Öyle bir hale geldik ki.. Artık her ülkenin IŞİD’i var..
Türk IŞİD’i de var..
Fransız IŞİD’i de..
Belçika IŞİD’i de.. Yarın öbür gün Alman, İngiliz, Rus IŞİD’i de çıkacaktır..
*
Rusya’dan başlayalım…
Suriye’ye yerleşen Rusya yüzlerce hava operasyonu yaptı, neden IŞİD mevzilerini yerle bir etmedi?
Neden IŞİD’e ağır darbe vurmadı?
Neden IŞİD’i temizlemek için bütün gücünü kullanmadı?
Cevabı belli.. Kendi topraklarında canlı bombalar patlamasın diye.. Suriye’de IŞİD saflarında savaşan yüzlerce Çeçen var..
*
Geçelim Batı’ya.. Batı’da ötekileştirilen, kenara itilen, orada doğduğu halde oralı sayılmayan, kendini yabancı hisseden, gideceği ülkesi olmayan binlerce kişi var..
Öfkeli, kızgın..
Ailesi göçmen olarak gelmiş.. Tunus’tan gelmiş, Fas’tan gelmiş, Cezayir’den gelmiş..
Adam Fransa’da doğmuş, Belçika’da doğmuş, Hollanda’da doğmuş..
Ama Fransız değil..
Belçikalı değil..
Kendini öyle hissetmiyor.. Paris’in kenar mahallesinde yaşıyor.. Brüksel’in mimlenmiş semtinde yaşıyor..
Sorunlu büyümüş.. Büyürken itilmiş kakılmış..
Dini farklı, ana dili farklı, kültürü farklı..
Hep ezik, hep mutsuz, hep çaresiz..
(Bu hali anlamak için Nilüfer Göle’nin Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar kitabını öneririm..)
*
İç savaş patlayınca bu sorunlu gençler Suriye’ye akın etti..
Onlara yabancı savaşçılar dedik..
Cihatçılar..
Batı gidişlerine göz yumdu, hatta destek verdi.. Bu sorunlu gençlerden, bu öfkeli insanlardan, bu sistemle kavgalı kişilerden kurtuluruz hesabı yaptılar..
Ya ölürlerdi..
Ya da Suriye’de kalırlardı.. Kendi devletlerini kurar, istedikleri hayatı yaşarlardı..
Batı’nın politikası buydu..
Hesap tutmadı..
Önce Paris’te patladı, sonra Brüksel’de..
Çözüm süreci hiç olmasaymış
Her gün dört beş şehit haberi..
Her gün şehit cenazesi.. Son altı ayda verilen şehit sayısı 300’ü geçti, 400’e doğru yol alıyor.. Daha kaç şehit veririz, bu savaş ne zaman biter belli değil..
Çözüm süreci 2.5 yıl sürdü.. 2.5 yıl çatışma yaşanmasaydı.. Çözüm süreci olmasaydı, 2.5 yılda son altı ayda verdiğimiz kadar şehit verilmezdi..
Bu kadar kanlı çatışmalar yaşanmazdı..
*
Geçen akşam Cumhurbaşkanı televizyon ekranında açıkladı.. ‘Çözüm sürecinde ülkemize ciddi manada silah girişi oldu’ dedi.. ‘Tabutların içinde silah sokmuşlar’ dedi..
Demek ki, süreç olmasa..
Demek ki, göz yummalar olmasa bu kadar şiddetli çatışmalar olmayacaktı.. İlçeleri yerle bir eden, Suriye’ye çeviren şehir savaşları yaşanmayacaktı..
*
İş bu hale geldiğine göre bir yerde hata yapıldı.. Hafife alındı.. Geri dönüşü olmaz zannedildi..
Reza Zarrab işi çok karışık!..
Niye mi karışık?
Reza Zarrab ABD’ye ayak basar basmaz tutuklanacağını bilmiyor muydu?
Biliyordu..
Eee…
Türkiye’de bi sıkıntısı yoktu.. Boğaz’daki yalısına kaçak kat çıkmaktan başı dertteydi ama ülkeyi terk edecek kadar değil..
Gül gibi yaşıyordu.. Hakkında ne soruşturma vardı, ne gözaltı tehdidi.. Ne tutuklanma endişesi.. Savcılar dosyaları çoktan kapatmış, Zarrab’ı rahatlatmıştı..
*
Zarrab’ın peşinde olan Amerika’ydı..
FBI’dı.. CIA’di.. Amerikalı savcılardı.. İran ambargosunu kırmakla suçlanıyordu..
Sen kalk Miami’ye git..
Bile bile lades!.
Bu işte bi iş var, yakında çıkar ortaya..
*
Ha, bu arada Zarrab’ın oradaki davası burayı etkiler mi?
Çok fazla etkilemez..
İki nedenle etkilemez..
BİR: Amerikalılar Zarrab’ın Türkiye işleriyle ilgilenmez.. Rüşvet iddialarına bakmaz..
İKİ: Almanya’daki Deniz Fener’i e.v davası Türkiye’yi etkiledi mi?
Bu da aynısı olur!.