1 Kasım’da sandıktan çıkan mesajlardan biri de; yeni parti talebidir..
Yeni bir partiye olan ihtiyaçtır..
Peş peşe yapılan iki seçimde seçmen davranışları incelendiğinde net biçimde görülüyor.
Hatırı sayılır sayıdaki seçmen oyunu kerhen atıyor..
Hatırı sayılır sayıdaki seçmen mutlu değil..
Hatırı sayılır sayıdaki seçmen yeni bir parti istiyor..
***
İktidardaki partinin halinden, hareketlerinden, kararlarından, söylemlerinden hoşnut olmayan seçmen oyunu çekti..
Kimi MHP’ye yöneldi..
Kimi HDP’ye gitti..
Kimi sandığa gitmedi..
Kimi mahalle baskısı nedeniyle sandığa gitmek zorunda kaldı ama geçersiz oy attı..
***
MHP’ye giden mutlu olmadı, iktidar partisine geri döndü..
HDP’ye giden umduğunu bulamadı, iktidar partisine döndü..
AKP’ye kızıp sandığa gitmeyen baktı ki başka çare yok, tıpış tıpış gitti..
AKP’ye kızıp geçersiz oy atan, kerhen de olsa destek vermek zorunda kaldı.. Geçersiz oyunu geçerliye çevirdi..
Üç beş kişiden, on beş bin kişiden söz etmiyoruz.. Aşağı yukarı 4 milyon seçmenden bahsediyoruz..
4 milyon seçmenpartisini arıyor..
4 milyon seçmenkerhen oy veriyor..
4 milyon seçmeningönül verdiği parti yok..
Demek ki; en az 4 milyon seçmen yeni parti istiyor..
***
Şöyle düşünün.. Seçmenin yüzde 10’u iktidardan da muhalefet partilerinden de hoşnut değil..
Silahlar patlamasa, PKK azıtmasa, canlı bomba Ankara’da dehşet saçmasa, belki de bu insanlar 1 Kasım’da da sandığa gitmeyecekti..
Canı gönülden gitmediler.. Onları sandığa götüren, kaosa sürüklenme endişesi oldu..
Kendilerine yakın parti bulsalar, kendilerine hitap eden parti olsa demek ki sağa sola savrulmayacaklardı..
Yeni parti de nasıl bir parti?
İdeolojik parti değil.. Kavga eden, sokaktan medet uman parti değil..
Türkiye’yi yönetmeye talip olacak bir parti..
AKP’ye alternatif olacak bir parti..
Mevcut partilerden sıkılan seçmenin gönül rahatlığıyla gideceği bir parti..
Bu adamlar bu ülkeyi yönetir dedirtecek bir parti..
Çaresizlikten kerhen oy verilmeyecek bir parti..
Siyaset bu haliyle donarsa ne olur?
Muhalefet, seçmenin kendinizi yenileyin, yeniden yapılanın mesajını dikkate almazsa..
Yeni bir parti kurulup umut olamazsa..
Ne olur?
Muhalefet biraz daha küçülür, iktidar partisi alternatifi olmadığı için 2019’dan sonra da iktidarda olmayı sürdürür..
Muhalefetsiz Türkiye 2023 yolculuğuna çıkar..
Gidişat bu yönde..
(Dikkat; burada tehlike AKP’nin bir kez daha iktidar olmasında değil, muhalefetin yine güçsüz olmasında. Muhalefetsiz dönemin devam edecek olmasında)
***
MHP 2018 yılına kadar dükkânı kapattı..
HDP’nin mütedeyyin Kürtleri tekrar yanına çekmesi zor.. Hayal kırıklığına uğrayan Beyaz Türklerin gönlünü alması da zor..
Yani bu iki partiden umut yok..
Geriye kala kala CHP kalıyor.. Onunda tepeden tırnağa yenilenmesi lazım..
Ya yeni parti kurulacak..
Ya da içlerinden biri yeniden yapılanacak.. Alternatif olacak..
Başbakan basın özgürlüğünün, entelektüel özgürlüğün kırmızı çizgisi olduğunu söyledi..
Garanti verdi..
Yüreklere su serpti mi?
Zannetmiyorum.. Çünkü bu ülkede kırmızı çizgilerin zamanla pembeleştiğineçok tanık olduk..
Hatta çizgi olmaktan çıkarılmasına bile..
Temkinli karşılanmasının nedeni bu..
Ayrıca.. Başbakan yabancı bir gazeteciyle mülakat yaparken basın özgürlüğünün, entelektüel özgürlüğün gündeme gelmesi, konu edinmesi bile başlı başına sıkıntılı durum..
***
Durum şu..
İleri demokrasi sözünü dilinden düşürmeyen..
Özgürlük alanlarının genişletildiğini iddia eden..
İfade özgürlüğünün Avrupa’dan daha ileri olduğunu söyleyen iktidar artık sorulara yanıt vermek zorunda kalıyor..
***
Başbakan’ın şu saptamasında sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir durum var..
Medyanın özgür olduğunu anlatırken demiş ki; Türkiye’de en çok satan beş gazeteden dördü hükümete karşı kampanya yürüttü..
İncelenmesi gereken konu şu.. İktidara destek veren gazeteler niye çok satmıyor da muhalefet edenler çok satıyor?
Seçmen davranışlarıyla..
Siyasal tercihlerle taban tabana zıt durum..
İzaha muhtaç bi durum..