Ankara yavaş yavaş Suriye işine sokulmak isteniyor gibi.. Daha doğrusu sokuluyor gibi..
Bazı demeçleri alt alta koyup okuyunca böyle bir sonuç çıkıyor..
ABD Dışişleri Bakanı Kerry çok iddialı konuştu; ‘Türkiye ön cephede hayli angaje olacak’ dedi..
Bu sözün anlamı açık değil mi?
Gerçi Başbakan Yardımcısı Akdoğan Ankara’dan yanıt verdi.. Türkiye ‘Ev ödevi verme noktasında değilsin’ diye Kerry’ye çattı ama..
Ankara’nın oyuna girmesi için psikolojik baskı yapıldığını da itiraf etti..
Baskıyı kim yapıyor?
Uluslararası medya mı?..
*
Şu bir gerçek ki; Türkiye’nin Batı’da imajı kötü.. Neredeyse, IŞİD’i besleyen, büyüten, destekleyen ülkeymiş gibi muamele yapılacak.. İmajı bu..
Esad takıntısı bu sonucu doğurdu..
İktidar Esad’ı devirmek için savaşan tüm gruplara müsamaha gösterdi..
*
Tabii ki iktidarın, IŞİD’e silah verdiğini, para verdiğini, ticaret yaptığını kimse söyleyemez..
İhtimal dahi vermiyorum..
Ama sınırımız o haldeydi ki giren çıkanların IŞİD militanı mı, El Nusra savaşçısı mı, Tevhid Tugayı’ndan mı, Özgür Suriye Ordusu’nun askeri mi belli değildi..
İmaj kötülüğü açık sınır politikasının bedelidir..
*
Dönelim Kerry’nin sözlerine..
Ön cephe ne demek?
Muharip güç demek mi? IŞİD’i temizleyip atmak demek mi?
Şimdilik soru işareti..
Ankara ‘Bu işte yokum’ derse ABD Rojava’yı devreye sokabilir..
Sokabilir değil sokacaktır..
PKK-PYD-peşmerge üçlüsüyle ittifak yaparak IŞİD’le savaşmayı deneyecektir..
Ankara’nın eli çok güçlü değil..
Başbakan Yardımcısı Kerry’nin sözlerine kızmış ama açık kapı da bırakmış.. ‘Türkiye şuraya kadar işin içinde olur veya olmaz şeklinde bir şey söylemem doğru olmaz’ demiş..
İlk günlerdeki ‘katılım insanı yardım amaçlı’ olacak söylemi bitti.. İktidarcı medya bu iddiasından çark etmeye başladı..
*
Kapalı kapılar adından ne konuşuluyor bilmiyorum ama en kötü senaryo, Batı’nın Ankara’ya; ‘Kuzey Suriye senin ihmalin yüzünden radikalleşti. Temizlik sana düşer’ bastırması olur..
IŞİD’i temizleme rolü!..
Türban okul forması olacak!
Dokuz yaşındaki kızlara türban takma izni verilmesi az buz bir olay değil..
‘Kapsamı genişlettik’ denilerek hafife alınacak bir karar da değil..
Büyük değişimin ilk adımı..
Muhafazakâr kentlerden başlayarak Anadolu’nun sekiz, dokuz yaşından itibaren örtünmesi demek..
Yeterince tartışıldı mı, tartışılıyor mu?
Hayır..
Bunun üç nedeni var..
BİR: Hükümet bu kararı savaş rüzgârlarının estiği gün aldı.. Yüz binlerce kişinin sınırımıza dayandığı IŞİD terörünün manşetlere taşındığı gün..
Zamanlamaları muhteşemdi!..
İKİ: Çocukların tesettüre girmesine karşı çıkmak.. Türban için yaşları küçük diye itiraz etmek bile ‘Allah’a karşı çıkmak’ gibi sunuluyor.. Dinden imandan çıkmak gibi..
Çoğu kişi de bu yüzden susuyor..
ÜÇ: Hem korku toplumu olduk.. Hem de duyarsızlaştık..
*
Olacağını söyleyeyim.. Kısa bir süre sonra Karadeniz’in bazı illerinde, ilçelerinde, doğu ve orta Anadolu’da türban okul formasının parçası haline gelecek..
Türban eğitimi kurtarır mı?
İktidarın türban zamanlaması muhteşem dedim.. Savaş tam tamları çalarken araya sıkıştırdılar..
Ama aynı zamanda talihsizdi.. Türbanın dokuz yaşına indirildiğinin açıklandığı gün eğitimdeki halimiz de açıklandı..
60 OECD ülkesi arasında fen, matematik ve dil kategorilerinde yapılan sınavda 57. olmuşuz..
Buna da şükür 60. olabilirdik..
Kızlara türban taktırarak ortaokulları da özgürleştirdiğimize göre bu özgürlük dalgası beş altı sene sonra bizi OECD birincisi yapar herhalde!.
Türban eğitimdeki sefalete son verir herhalde!.
Bakan işi gücü bırakıp bu konuyu önemsediğine göre, demek ki eğitimin geleceği buna bağlı!.