Her bayramın gündemi vardır.. Bayram ziyaretlerine, eş dost buluşmalarına, akşam yemeklerine damga vuran mevzuular vardır..
Evlerde, kahve köşelerinde, kahve sohbetlerinde aşağı yukarı aynı şeyler konuşulur..
Bu bayramın da mevzuu var..
Hem de bir değil; üç mevzuu var.. Üç skandal da diyebiliriz..
Tabii ki her yerde gözaltına alına, tutuklanan polisler konuşuluyor.. Tabii paralel yapı diller de.. Ama onlar bayramın değil bayram öncesinin konularıydı..
Bayramda bunlara yenileri eklendi..
Ne mi onlar?
*
Birincisi; Kaç İsmail kaç..
Mesele şöyle.. Gözaltındaki polislerin ifadesini alan hakim Çiçek duruşmaya beş dakika ara veriyor..
Beş dakika oluyor, iki saat.. CHP Milletvekili Tanal ve bazı avukatlar ne olduğunu anlamak için hakimin odasına gidiyorlar..
Odada beş kişi varmış.. Hakim ve üç kişi oturuyor biri ayakta duruyormuş.. Oturanlar polis olduklarını söylemiş..
Ayaktaki kem küm ederken hakim Çiçek bağırmış: Kaç İsmail kaç..
Polis açıklama yapmış; o kişi bizde görevlidir.. Bir tutanağı hakimden alıp aşağıya götürmek için oradaydı..
Başsavcılık da açıklama yapmış; Hakimin güvenlik sağlanması yönündeki yazılı talebini almak için odadaydı..
İyi de bu açıklamalar olayı aydınlatmıyor ki..
Soru şu..
Bir: İsmail evrak almak için odadaysa niye kaçtı?
İki: Hakim neden İsmail’e kaç diye bağırdı?
Üç: İsmail kimden kaçtı, neden kaçtı?
Cevap vermesi gereken İsmail değil, hakim.. Kaç emrini veren o..
Hakim!..
*
İkincisi; hakim aynı hakimmiş!..
Polislerin Tevhidi Selam örgütü şemsiyesi altında yasa dışı dinleme yapmakla suçlanıyor.. Hakim Altun 20 polisi bu sebeple tutuklamış..
Ama anlaşılmış ki..
Selam örgütü kapsamında 150 kişinin dinlenmesi kararına imza atan da aynı hakimmiş..
Meselenin özeti şöyle..
Telefonlarını dinleyin diyen hakim şimdi yasa dışı dinlediniz diye tutukluyormuş..
*
Üçüncüsü; Bugün bize yarın size..
Başbakan Diyarbakır dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlamış.. Gazeteciler, Başbuğ’un yıllar önce yaptığı uyarıyı hatırlatınca şöyle demiş..
“Görevde olduğu sürede bana söylediği bir söz vardı ve manidardı. O da şuydu ‘ bugün bize yarın size’ O zaman Genelkurmay Başkanı ’ydı ve o malum toplamalar başlamıştı. Ve hakikaten dediği oldu”
Soru şu..
Başbuğ’un dediği olmasaydı..
Bugün bize yarın size demişti ya.. Size kısmı hayata geçmeseydi.. Askerle sınırlı kalsaydı..
Yani iktidar hedef alınmasaydı.. İktidar kendini hedefte hissetmeseydi ne olurdu?
İktidar kılını kıpırdatır mıydı?
*
Bence..
Yüzlerce mağdur bu bayramı da hapishanede geçirirdi.. Belki öbür bayramları da..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024