Arşive hızla göz attım.. Bu konuda yedi sekiz yazı yazmışım..
Belki daha fazla..
Çünkü; Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de bu..
Kolay tutukluluk..
Delilsiz tutukluluk..
Gerekçesiz tutukluluk..
Terör örgütüyle ilişkilendirilmeyle gelen tutukluluk..
***
Mesela, iki yıl önce şu satırları karalamışım..
‘Kolay tutukluluk demek;
Gerekçesiz tutukluluk demek, nedensiz tutukluluk demek..
Savcı talep eder, hâkim basar imzayı; doğru hapse!..
Niye, neden, gerekçe?..
Gerekçe yok, görünen lüzum üzerine!..
Kaç ay?
Orası meçhul, tutukluluk gerekçesiz olunca haliyle uzun da oluyor (..)
***
Biliyorsunuz, tutuklama nedenlerinden biri de terör örgütü üyeliği..
Genelde kanıt olmuyor, hâkimin kanaati oluyor..
Bu hal yeni değil.. Herkes bir sabah terörist sıfatıyla uyanabilir diye çok yazmıştım..
Bu tespitte yanılmamışım..
Eski Genelkurmay Başkanı bile ‘terör örgütü mensubu’ olmaktan içerde!.. (05.02.2013)
***
Ergenekon davasını hatırlayın..
Savcılar talep etti, hâkimler önüne geleni tutukladı..
Ne oldu?
Balyoz!..
Yeni Zelanda’dan gelip savcıya ifade veren askeri ataşe kaçabilir gerekçesiyle tutuklandı..
Türkiye bunu da gördü..
Sonra ne oldu?
Belgeler sahte çıktı, orduya kumpas kurulduğu anlaşıldı, dava çöktü..
Ama insanların hayatından üç yıl, dört yıl, beş yıl gitti..
***
Casusluk davasına bakalım.. Yüzlerce kişi casusluk suçuyla tutuklandı, yıllarca hapiste yattılar..
Sonuç?
Yüzlerce kişinin, bilgisayarlarına yerleştirilen üretilmiş belgelerle suçlandığı ortaya çıktı.. Dava çöktü..
***
Daha çok örneği var.. Oda TV davasına bakmak yeter.. Kumpasın, tezgâhın, ucuz tutukluluğun, tutuklamak için tutuklamanın resmidir o dava....
Hukuk kitaplarına girecek belgesi..
***
Son altı yıldır.. Büyük siyasi davalarda verilen tutuklama kararların neredeyse tamamının hukuk dışı,
aslında yasa dışı olduğu belgelendi..
Peki, niye böyle oldu?
Paralel yapı bazı insanlara ceza kesmek istedi.. Bazı kurumları çökertmeye çalıştı.. Polis-savcı-hâkim üçgeniuzun yıllar yargı terörüestirdi..
***
Tutukluluğu, tutuklu yargılanmayı istisna olmaktan çıkarıp olağan hale getirdi..
At içeri mantığı Türkiye’nin üzerine kâbus gibi çöktü..
Hatırlarsanız yıllar önce Adalet Bakanlığı seminer düzenledi.. Dönemin ünlü hâkim ve savcılarını
(bugünparalel yapı kurmakla suçlananlar) Ankara’da topladı.. Ünlü hukukçular yaptıkları yanlışları anlattı..
Ceza profesörleri, o hâkimlerin savcıların yüzene bakarak; ‘İnsanları önce tutukluyorsunuz, sonra delil arıyorsunuz, yapmayın’demişti..
Dinlememişlerdi!..
O savcılar şimdi yok..
O hâkimler de yok..
O mantık da bittizannediyorduk.. Bitmemiş!.
Bitmediğini perşembe akşamı öğrendik.. Can Dündar ile Erdem Gül aynı anlayışla tutuklandı..
Yargısız infaz diyelim mi?.
Veya yargısız infazın yargı versiyonu!..
***
Niye tutuklandılar?
Soru işareti.. Dün Başbakan da istediğimiz durum değildiyerek karşı olduğunu söyledi..
Mesele şu..
2014 yılının ocak ayında MİT’a ait TIR’lar durduruluyor, arama yapılıyor.. TIR’ların içinde silah olduğu söyleniyor..
Bir buçuk yıl sonra 29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet gazetesi o gün çekilen fotoğrafları ve tutanakları yayımlıyor..
Silahların fotoğrafı yeni mi?Kamuoyu ilk kez mi görüyor?
Hayır.. Benzer fotoğraflar daha önce yayımlandı!.
O fotoğrafları kim çekmiş?
Devletin resmi görevlileri.. Polis, jandarma..
Peki, o fotoğrafları nerden bulmuşlar?
Büyük ihtimalle, MİT TIR’larına operasyon düzenleyen savcı, polis, jandarmaya açılan davanın dosyasından..
Mesele bundan ibaret..
İyi pazarlar!..