31 Aralık 2011 son gündü..
Dönemin Meclis Başkanı Çiçek, üniversitelerden yeni anayasa için görüş istemişti..
Üniversiteler..
Hukuk fakülteleri ofsayta düşmemek için.. İktidarla papaz olmamak için görüş bildirmemişlerdi..
Sadece üniversiteler değil, ikisi hariç sivil toplum kuruluşları da ses vermemişti..
2012 yılına böyle girdik..
31 Aralık 2012 de son gündü..
Yeni anayasa üzerinde çalışan Meclis Uzlaşma Komisyonu’nun süresi 31 Aralık 2012 günü bitti..
Bitti ama yeni anayasa üzerinde uzlaşılmadı..
Rejimin nasıl olacağı görüşmeleri kilitledi.. İktidar partisi başkanlık sisteminde ısrar etti..
Türk tipi başkanlık sistemi önerdi..
‘Biraz oradan, biraz buradan alalım, geleneklerimizle harmanlayalım, bize özgü olsun’dedi..
Muhalefet parlamenter sistemden taviz vermeyeceklerini açıkladı..
Parlamenter sistemi güçlendirmeyi önerdi..
Bugün 31 Aralık 2015..
Gündem yine yeni anayasa.. Başbakan dün CHP lideriyle anayasayı konuştu..
En önemli madde yine rejimin adı..
Başkanlık mı, parlamenter sistem mi?
Aradan dört yıl geçmiş.. Yılın son gün manşeti aynı; anayasa..
Bu arada neler olmadı ki..
Mesela, 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda davullarla zurnalarla kutlanırken.. İktidar da bununla övünürken.. Nedendir bilinmez 2013 yılında Taksim’i kapattı..
İşçiler direndi..
Yollar kapandı, Taksim ablukaya alındı.. Ortalık gaza boğuldu..
İlk kırılma noktasıydı..
İkincisi Gezi protestolarıydı.. Çadırların yakılmasıyla başlayan protestolar, polisin orantısız güç kullanmasını fırsat bilen yasa dışı örgütler harekete geçti..
Sokak çatışmaları neredeyse bütün yaz sürdü..
2013 biterken yolsuzluk ve rüşvet operasyonu patladı.. 5 bakan hakkındaki iddialar ağırdı..
Üçüncü kırılma noktasıydı..
2014 yılı Cemaat-iktidar kavgasıyla geçti.. İktidar devlet içinde paralel yapı kurulduğunu iddia etti..
Savcılar soruşturma açtı..
İddianameler yazıldı, davalar açıldı..
Cemaatçi denilen polislerin-savcıların-hâkimlerin orduya kumpas kurdukları söylendi..
Söylenmekle kalmadı, kanıtlandı..
Balyoz davasında verilen mahkumiyetler bozuldu..
Kumpasın ucunun Yargıtay’a uzandığı ortaya çıktı.. Paralel yapı Yargıtay’ı da kelepçelemişti..
Diğer büyük davalar da aynı durumdaydı..
Dördüncü kırılma noktası oldu..
Yolsuzluk ve rüşvet davalarının Meclis Soruşturma Komisyonu marifetiyle aklanması, muhafazakâr yazarların deyimiyle iktidarın kendi değerleriyle sınavında sınıfta kalmasına yol açtı..
Beşinci kırılma noktasıydı..
Bu süreçte iyi giden tek şey; çözüm süreciydi.. IŞİD’ın Suriye’deki Kürt kantonu Kobani saldırısıyla başlayan süreç işleri tersine çevirdi..
Güven bunalımı yarattı.. Kobani nedeniyle Güneydoğu’da sokaklara dökülme, 50 kişinin öldürülmesi altıncı kırılma noktası olarak tarihe geçti..
2015’e bu ortamda girdik.. Masanın devrilmesi, çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılması, PKK’nın şehir savaşını başlatması, hendekler kazılıp, barikatlar kurulması, sokağa çıkma yasakları, mahalle mahalle süren çatışmalar..
Yedinci kırılma noktası oldu..
Kırıla kırıla..
31 Aralık 2015’e böyle geldik..
Bu arada, yerel seçim, cumhurbaşkanı seçimi, genel seçim hem de beş ay arayla iki tane yapmayı başardık..
İktidar partisiyle, ana muhalefet partisi dün 2 saat 15 dakika boyunca anayasayı konuştular..
Yukarıda saydığım durumları konuştular mı bilmiyorum ama..
Son beş yıldır değişmeyen tek şeyin ne olduğunu biliyorum:
Yeni anayasa görüşmeleri..
İyi yıllar..