Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şaşırtıcı değil, yeni bir gelişme de değil..
AKP çevreleri B planını devreye sokuyoruz diyor ama bence B planı dedikleri aslında bir süredir
A planıydı..
Neydi o?
Partili cumhurbaşkanı formülü..
Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olursa maksat hasıl oluyor..
Başbakan, genel başkan birinci yardımcısı olarak genel başkanın, dolayısıyla, cumhurbaşkanının emrine giriyor..
Formülün tek cümlelik özeti şu..
Cumhurbaşkanı seçimle, başbakan atamayla ..
***
Gerçi bugünkü durum farklı değil...
Başbakan yine atamayla gelecek..
AKP delegelerinin oyuyla genel başkan olacak ama tek adayla girilecek kongre göstermelik olacak..
Çünkü o tek adayı Cumhurbaşkanı belirleyecek..
20 ay önce Davutoğlu’nun seçilmesi gibi!.
***
5 maddelik anayasa değişikliğiyle bu fiili durum anayasal meşruluğa kavuşturulacakmış..
Cumhurbaşkanı’nın partisiyle bağı kesilir hükmü Anayasa’dan çıkarılacak..
Cumhurbaşkanı devletin ve yürütmenin başıdır hükmü eklenecek..
Böylece..
Cumhurbaşkanı anlaşamadığı, çalışmasını beğenmediği, sözünü dinletemediği başbakanı kongreye ihtiyaç durmadan değiştirebilecek..
Çünkü aynı zamanda yardımcısı olacak
Cumhurbaşkanı partisinin başında kalacak.. Milletvekili listelerini belirleyecek.. Mitingler yapacak.. Hem kendisi için hem partisi için oy isteyecek..
Seçimi kazanırsa, partisi Meclis’te çoğunluğu sağlarsa.. Hem yürütmenin hem yasamanın başı olacak..
Anayasa değişikliği kabul edilirse..
AKP sonbaharda, bilemedin kış başı kongreye gider.. Erdoğan alkışlarla genel başkan seçilir.. Yeni dönem resmen başlar..
Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder..
AKP Genel Başkanı olarak partisinin Meclis grubuna direktif verir..
***
Yazının başında şaşırtıcı değil, yeni bir gelişme değil dedim..
Saray çevresi baştan beri başkanlık sistemine geçişin zor, hatta imkânsıza yakın olduğunu görüyordu..
Cumhurbaşkanı altı ay önce.. 26 Kasım’da muhtarlara seslenirken, ‘Partili cumhurbaşkanı da olur’ demişti..
Plan o gün devreye sokuldu.. Uygun zaman ve zemin bekleniyordu..
Davutoğlu’nun ayrılması zemini yarattı..

Gülme komşuna gelir başına!..
İktidar partisi yıllardır ana muhalefeti suçladı..
CHP’yi kurultay partisi diye yaftaladı.. Kurultaylardan başını kaldırıp memlekete bakamadığını söyledi..
Sık sık kurultaya (CHP kurultay diyor, AKP kongre, aynı şey) gitmeyi bir parti için kötülüklerin anası olarak gösterdi..
***
Gülme komşuna, gelir başına derler ya.. AKP de kongre sarmalına girdi..
20 ayda bu üçüncü kongre..
Sekiz ayda ikinci..
Partili cumhurbaşkanı olursa dört olacak..
CHP’yi yaya bıraktılar!.
***
Şu notu düşmeden edemeyeceğim.. İktidarcılar, CHP’nin kurultaya gitme meselesini kurultay yoluyla çözmesiyle alay ediyordu ya..
Şimdi, AKP’nin kongreye gitmesini, hem de yüzde 49.5 oy almış genel başkanın değiştirilmesini alkışlıyorlar..
Demokrasi budur diyorlar..
Hayretle izliyorum..

Partili cumhurbaşkanı 330 oyu bulur mu?
İktidar partisinin milletvekili sayısı Anayasa’yı değiştirmeye yetmiyor..
Başkanlık sisteminden bu yüzden vazgeçildi..
Sistemin topyekun değişmesine muhalefet partileri karşı.. Halkın da canı gönülden başkanlık istediğini zannetmiyorum..
330’la Meclis’ten geçse bile referandum riskliydi..
***
AKP kurmayları partili cumhurbaşkanı formülüne döndüler.. Sistemle çok oynamadan Cumhurbaşkanı’nın resmen yürütmenin başına oturtmayı hedefliyorlar..
Hedefliyorlar ama yine 330 oy gerekiyor..
Geçer mi?
MHP’ye bağlı..
AKP fire verir mi? Davutoğlu’na yakın isimler taş koyar mı?
Hesap kitap işi.. AKP kurmaylarının işi.. Meclis’ten geçerse, referandumdan da geçer..