İki lafın başında aynı söz tekrarlanır.. Bu ülkede istikrar var..
İstikrar sözcüğüyle tek parti iktidarına vurgu yapılır.. Tek parti iktidarıyla ülkenin istikrara kavuştuğu söylenir..
İstikrarlı ülke olduğumuz için Avrupa’nın hatta dünyanın bize gıptayla baktığı söylenir..
Peki, bugün ‘istikrar’ kavramı yerli yerinde duruyor mu?
Yoksa çoktan uçup gitti mi?
Kısaca, bu ülkede istikrar var mı, yok mu?
Şöyle bakalım..
*
Bir ülkede..
Dolar bir ayda yüzde 10 değer kazanıyorsa..
Merkez Bankası faizi bir hamlede beş puan artırıyorsa..
Dünyanın en kırılgan ekonomisi ilan edilmişse..
Doların fiyatı on beş dakikada bir değişiyorsa..
O ülkede istikrar kelimesi ağza alınamaz..
*
Bir ülkede..
İktidar savcı-hakim-polis-bürokrat dörtgeni paralel devlet kurmuş diyorsa..
Bir ayda beş bin polis görevden alınıyorsa..
200’den fazla savcının görev yeri değiştiriliyorsa..
O ülkenin Başbakanı devlet içinde çete kurulduğunu iddia ediyorsa.. O çeteyi, hainlikle, ajanlıkla, dış güçlerin maşası olmakla suçluyorsa..
Çete avı başlamışsa..
Çete diye suçlanan yapı sekiz on yıldır devletin kilit noktalarındaysa, o ülkenin başbakanı bunu bildiği halde susmuşsa..
O ülkede istikrardan söz edilir mi?
*
Bir ülkede..
Beş bakan için fezleke hazırlanmışsa..
Bir bakan 28 kez rüşvet almak, 54 milyon doları cebe indirmekle suçlanıyorsa..
Öteki bakan 10 defada 10 milyon dolar aldığı iddiasıyla karşı karşıyaysa..
Beriki bakanın üç hamlede 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı söyleniyorsa..
Bir başka bakanın imar planlarıyla oynadığı, ihaleye fesat karıştırdığı iddia ediliyorsa..
O ülkede istikrar var denilir mi?
*
Bir ülkede..
Bakanlar için yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla hazırlanan fezlekeler meclise gönderilmiyorsa..
Fezlekeleri meclise göndermeyen bakan için de yargıya müdahale etmekten iki ayrı fezleke hazırlanmışsa..
Yolsuzluk soruşturmalarını yürüten savcılar gerekçesiz görevden alınıyorsa..
Polis savcının talimatını dinlemiyorsa..
O ülkede istikrar kelimesi ağza alınır mı?
*
Bir ülkede..
Kamuoyunu altı yedi yıl meşgul eden, büyük yankı uyandıran büyük davalar birer birer çöküyorsa..
Yüzlerce insan üretilmiş belgelerle, sahte dijital verilerle hapse konulmuşsa..
Hâkimler dijital verilerin sahte olup olmadığına bakmadan hüküm vermişse..
O ülkede istikrar kelimesi çöpe atılmaz mı?
*
Bir ülkede..
Başbakan’ın başdanışmanı orduya kumpas kurulduğunu açıklamışsa..
Deniz kuvvetleri üretilen davalarla zaafa uğramışsa..
Hava kuvvetleri komutan yapacak general bulmakta zorlanır hale gelmişse..
O ülkede istikrar nutukları atılabilir mi?
*
Var deniyorsa.. istikrarlı ülke söylemi sürdürülüyorsa..
Ben de sorarım..
Bu ne biçim istikrardır?..
İktidarın aklı başına geldi!
Kurulduğu günden itibaren böyle mahkeme olmaz denildi; dinlemediler..
Hukuk dışı yetki verilmez denildi; kulak tıkadılar..
Böyle yargılama sadece otoriter ülkelerde olur denildi; aldırış etmediler..
Çift başlı yargı temel hukuk kurallarına aykırı denildi; iplemediler..
Özel yetkili savcı MİT’e operasyon yapmaya kalkınca frene bastılar..
‘Özel yetkili’ düzeni kaldırdılar..
Kaldırdılar ama davaları süren mahkemeler hariç dediler..
Delillerin üretildiği, sanıkların lehine olan delilerin gizlendiği, sanıkları suçlayan belgelerin sanıklara gösterilmediği, aslında yargılama yapılmadığı, hüküm verildiği ortaya çıkınca..
Daha da ötesi yargıya güven yerlere düşünce..
Kapatma kararı aldılar..
*
Ne diyelim.. Yargıdaki kâbus bitiyor..
Yolsuzluğa, rüşvete el atan gidiyor..
17 Aralık’ta büyük operasyon yapıldı..
Bakanın oğlunun evinden kasalar, paralar çıktı..
Banka genel müdürünün evinden ayakkabı kutusu içinde dolarlar..
Gerçi iktidar bu operasyonu darbe girişimi olarak değerlendirdi ama ortaya çıkanlar somuttu, ciddiydi..
İddialar büyüktü..
Neyin ne olduğunu net biçimde anlamak için iki şeyi bekliyorduk..
BİR: Bakanlar için yazılan fezlekelerin Meclis’e gönderilmesini..
İKİ: İddianamenin çıkmasını..
İddianame mahkemeye gönderilmeden, soruşturmayı yürüten iki savcı da dosyadan el çektirildi..
Kafalarda büyük soru işareti oluştu..
Yeni savcılar bazı delilleri ayıklar mı, ayıklamaz mı? İddianameyi yeniden yazar mı aynen bırakır mı?
Bilmiyorum..
Ama ortaya kuşkulu durum çıktı..
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten herkesi görevden alan iktidarın yolsuzlukların üzerine gittiğini söylemek için saf olmak gerek..
Sanki, yolsuzluk ve rüşveti soruşturmak yasaklanıyor..