Düne kadar merak edilen şuydu?
İktidar partisinin seçim beyannamesinde ‘başkanlık’ yer alacak mı, almayacak mı?
Merakımızı Başbakan giderdi.. Seçim beyannamesinde ‘başkanlık’ sistemine vurgu yapılacakmış..
Bizzat Başbakan kaleme almış.. ‘Başkanlık sisteminin nasıl yer alacağını, bizzat kendim, kalemimle yazdım Biraz daha üzerinde çalışacağım. Bizzat ben yazacağım’ dedi..
Geldik zurnanın zırt diyeceği yere..
Niye mi?
Başbakan’ın kaleminden çıkan ‘başkanlık’ nasıl başkanlık olacak?
ABD usulü mü?
Meksika usulü mü?
Arjantin tipi mi?
Fransız modeli mi?
Putin tarzı mı?
Başbakan Yardımcısı Arınç ‘alaturka değil, alafranga olsun’ demiş..
Anlaşılan o ki; kendimiz uydurmayalım demek istemiş.. Arınç böyle diyor ama Cumhurbaşkanı tam tersini düşünüyor..
Cumhur - başkanı Türk usulü olmasında ısrarlı.. Bugüne kadar yapılan tariflerden anladığım şu..
Obama gibi değil, Putin tipi başkanlık isteniyor..
Ona daha yakın.. ama Rusya’da başbakan da var; olsun!.. Sonuçta Putin ne derse o oluyor..
-
Neyse.. Bakalım Başbakan’ın kaleminden ne çıkacak?
Alaturka mı, alafranga mı?
Şu da var.. Bakalım, Başbakan’ın kaleminden çıkacak başkanlık modeli Beştepe’yi tatmin edecek mi?
Belki de yeni kriz doğmasın diye Başbakan ayrıntıya girmez.. Tipi konusunda renk vermez.. Başkanlık istemi gerekli der geçiştirir..
Usul tartışmasından kaçınır..
ABD usulü mü, Meksika usulü mü, Rusya usulü mü, Türk usulü mü istediğini seçim sonrasına bırakır..
Susa susa nereye kadar?
Meclis’ten çok önemli üç yasa geçti.. Polise çok geniş yetkiler verildi.. Polis ‘şüphelendim’ koduyla neredeyse her istediğini yapacak..
Sokak ortasında don- gömlek bırakana kadar soyup arayabilecek, gözaltına alabilecek..
Savcıya falan haber vermesine gerek yok..
Merkeze(!) götürecek.. Veya istediği yere!. Kimseye haber vermeden, kimseye hesap vermeden ‘Beyaz Reno’ ya atabilecek!.
Tehlikeli bi durum..
Polise vurma yetkisi bile verildi.. ‘Elinde silah var zannettim, sapan var zannettim Molotof var zannettim’ savıyla tetiğe basabilecek..
Birinci yasa bu..
-
İkinci yasa da şu.. İnternete yine yargısız sansür getirildi.. TİB Başkanına sansür yetkisi verilmişti.. Yasa Anayasa Mahkemesi’nde dönmüştü ya..
Hatırladınız mı? Aşağı yukarı aynısını bir kez daha çıkardılar.. Başbakan veya bakanın talebiyle gibi araya bir ifade ekleyerek değişiklik yaptılar ama!..
Sansür baki kaldı..
-
Üçüncüsü, Cumhurbaşkanı’na örtülük ödenek verildi.. Cumhurbaşkanı bu ödeneği kapalı istihbarat için kullanacakmış!..
Başbakan’ın örtülü ödeneği yetmiyor mu?
Mesele o değil.. Mesele şu..
Bir: Cumhurbaşkanı Başbakan’a tabi olmak istemiyor..
İki: Başbakan’ın haberi olmaması gereken faaliyetlere girişmek istiyor..
Üç: Başbakanlık parça parça Beştepe’ye taşınıyor..
-
Bu üç yasa da önemli değil mi? Hayati değil mi? Kalem oynatmaya, yorum yapmaya değmez mi?
İktidarcı yazarları takip ettim, kalem oynatmadılar..
İyi oldu, şahane oldu diye methiye düzmediler(utandılar herhalde ) ama eleştirmediler de..
Sessiz kaldılar, yok saydılar.. Bu konuya hiç girmediler..
-
Diyorum ki; arkadaşlar susa susa, kaça kaça nereye kadar!..
Ha.. Nereye kadar?
Sansür yasasının tuzu biberi oldu
30 Mart yerel seçimlerinin olduğu gece twitter da Anadolu Ajansını eleştiren 58 kişi hakkında soruşturma açılmış..
Hakaret, iftira, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten..
Dikkat!.. Küfür yok, hakaret yok, eleştiri var..
-
Bi şey çıkar mı? Dava açılır mı? 58 aydın yargılanır mı?
Bi şey çıkmaz, dava açılmaz!..
( Tabii ki hukuk devletinin var olduğunu varsayımıyla söylüyorum.. Hukuk devleti ortadan kalkmışsa, başka )
O zaman amaçları ne?
Sindirmek, korku iklimi yaratmak, ‘twitter’ın başa bela açacağı izlenimi yaratmak..
Ne diyeyim..
Bu da ‘twitter’a sansür getiren yasanın tuzu biberi oldu