Başbakan geçen akşam ‘başkanlık sistemini benimseyen bir anayasa için yol haritamızı belirledik’ derken son derece mutluydu..
Yeni anayasanın yazımı bir ayda tamamlanacak derken neşeliydi..
Neden?
Neden neşeli olmasın, neden şaşırdın diye sormayın!..
Yeni anayasa demek; başkanlık sistemi demek..
Başkanlık sistemi demek; başkanlık makamının lağvedilmesi demek..
Başbakanlık makamının lağvedilmesi demek; Davutoğlu’nun başbakanlığa veda etmesi demek..
Bu sebeple neşeli olması, mutlu görünmesi tuhafıma gitti..
-
Çünkü.. Düne kadar başkanlık konusu açıldığında desteklediğini söylüyordu ama sıkıntılı olduğu belli oluyordu.. Konu açıldığında yüzü hafiften kararıyordu..
Demek ki; Davutoğlu’nu neşelendiren gelişme oldu.. Demek ki; sistem üzerine verilen karar Davutoğlu’nu tatmin etti..
-
İşin rengi kulislere düşen haberle ortaya çıktı.. Partili Cumhurbaşkanı formülü üzerinde anlaşılmış!..
Saray bu işe ne der?
Bi şey demez..
Cumhurbaşkanı da kasım ayının günlerinde muhtarlara seslenirken ‘partili cumhurbaşkanı olur, başkanlık olur’ diyerek iki sisteme de sıcak baktığını söylemişti..
Partili Cumhurbaşkanı ne demek?
Başbakan’ın başbakan olarak kalması demek..
Yarı başkanlık modelinin farklı versiyonu demek.. Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olursa başbakan otomatik yardımcısı pozisyonuna düşer..
Zaten Beştepe’nin de istediği bu değil mi?
-
Bu modele geçmek için çok büyük değişiklikler istemiyor.. Anayasa’nın 101. maddesinde yapılacak değişik yetiyor.. Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişkisi kesilir cümlesi Anayasa’dan çıkarılırsa iş bitiyor..
Başbakan da yerinde kalıyor!..
Ankara sevinsin mi üzülsün mü?
Suriye’de antik Palmira kenti bir yıl önce IŞİD’in eline geçmişti.. Tarihi eserleri yağmaladılar, kırdılar, döktüler..
İnsanlığın ortak mirasını tahrip ettiler..
Kendilerine göre yönetim kurdular..
Bir yıl sonra Esad’ın ordusu IŞİD’i kovalayarak Palmira’yı aldı.. Kontrolü ele geçirdi.
ABD sevinmiştir..
Rusya alkışlamıştır atmıştır.. Zaten hava desteğiyle aktif rol oynadılar..
Avrupa olumlu bulmuştur..
Peki ya Ankara?
-
Mutlaka IŞİD’in Palmira’dan sökülüp atılmasına sevinmiştir..
Sevinmiştir de Esad’ın Palmira’yı alarak güç kazanmasına, prestij sağlamasına üzülmüş müdür?
-
Batı, Esad’la IŞİD’i ayırdı.. Hatta, Esad’ı unuttu bile.. Hatta, IŞİD korkusuyla Esad’ı gizli gizli desteklemeye başladı bile..
Ankara, Esad’la IŞİD’i ayırmadı.. Esad terörist devlet, IŞİD terörist örgüt muamelesi yapıyor..
İkisiyle de aynı anda mücadele edilmesini istiyor...
-
Merak ediyorum; Ankara Palmira’nın IŞİD’den Esad’a geçmesine ne diyordur?
Rusya ile aramız düzelir mi?
Rus Dışişleri Sözcüsü bir radyo programında; ‘Türkiye ile kriz geçici’ sözü sarf edince yorum bombardımanı yaşandı..
Moskova ilişkileri düzeltmek istiyor diyen de oldu..
Yelkenleri indiriyor.. Kabadayılığı pahalıya mal olduğunu gördü diyen de..
Ankara istiyor mu?
Bence dünden razı..
-
Bu arada keşke düzelse.. Keşke kasım öncesine dönsek.. Turizm can çekişiyor, yan sektör kan ağlıyor, Rusya ile iş yapanların bir kısmı battı, dericiler iflası çekti, binlerce kişi işsiz kaldı..
-
Peki gerçekten ilişkiler bir süre sonra eskiye döner mi? Rus sözcünün sözleri Ankara’ya yazılan mektup mu?
Mektup bile olsa şartlı mektup..
Bakın sadece Dışişleri Sözcüsü konuşmadı.. Putin’in sözcüsü de konuştu.. ‘Trajedinin sorumlusu Ankara adım atması gereken de Ankara’ dedi.. ‘Başka türlü diyalog başlatmamız mümkün değil’ dedi..
Rusya Federasyonu Konsey Başkanı benzer laflar etti.. ‘Soğukluğun kaynağı biz değiliz, Problemi Ankara yarattı, onlar adım atsın’ dedi..
-
Bu açıklamaları alt alta koyunca yumuşamanın ‘y’si yok.. Hava buz gibi!..
Anladığım kadarıyla özür bekliyorlar..