Cumhur-başkanı çıtayı aşağıya çekti.. 400 milletvekili istiyordu (Not: Hangi partiye istediğini söylemiyor, arif olan anlar taktiği izliyor), Slovakya gezisinde ikinci seçeneği gündeme getirdi..
Halka gitmek..
Yani referandum..
Yani 330 milletvekili.. Meclis Başkanı’nı da düşünürsek aslında 331 gerekiyor..
O da olmazsa!..
Başkanlık hayal olur.. Peki ülke nasıl yönetilir?
Zurnanın zırt diyeceği
yer burası..
İktidar partisi kaç milletvekili çıkarırsa ne olur?
Bakalım..
*
- 367’nin üstü Beştepe için ballı börek olur..
- 330’un üstü yeni bir meydan muharebesine işaret eder.. Yani referanduma.. Beştepe’nin işine gelir.. Cumhurbaşkanı halkı ikna edeceğini düşünür..
- 330’un biraz altı.. Yine anayasa değişikliğini zorlama imkânı var.. Üç beş, bilemedin yedi sekiz milletvekilinin ‘başkanlık’ için iknasına çalışılır..
- 300 dolayında milletvekili çıkarırsa.. 300’ün biraz altı, 300 ün biraz üstü. Yani Anayasa değişikliğinin imkânsız hale gelmesi.. Başkanlık talebinin rafa kalkması hali..
Durum biraz karışır.. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın her talebine evet demeyebilir.. Yani Cumhurbaş-kanı’na fiilen yarı başkanlık yaptırmayabilir..
Çünkü partisini sağlam kayaya bağlayıp iktidarda tutarak rüştünü ispatlamıştır..
- 276’nın bir gıdım üstü.. Bıçak sırtı iktidar sayısı.. Bu durum da Cumhurbaşkanı’nın işine gelir.. Partiyi küçülten Davutoğlu çaresiz Beştepe’ye teslim olur.. AKP milletvekilleri radarlarını Beştepe’ye çevirir..
‘Erdoğansız iktidar zormuş’ düşüncesi inanca dönüşür..
Cumhurbaşkanı ülkeyi yarı başkan gibi yönetir.. 2019’a kadar ipleri bırakmaz..
- 276’nın altına düşerse.. O zaman bambaşka bir Türkiye olur.. AKP bir başka partiyle koalisyon kurup iktidarda
kalsa bile Cumhurbaşkanı
her istediğini yaptıramaz..
Eli ayağı bağlanır.. Başkan gibi davranamaz.. Beştepe’den bakanlara veya bürokratlara emir yağdıramaz..
*
Demem şu..
İktidar partisinin 367 ve 330’un üzerinde oy alması Cumhurbaşkanı’nın ekmeğine yağ sürer ama 276’nın az üstü de işine gelir.. 278-280 gibi..
Birinde resmen başkan, yarı başkan olur..
Ötekinde fiilen..
276’nın altını konuşmayalım bile..
Seçim kadınlarla kazanılır tezine katkı
Dün öğlen siyasete kafa yoran bir arkadaşımla buluştum..
Konu malum.. 7 Hazi-ran’da ne olur, ne biter?
Bi düşüncem var dedi.. Yazar mısın?
Anlat bakalım dedim.. Başladı anlatmaya..
Bir partide kadın eve, sokağa, mahalleye hâkimse seçime de hâkim olur..
O parti sandıktan başarıyla çıkar..
Doğru.. Önümüzde AKP örneği var.. Kurulduğu günden beri girdiği bütün seçimleri kazanmasının bir nedeni de bu..
AKP’li kadınların kapı kapı dolaşması.. Mahalleye hâkim olmaları..
*
Arkadaşım, HDP’ye dikkat çekti.. Kadın-erkek oranı yüzde 50-50.. Eşbaşkanlık modeli kadını görünür kıldı dedi.. İlginin nedeni bir ölçüde de bu..
Dedim ki; CHP’de de yüzde 33; az mı? AKP’de kadın kontenjanı yok, bu oranda kadın aday yok..
*
Tamam da dedi; AKP’nin bütün kadınları adaymış gibi çalışıyor.. CHP’nin aday olmayan kadınları adaymış gibi çalışacak mı?
Bilmem..
Önerisi şu.. Erkek adaylar seçim kampanyasını eşleriyle sürdürsün.. Hatta eşlerini ön plana çıkararak götürsün.. Kendileri bir adım arkada kalsın.. Kadın görünür olsun.. CHP evlere o kadınlarla girsin.. Kampanyayı aday eşleri sürüklesin.. CHP’ye bakan kadın görsün..
Yabana atılır bir öneri değil.. Sıcağı sıcağına yazayım dedim..
Vekil olabilirsin ama servis şoförü olamazsın
AKP’li 210 milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesi için teklif vermişti.. Teklif Anayasa Komisyonu’ndan geçmiş..
Ciddiyeti var mı derseniz..
Yok, tamamen tribüne oynama çabası..
İşin komik tarafı şu..
İktidar partisi milletvekili seçilme yaşını 18 indirmek istiyor ya, aynı parti servis aracı kullanma yaşını da 25’e çıkardı..
Niyeymiş!.
Servis aracı kullanan kişinin olgun olması, sorumluluk sahibi olması lazımmış..
Gerekçeleri bu..
Bu mantığa göre..
24 yaşında servis şoförü olamazsın ama..
18 yaşında anayasa değişikliğine karar verebilirsin..