Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yazıya başlamadan..
100 yıl önce bu toprakları bize bırakmak için hayatını feda eden, bu toprakların vatan olması için ölümüne savaşan Çanakkale şehitlerini rahmetle, şükranla anıyorum..
Anıyoruz..
Ruhları şad olsun..
*
100 yıl önce kazanılan deniz savaşı tek kelimeyle özetlenir; destan..
Bugüne kadar hakkıyla kutladık.. Şehitlerimizi saygıyla andık..
Bugün Çanakkale zaferinin 100. yılı..
Dünya liderlerinin katılacağı görkemli bir kutlama beklerdim.. Çanakkale bugün beş kıtadan gelen liderlerin buluşma yeri olmalıydı..
Çanakkale’nin hakkıydı bu..
Niye mi gelmediler?
Çağırmadık da ondan..
Pardon çağırdık; 24 Nisan’a çağırdık..
*
Bizim iktidar aklınca siyasi hamle yaptı.. Çanakkale şehitlerini anma gününü 24 Nisan’a kaydırdı..
Böylece 24 Nisan Ermeni tehcirinin 100. yılını gölgelemeyi hedefledi..
24 Nisan Çanakkale savaşı için bir anlam ifade ediyor mu?
Hayır.. 24 Nisan’ın bir anlamı yok, bir esprisi yok.. 25 Nisan kara savaşının başladığı gün..
Eee, savaş başladığı için kutlama yapılır mı?
Ama Anzaklar o tarihte geliyor..
Onlar kayıplarını anmak için geliyor, kutlamak için değil.. Biz 18 Mart’ta zaferi kutluyoruz, şehitlerimizi anıyoruz..
*
Gelelim sadede..
18 Mart’ı 24 Nisan’a kaydıran, dünya liderlerini o tarihte davet eden iktidar kötü bir hamle yaptı..
Şöyle ki..
BİR: Çanakkale şehitlerini Erivan’la yarışa soktu.. Hangi lider nereye gidecek polemiğinin içine attı..
Çanakkale’ye gidenler, Erivan’a gidenler ayrımı yarattı.. Politikleştirdi..
İKİ: Dünya liderlerini böyle bir tercihin içine soktu.. Bilek güreşine çevrildi..
ÜÇ: 18 Mart zaferi dünya liderleriyle birlikte kutlanamadı..
*
Bakın.. Ermeni tehciri başkadır, Çanakkale şehitleri başkadır.. Birbiriyle ilintili değildir.. Çanakkale şehitlerini ananlarla Ermeni tehcirinde ölenleri ananlar kıyaslanamaz..
Maalesef kıyaslanmasına imkân sağladık..
Çanakkale şehitlerine ayıp ettik..

Haberin Devamı

Biz daha çok Soma görürüz!

Artık alıştık.. Her kazadan sonra, her faciadan sonra aynı laflar söylenir.. İktidar mensubu çekmecesini açar, o kâğıt parçasını çıkarır, kararlı sesle okur.. Sonra o kâğıt parçasını yine çekmeceye koyar, ikinci facia için saklar..
Hiç sekmez, olayların akışı şöyle olur..
- Yaraların sarılacağından söz edilir..
- Devletin güçlü olduğu hatırlatılır..
- Bir daha böyle kazaların olmaması için her türlü önlemin alınacağından bahsedilir..
- İktidar mensubu direktif üzerine direktif verir..
- İktidarcı medya şunlar yapılacak, bunlar yapılacak diye yayına başlar.. Tarihi değişiklik manşetleri atılır..
- Meclis komisyon kurar, rapor hazırlar..
Sonuç: Bir şey olmaz tabii.. Yasak savılır..
*
Soma faciasından sonra da aynısı oldu.. CHP Manisa Milletvekili Özel bu duruma isyan etmiş.. ‘Raporda önerilenlerden biri bile dikkate alınmadı. Yarın olacak bir faciada insanların yüzüne ne diyecekler’ demiş..
Ben söyleyeyim..
Bu işin fıtratında var derler..

Haberin Devamı

YÖK’ün demokrasi sınavı

İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimi yapıldı.. Sosyal demokrat hocaların desteklediği Prof. Tükel rakibine 294 oy fark attı..
Olması gereken ne?
YÖK’ün Tükel’i Cumhurbaşkanı’na sunacağı listenin başına koyması.. Cumhurbaşkanı’nın da atamayı yapması..
Ama işler böyle olmuyor.. YÖK en çok oy alan adayı liste dışına atabiliyor veya birinci sıradan üçüncü sıraya indiriyor, Cumhurbaşkanı da kaç oy aldığına bakmadan istediği ismi atıyor..
Gül zamanında sandıktan çıkan listeyle YÖK oynar; üçüncü olanı, dördüncü geleni bile birinci yapabilirdi.. Cumhurbaşkanı YÖK’ten gelen listedeki ilk ismi atardı..
Danışıklı dövüştü tabii.. Halkı aldatmaca da diyebiliriz..
Bu sebeple, YÖK’ün demokrasi sınavı dedim.. Sandıktan çıkan listeye saygı gösterilecek mi? Sonucu Beştepe’ye aynen yansıtılacak mı?
Karar yarın..
*
Bu arada; YÖK kelimesi ile demokrasi kelimesinin bir arada olması tuhaf kaçtı derseniz; haklısınız.. YÖK, bu iktidarın yerden yere vurduğu darbe anayasasının ürünü.. Ama nedense YÖK’e el atmak 12 yıldır iktidarın aklına gelmedi..
İşine gelmedi desek daha doğru.. Darbeci askerler YÖK üzerinden üniversiteyi zapturapt altında tutuyordu, bu iktidar da aynısını yapıyor..