Bugün Nevruz..
Geçen yılın Nevruz’unu düşünün.. 2014’ün Nevruz’una bakın.. 2013’ün 21 Mart’ını hatırlayın..
Öcalan’ın silahlı mücadelenin bittiğini açıkladığı Nevruz..
Silahların sustuğu Nevruz..
Nereden nereye!.
Bir uçtan öteki uca savrulduk.. Barışı konuşurken savaşın ortasına düştük..
Geçen yılın 21 Mart’ını hatırlayın.. Gerçi sorunlar vardı, lastik patlamıştı, frene basılmıştı ama yine de iyimser hava dağılmamıştı..
Bulutlar kararmamıştı..
-
Gerçi, Dolmabahçe mutabakatı devletin zirvesi tarafından çöpe atılmıştı..
Öcalan, izleme komitesi olmazsa bu iş yürümez anlamına gelen sözler sarf etmişti.. 10 maddelik mutabakatta ısrarcı olduğunu beyan etmişti ama..
Başbakan ‘çözüm süreci ne olursa olsun başarıya ulaşacaktır. Kimse taktik manevralarla çözüm sürecini siyasete alet etmesin’ sözleriyle kararlılık beyan etmişti..
Çözüm sürecinin kıymetli olduğunu hatırlatmıştı..
Önemine vurgu yapmıştı..
-
Üzerinden bir yıl geçti..
Çözüm süreci sözünü ağzına alan var mı? Masanın yeniden kurulacağını düşünen var mı? 2014’ün, 2013’ün bahar aylarının geri geleceğini hayal eden var mı?
-
Türkiye’nin nereden nereye savrulduğunu anlamak için İçişleri Bakanı’nın dünkü basın toplantısına bakın..
Bakan dedi ki; “Ülke genelinde 120 bin polis, 80 bin jandarma olmak üzere 200 bin güvenlik görevlisi Nevruz’da asayişi sağlamak için görevlendirilmiştir. İl ve ilçelerde 1270 noktada yol araması yapılmaktadır. 143 noktada x-ray cihazlarıyla aramalar yapılmaktadır. 10 bin arama dedektörü ve 614 adet bomba ve patlayıcı tespitinde kullanılan köpekle beraber arama, yol kontrolleri yapılmaktadır.”
-
Dahası da var..
Şırnak ve yedi ilçede sokağa çıkma yasağı var.. Şehir savaşı var.. Ev ev süren çatışmalar var..
Eski Nevruz’larda şiddetin dili vardı, kurşunun sesi vardı..
2013’te artık barışın türküsü söylenecek denmişti..
2016’da eskiye döndük..
Yine şiddetin dili kurşunun sesi var..
Türküyle, Kürdüyle,Çerkeziyle mültecisiyle!.
AB ile anlaşma sağlandı.. İktidar büyük iş başarmış havasında ama kazın ayağı öyle değil..
2.5 milyon Suriyeli resmen Türkiyeli oldu..
Nüfusumuz resmen 2.5 milyon arttı..
Biz proje vereceğiz, AB’nin hoşuna giderse para verecek.. Onlara biz bakacağız!.. İyi bakarsak başkaları da gelecek.. Mülteci sayısı artacak..
Çalışma hakkı tanıdık yakında vatandaşlık da veririz..
Hani Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazıyla, Gürcüsüyle, Arabıyla bir olacağız, tek yürek olacağız deniyor ya..
Bu söyleme mülteciler de eklenecek..
Şöyle denilecek..
Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazıyla Gürcüsüyle, Arabıyla, mültecisiyle..
Amaç HDP’lileri Meclis’ten atmak
506 fezleke var.. Bakanlıkta bulunan dosyalarla sayı 600’e çıkacak deniliyor..
130 milletvekilini kapsayacakmış..
Kimi diyor ki; vekiller yargılansın ama yargıya tutuklama izni verilmesin.. Yargılamanın sonu beklensin..
Aksi taktirde; ‘Meclis bir savcı ile bir hakime teslim olur. Savcı ister, hakim tutuklar. Tutuklanma, Demokles’in Kılıcı gibi milletvekillerinin başında sallanır’ diyorlar..
Bu uyarıyı yapanlar haklı..
-
Haklı da durun bir dakika.. Bu mesele niye çıktı? Dokunulmazlıklar neden gündeme geldi?
HDP’li vekilleri Meclis’ten atmak için!.
İktidarın niyeti bu değil mi?
HDP’li vekilleri Meclis’ten atmanın tek yolu var..
Tutuklanmalarını sağlamak..
‘Meclis yargıya izin veriyor, yapılan budur’ sözü kılıf.. Ertesi gün tutuklamalar başlayacak..