Skandal içinde skandal da denilebilir.. Haklarında çok ciddi iddialar bulunan bakanların bir haftadır koltuklarında oturmaları görülmüş şey değildi..
Skandaldı..
Dün istifa ettiler, istifa ediş şekilleriyle birlikte yeni bir skandal ortaya çıktı..
Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar televizyona çıktı, çatır çatır konuştu.. Başbakan’ın Pakistan dönüşünde itham edilen üç bakan, Başbakan’la birlikte otobüsün üzerine çıkıp el sallamışlardı..
Gövde gösterisi yapmışlardı..
Sonra hep beraber Başbakan’ın evine gitmişlerdi, 2.5 saat kalmışlardı..
Meğer kıyamet orada kopmuş!..
*
Çevre Bakanı açıkladı.. Başbakan; ‘istifa ediniz beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız’ demiş..
Anlaşılıyor ki; rahat değil.. Dış güçler, kirli tezgah falan diyor ama yolsuzluk ve rüşvet iddialarını da önemsiyor.. Önemsemese ‘beni rahatlatın’ demezdi..
Dün sabah üç bakana, iki metin gönderilmiş.. Biri istifa metni, öteki deklarasyon..
Demek ki; AKP’de siyasetçilerin nasıl istifa edeceği, istifa ederken ne diyeceği izne bağlı.. Emir komuta zincirine tabi..
İçişleri Bakanı ile Ekonomi Bakanı bu durumu kabul etmiş.. İkisi de gönderilen metinleri açıkladı..
O metinde ne diyordu?
‘Hükümetimize, partimize, ülkeye karşı düzenlenen kirli tezgahtır.’
Resmi görüş!..
*
Çevre Bakanı resmi görüşe uymadı.. Diyor ki; soruşturma dosyasında yer alan yasalara uygun imar planlarının büyük bölümü Başbakan’ın talimatıyla yapıldı.. O da istifa etsin..
Yani ben suçluysam o da suçludur..
Mesele, dallanıp budaklanıyor..
Yıllardır ‘çete’ye göz mü yumuldu?
Yaşanan çalkantı tek boyutlu değil.. Devlet içinde çeteleşme, paralel devlet kurma boyutu da var..
İktidar partisinin iddiası bu..
140’tan fazla polis müdürü, bir o kadar da polis memuru pasif görevlere kaldırıldığına göre üzerinde ciddiyetle durmamız gerekir..
Şunu da belirtelim; kızağa çektik demek yetmez; iktidarın ilişkiler ağını da ortaya koyması lazım..
Söz konusu olan polis, emniyet!..
*
Şöyle bir durum var; devlet içindeki yapının, vesayet rejimi kurma çabasının son operasyonlarda ortaya çıktığı gibi bir hava var.. Veya böyle bir hava yayılıyor..
Başbakan da dün; demek ki çetelerin başka halkaları da varmış dedikten sonra; Türkiye’de yeni vesayete yer olmayacağını söyledi..
Bu konu yıllardır çok yazıldı çizildi ama ben sizi 21 ay önceye götüreceğim.. 2012 yılının nisan ayının ilk günlerine ..
Bakın, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç ne demiş; ‘aktörleri değişmiş yeni vesayet odaklarının oluşmasına imkan veren samimi değişimlere inanmak istiyoruz.’
*
Demek ki; yeni vesayet odakları o günlerde biliniyormuş..
Soru şu..
BİR: Yeni vesayetin oluşmasına nasıl imkan verilmiş, kim vermiş?
İKİ: İktidar bugüne kadar neden bir şey yapmadı..
Ekranlara kim çıkarsa ne olur?
* Ekranları deprem hocaları doldurursa; afet vardır.. Canlar yanmıştır, yuvalar yıkılmıştır ama yaralar sarılabilir..
Telafisi mümkündür..
* Ekranlara futbol yorumcuları çıkarsa; şike vardır.. Yapanlar bulunur, o pis yapı kazınır, yola devam edilir..
Telafisi mümkündür..
* Ekranları ekonomistler kaplarsa; kriz vardır.. Dolar fırlamış, faiz patlamış, borsa diplemiştir..
Ülke büyük bir çalkantı yaşar ama bir süre sonra sular durulur..
Telafisi mümkündür..
* Ekranlar hukukçulara açılırsa; hukuksuzluk başlamıştır.. Hukuk eğilip bükülmeye çalışılmıştır.. Üstünlerin hukuku devreye sokulmuştur.. Yönetenlerin yasalara değil, yasaların yönetenlere uydurulma devri başlamıştır..
Telafisi mümkün değildir..