Gene bize yollar göründü. Taşınma geldi çattı. Her taşınma bir zihinsel ve içsel yolculuk, üç taşınma da bir yangın. Biliyorum. Üçüncüden sonra saymayı bıraktım ben zaten. İnsanın içi dışına çıkıyor. Ne varsa, neyi varsa ortaya dökülüyor. Önce dolapların karanlık köşelerinden çıkıp, kolilere doluyor. Kolilerden çıkıp kendilerine yeni yerler arıyor, bir sürü ama bir sürü nesne.
İnsan kendi hayatı hakkında önemli bulgulara da ulaşabiliyor. Kıyıda köşede kalmış bir tişört, kenarı yırtık bir fotoğraf, eski bir bilet, bir paso, muhtelif kimlik kartları, artık var olmayan gazetelerin bir zamanlar kapılarını açmış manyetik kartlar, defterler, sayfalarca not, karalama. Kâğıtlar dolusu kafa, beyin, zihin fırtınası.
Plaklar. Özellikle arkalarda kalanlar. Ne çok plak var ve ben sadece öndeki sırayı dinliyorum ne zamandır. Ve bu herkeste olmaz ama CD’ler. Tonlarca CD. Taşınmacılar şoktan şoka giriyor. En son taşınmada yarısını attım, hâlâ o kadar çoklar ki. Neden bu kadar şeyi saklıyorum? Çöp evden kaç adım önceki duraktayım?
İnsanın kafasında günün sonunda kalan şu: Küçülmek lazım. Küçülmem lazım. Küçüldükçe hareket edebiliyor insan.
Bilinçaltı bile bu kadar ortaya dökülmez değerli okurlar ama sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi taşınmalarda ne var ne yok ortada. Benim bu ortaya dökülenleri toplamam, bir yerlere tıkıştırmam lazım. Sağlıcakla kalın. Ya küçülün ya da taşınmayın.