İlk günden ısrarla altını çiziyorum..
Mesele sadece izleme komitesi kurulup kurulmaması meselesi değildi..
Mesele ülkeyi yönetme meselesi..
Ülkeyi kimin yönettiği meselesi..
Mesele anayasa meselesi..
Cumhurbaşkanı ile Hükümet Sözcüsü arasında çıkan krizin nedeni buydu.. Hükümet Sözcüsü’nün iki defa ‘Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk hükümettedir’ demesinin nedeni buydu..
Cumhurbaşkanı’nın ‘konu mankeni değilim’ sözlerinin nedeni de buydu..
*
Tartışma bu minvalde sürürken araya Ankara Belediye Başkanı Gökçek girdi..
Artık iddia edildiği gibi oğlunu milletvekili yapmak için mi girdi..
Beştepe’ye hoş görünmek için mi girdi..
Tartışmanın zeminini değiştirmek için mi girdi..
Tartışmanın taraflarını değiştirmek için mi girdi bilmiyorum..
Ama girdi..
Tartışmanın yönü, zemini değişti..
Fakat!..
Gökçek zemin değiştirmek için öyle laflar etti ki paralel yapı iddiasını AKP’nin merkezine taşıdı.. 20 Şubat günü yayımlanan ‘Paralel yapının siyasi ayağı da olmalı’ başlıklı bir yazımın kapsama alanına girdi.. Böğrüne oturdu..
*
Çünkü; Gökçek, Hükümet Sözcüsü’nü paralel yapıdan emir almakla suçladı.. Paralelin emriyle fitne ateşini yaktığını iddia etti.. Kızının ve damadının fanatik paralelci olduğunu söyledi..
Arınç da bu sözlerin altında kalmadı..
Gökçek’in seçimlerde oy için paralelin kucağına oturduğunu..
Ankara’yı parsel parsel paralel yapıya sattığını..
Paralel yapı için imar planlarında değişiklikler yaptığını iddia etti..
*
Sonuç.. Karakolluk olmadılar ama adliyelik oldular..
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı paralel yapının siyasi ayağını ortaya çıkarmak için inceleme başlattı..
*
Sorum şu: AKP’de geçmişte Cemaat’e dokunmayan, Cemaat’le ilişkisi olmayan parmak kaldırsın desem kaç kişi kaldırır..
Geçmişte de Cemaat’i tehlikeli bulan ayağa kalksın desem kaç kişi kalkar..
17 Aralık gününe kadar ortaktılar.. İçiceydiler.. Siyasette, bürokraside, medyada..
İşin gerçeği şu: Paralel yapı AKP’nin yumuşak karnıdır..
AKP’yi yıpratacak 100 konu ne?
Bülent Arınç aynen şöyle dedi:
‘Gökçek ile 100 konuyu 8 Haziran’dan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim..’
Bunun anlamı şu; Ankara’da pis kokular var..
Soru şu..
Pis kokular varsa, Arınç biliyorsa, niye 8 Haziran’a kadar bekliyor ki..
AKP’ye zarar vermesin diye mi?
Evet, AKP yıpranmasın diye bekleyecekmiş..
Hal buysa, Arınç için partinin çıkarı ülkenin çıkarının üstünde demektir..
*
17 Aralık’ta da benzer bir durum yaşadık.. İktidar darbe girişimi diye akıl karıştırması yapsa da üstünü kapatmaya çalışsa da AKP’lilerin yüzde 90’ı rüşvet ve yolsuzluk yoktur diyemiyordu..
Biri bile ekranlara kurulup tek bir belge yok, tek bir kanıt yok, alayı uydurma diyemedi..
Ne demişlerdi..
‘Biz de kuşkulanıyoruz ama seçim öncesi..’
Eveleme geveleme yani..
Benzer bir durumla karşı karşıyayız..
IŞİD’den kaçarken PKK’ya yakalanmak
IŞİD saldırır diye.. Askerlerimiz zarar görür diye.. IŞİD türbeyi ele geçirir diye..
39 tank, 157 araç, 572 askerle Süleyman Şah Türbesi’ne gidip boş sandukaları salıp gelmiştik..
Karakolu tahliye etmiştik.. Nöbet tutan askerlerimizi geri çekmiştik.. Türbeyi de havaya uçurmuştuk ya..
Kimine göre kahramanlık destanıydı..
Kimine göre ricattı.. Vatan toprağını terk etmekti..
*
Vatan toprağını terk ettik eleştirilerine karşı yine Suriye’de ama bu kez sınırımızın dibinde Suriyeli bir vatandaşın toprağına el koyduk..
Eşme’de, PYD’nin kontrolündeki Kürt bölgesinde Süleyman Şah için yeni türbe yaptık..
*
İşte bu yeni türbe Öcalan’ın Nevruz bildirisine konu oldu.. Öcalan, askerin PYD/PKK’yla işbirliği yaptığı imasıyla ‘Eşme ruhu’ kavramını ortaya attı..
İktidarcı yazarlar da ‘Eşme ruhu’ kavramına anında övgü yağdırdı..
Genelkurmay çok kızmış.. Şiddetle kınadı..
IŞİD’den kaçarken PKK’ya yakalanmak diye ben buna derim..