‘Keşke’li itiraflar döneminin açıldığını yazmıştım.. Tüm hızıyla sürüyor..
Keşke öyle olsaydı, keşke böyle olsaydı, keşke sessiz kalınmasaydı, keşke uyarılsaydı, keşke karşı çıkılsaydı ifadeleriyle dolu pişmanlıklar sürüyor..
En büyük pişmanlık yüksek yargıyı dizayn etmek için anayasa değişikliğine giden Başbakan’dan geldi..
Pişmanım dedi..
Yanlış yaptıklarını itiraf etti..
Gerisi çorap söküğü gibi geldi.. Günah çıkarma sezonuna girildi..
Deniliyor ki..
‘Keşke Nedim Şener’den Hanefi Avcı’ya kadar yapılan bütün haksızlıklara da vaktinde müdahale edilseydi’
O günlerde görmezden geldiler, iki cümle dahi etmediler..
*
Deniliyor ki..
‘Keşke Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un silahlı terör örgütü kurmak iddiasıyla tutuklanmasına da müdahale edilseydi. En azından Yüce Divan’da yargılanması sağlansaydı.’
İki yıl önceye gidiyorum.. Ayrıcalığı mı var.. Topu memuru neyse o da aynı. Devletin memuru.. Tabii herkes gibi sivil mahkemeye gidecek, hesap verecek diyorlardı..
*
Deniliyor ki..
‘Keşke, İzmir casusluk operasyonuna da müdahale edilseydi. Bu nasıl casusluk davasıdır mübarekler? 1. Cihan Harbi’nden beri bütün bir Avrupa’da bu kadar casus çıkmadı’
Casusluk davası sadece İzmir’de yok, İstanbul’da da var.. O günlerde iyi oluyor, iyi oluyor, askeri vesayetin beli kırılıyor demiyorlar mıydı?
*
Deniliyor ki..
‘Keşke onca gazetecinin tutuklanmasına müdahale edilebilseydi’
Onlar gazetecilikten değil, terör faaliyetinden tutuklandı demiyor muydunuz? Sonunda Başbakan bile gazetecilerin tutuklandığını kabul etti..
*
Deniliyor ki..
‘Keşke OdaTV operasyonuyla gazetecilerin derdest edilmesine sessiz kalınmasaydı’
Bırakın sessiz kalınmasını, bunlar örgüt diye neler yazılmadı ki, neler söylenmedi ki.. Soner hakkında neler söylendiği hâlâ hafızalarda..
*
Deniliyor ki..
‘Kafes Eylem Planı tezviratıyla kafeslenmemize izin verilmeseydi’
Üç yıl önce gayrimüslimleri vuracaklarmış diye manşetler atıyorlardı..
*
Deniliyor ki..
‘Keşke KCK’lı belediye başkanlarının toplama kamplarını andıracak şekilde ellerine kelepçe vurulmasına engel olunsaydı’
Keşke.. Keşke.. Keşke.. Keşkeler uzayıp gidiyor..
İnsanların pişman olması, aklının başına gelmesi güzel..
Dilerim..
Bugün sessiz kaldıkları yolsuzluk ve rüşvet iddiaları için de..
Görmezden geldikleri fezlekeler için de..
Yarın ‘keşke’ diye başlayan satırlar yazmazlar..
Değişimin bu kadarı!
Değişim bekliyordum ama bu kadar hızlı olacağını tahmin etmiyordum..
Kimse de edemezdi zaten..
Bir ayda bütün fikirler tersyüz oldu..
Çoğu kişi dün söylediğini unuttu, hafıza defterini sildi, bambaşka şeyler söylemeye başladı..
Geçen akşam bir tartışma programında izledim.. 17 Aralık’a kadar; ‘Balyoz darbe planıdır, darbe girişimidir, enselendiler’ diye nutuklar atan, keskin sözler sarf eden kişi..
Öyle bir değişmiş ki..
Balyoz’da haksızlık yapıldığını söyledi.. Cebir yok, şiddet yok diyerek darbe girişimi olmadığını savundu. Kumpasa dikkat çekti..
Vay be dedim; vay be!
Ankara’nın açılmasını istemediği başlıklar..
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Türkiye’ye geldi.. Fransa ile en önemli sorun Sarkozy döneminde bloke edilen başlıklar, fasıllar..
Bu yüzden AB ile müzakere süreci uzun süre askıda kaldı..
Blokaj kalkmış değil.. Değil ama Hollande blokajın kaldırılacağı iması yaptı.. Bu imanın Ankara’yı memnun ettiğini sanmıyorum..
Niye mi?
Hollande şöyle dedi..
‘Zannediyorum açılabilecek olan fasıllar arasında özellikle Türkiye’de bugün görüşülen konular arasında konuları ilgilendiren konular da var. Mesela erklerin ayrılması, temel haklar, hukuk devleti adalet gibi konular’
*
İktidar yargıyı Adalet Bakanı’na bağlamaya çalışırken bu başlıklar açılırsa iktidar açısından tam bir felaket olur..
Ben yaptım oldu diyemez, meclis çoğunluğu bende, istediğim düzenlemeyi geçiririm de diyemez.. Her maddeyi, her satırı, her ifadeyi AB ile müzakere etmek zorunda..
Mesela erklerin ayrılması başlığı açılırsa sadece yargı değil yasama erki de bağımsızlaşacak.. Yürütmenin tahakkümünden çıkacak.. İktidarın yasa çıkarma makinesi olmaktan kurtulacak..
İktidarın işine gelir mi?
Gelmez..
Bu sebeple bu aralar başlıkların açılmasını hiç istemez..