Başbakan’ın ‘Seçim beyanna-mesinde başkanlık sisteminin nasıl yer alacağını bizzat kendim yazdım, kalemimle yazdım. Biraz daha üzerinde çalışacağım’ sözlerinin en azından ‘Biraz daha üzerinde çalışacağım’ kısmı netlik kazandı..
Cumhurbaşkanı’nın uyarıları veya talepleri doğrultusunda düzeltme yapacak..
Hadise şu..
Başbakan, başkanlık sistemine yönelik bölümü oturup yazmış.. Sonra doğru Beştepe’ye gitmiş.. Cumhurbaşkanı’na okutmuş.. Görüşünü sormuş.. Cumhurbaşkanı da görüşlerini iletmiş..
Böyle olduğunu söyleyen kim?
Cumhurbaşkanı..
Üzerinde istişare ettik dedi..
Gümbürtü koptu tabii.. Muhalefet ayağa kalktı.. Çünkü Cumhurbaşkanı iktidar partisinin seçim beyannamesine müdahale etmiş oldu, destek vermiş oldu..
Anayasa gürültüye gitmiş oldu!..
Şimdi diyeceksiniz ki; ne anayasası, zaten iktidar partisi için oy istiyor..
Hahh, işte bu..
Yapılmak istenen bu..
Büyük plan bu..
Cumhurbaş-kanı bunu dedirtmeye çalışıyor.. Zaten öyle zaten böyle dememiz, alışmamız, kabul etmemiz için bu tür hamleler yapıyor..
-
Bakın Cumhurbaşkanı Başbakan’la AKP’nin seçim beyannamesi üzerine yaptığı görüşmeyi açıklamayabilirdi.. Başkanlık bölümünü gördüğünü söylemeyebilirdi..
Bu tartışma da çıkmazdı..
Muhalefet Anayasa çiğneniyor diye feryat etmezdi..
Toplumun bir kısmı gerilmezdi..
Cumhurbaşkanı bilerek yapıyor.. Başkanlık olmazsa istediği cumhurbaşkanının partili olması değil miydi? Anayasa’da yeri olmasa bile Cumhurbaşkanı partili cumhurbaşkanı gibi davranıyor..
Partili Cumhurbaşkanı olduğunu kabul etmemizi istiyor..
Alışmamız, kanıksamamız, zaten böyle dememiz için yapıyor..
-
Bir amacı daha var.. Aynı zamanda AKP tabanına, aday adaylarına, il, ilçe örgütlerine ‘Benden habersiz kuş uçmaz, patron benim’ mesajı veriyor..
Bu arada Davutoğlu’nun bağımsız değil, kendisine bağlı başbakan olduğunu ilan ediyor..
Bir taşla kaç kuş..
CHP’de taban çatıya şekil verdi
CHP bu seçimde oyunu artıracaksa..
İktidara ortak olduğunu ilan edecekse.. İktidar olmak istediğini gösterecekse..
Ön seçimin payı büyük olacak..
Aslında pazar günü çok şey oldu.. Sayayım.
-
Bir süredir izliyorum, CHP’ye hareket getirdi.. CHP’yle CHP’liler buluştu.. CHP’liler CHP’nin kendi partileri gördüler..
Oyunun içine girdiler.. Karar verici oldular..
Kendi belirledikleri adaylara sahip çıkmak için seçime asılacaklardır..
-
Pazar günü bir şey daha oldu.. CHP’de ön seçim olmaz deniliyordu.. Parti ağalarına bağlı üyeler var, onların dediği olur deniliyordu.. Parti ağaları dizginleri eline alır, bunun adı parti içi demokrasi olmaz deniliyordu..
Ne oldu?
Üyenin iradesi sandığa yansıdı..
-
Bir başka şey daha oldu.. İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da ön sıralara yerleşen adaylara bakıyorum..
Hep sokakta olan, halkın içinde olan, koşturan çalışan kişiler..
Demek ki CHP tabanının istediği bu..
-
Bir başka şey daha oldu.. CHP seçmeni gençlere, kadınlara yöneldi.. CHP tabanı CHP’nin yüzünü yeniledi.. CHP’nin çatısını dizayn etti..
Ön seçimden çıkan tablo bu..
Çobanın oyu profesörün oyu
İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimi yapıldı.. Prof. Tükel sandıktan birinci çıktı.
Prof. Ak ikinci oldu.
Arada yaklaşık 300 oyluk fark var..
YÖK listeyi aldı, ikinciyi birinci, birinciyi ikinci yaptı.. Hani ‘Profesörün oyu da birdir çobanın oyu da birdir.. Bazıları profesörün oyunun çobanın oyundan değerli olmasını istiyor’ diye geyik muhabbeti çevrilir ya..
Aslında tam tersidir.. YÖK, profesörün oyunu oydan saymaz.. YÖK profesörün oyuna değer vermez..
YÖK sandığa inanmaz..
YÖK Başkanı’yla konuş, YÖK üyeleriyle konuş, sanırsın ki dünyanın en demokratik insanları..
Tabii konuşmada!..
YÖK’ün sandıktan çıkan adayı ikinci sıraya atması YÖK vesayeti mi değil mi?
İktidarcı yazarlar bu topa girmiyor.. Hani vesayet rejimine karşıydılar!..
YÖK bunu niye yapıyor?
Belli ki Cumhurbaşkanı sosyal demokrat diye Tükel’i istemiyor..
YÖK de emir demiri kestiği için listeyi ters yüz ediyor..
-
Yıllardır oynanan oyun bu.. Gül zamanında çok yapıldı.. Yine aynısı yapılıyor..
Bakalım.. İki sözünden biri sandık olan, sandık ne derse o olmalıdır diyen Cumhurbaşkanı ne yapacak?
Sandığa saygı gösterecek mi göstermeyecek mi?