oldu..
-
Bakanlık boşalan koltuklara sınavsız atama yaptı.. Kifayetli miydiler, ehliyetli miydiler bilemem ama AKP’ye yakınlığıyla bilinen isimler o koltuklara oturdu..
Yöntem yanlıştı.. Alaturkaydı..
Devletin yalapşap yönetildiğinin ispatıydı..
Daha önemlisi hukuksuzdu, adaletsizdi, keyfiydi..
-
Bakanlığın bu yöntemle yaptığı atamaları Danıştay iptal etti..
Şükür, demek ki memlekette hala hukuk var.. Hâlâ hukuku gözeten kurumlar var..