Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Madem “Krizdeyiz” diyen firmalar her hafta her telden onlarca albümü piyasaya sürüyor, madem masamızın üstü gönderilen CD’lerden çılgın proje şantiyesine döndü, o halde gelin birlikte bakalım piyasada neler oluyor...

* “Charm School” - Roxette
Halis muhlis Amerikan müziği yapan İsveçli Roxette’in son albümü. Tam Roxette’in 25 Mayıs’ta Maçka Küçükçiftlik Park’taki konserine gitmeden dinlemek için. Merak ediyorsanız söyleyeyim, albüm iyi. Roxette’i sevenleri “Bu adamlar da amma değişmiş” dedirtecek türden falan değil pek. İyi yaptıkları şeyi yapmaya devam ediyorlar.

* “Gizli Aşk” - Semih Saygıner
Türk sanat müziği klasiklerini okuyor Saygıner. Klasik eserleri modernleştirmeyi hedefleyen düzenlemelerden oldum olası hazzetmem. Ancak Saygıner elinde ıstakayla ortama dalıp etrafı kırıp dökmemiş. Güzel söylemiş. Kendince bir tarz katmaya çalışmış. Bence beğenilecek bir albüm. Ama benim masa üstünde Zeki Müren’ler duruyor üst üste. O noktada ben onlara yöneliyorum.

* “Season of My Soul” - Rumer
Amy Winehouse sonrası değere binen ve plak şirketlerinin yatırım yapmaya başladığı hisli sesli kadınlar arasından en son zirve yapan isim Adele oldu. Amerika’yı fethediyor şu sıralar. Rumer (Sarah Joyce) ise bu ekolün pek bilinmeyenlerinden. 31 yaşında. Bu 2010’da yayımlanan ilk albümü. Tarzı soul. Ama İngiliz usulü soul. Geleneksel değil. Rumer’ın albümünde yer alan 13 şarkının tamamında bu hava hakim. İnsanın pazar günü dinlemekten zevk alacağı, kimi zaman 60’ların klasik kadın vokallerine göz kırpan, kimi zaman daha çağdaş takılan ancak dinlerken dikkatinizi hiç kaybetmediğiniz bir albüm. Norah Jones ile Tracey Thorn arası bir şarkıcı hayal edin. Karşınızda Rumer.

* “45’lik Kadınlar” - Derleme
Kadına şiddete hayır teması işleniyor. Ossi Müzik 70’lerin Türk popunun kadın şarkıcılarından şarkılar derlemiş. 16 kadın 16 şarkı. Sibel Egemen de var, Asu Maralman da hatta Işıl Yücesoy da. Albüm iyi de hep bir şeyler eksikmiş gibi geliyor bana bu Ossi Müzik albümlerinde. Alelacele derlenip bir kulp takılıp piyasaya sürülmüş gibi...

* “Baro Banda” - Elektroman
Hıdrellez Şenlikleri iptal oldu diye üzülüyorsanız alın size teselli albümü. Murat Yücel gitar-vokalde, Savaç Zurnacı klarnette, Avusralyalı Alisha Brooks saksofonda. Roman müziği yapıyorlar. Arka planda dub ve funk ritimleri var. 2010 tarihli bu albüm galiba uzun süre masadaki CD dağının alt taraflarında bir yerlerde sıkışıp kalmış. Neyse ki gün ışığına çıktı (okuyan da arkeolojik kazı yapıyoruz sanacak).

Dürüm-ayran mı Britney Spears mı?

Bu hafta dürüm-ayran testini dişli bir rakibe uygulamaya karar verdim. Bir yanda her zamanki gibi dürüm artı köpüklü açık ayran, diğer yanda da Britney Spears’ın “Femme Fatale” isimli yeni albümü var.
Britney 2000’lerin ilk yarısındaki performansından uzak. Genç kız bunalımlarını kimse dinlemiyor, yetişkin olduğuna da kimse inanmıyor. Kafasını kazıtıp şemsiyeyle paparazzi kovalamadığı sürece bir daha dikkat çekmesi zor. Hele Rihanna ve Lady Gaga varken.
Bu haliyle ve 14.90 TL’lik albüm fiyatıyla dürüm-ayrana rakip olması zor. Ama size bir şey söyleyeyim mi, ben bu albümü sevdim. Şu aralar dinleyebileceğiniz en iyi parti albümlerinden biri. Tam parayı çıkarıp verecektim ki burnuma bir dürüm kokusu geldi. Ayranla beraber 8 TL. Bu albüme vereceğim parayla üstüne Saray’dan bir de kazandibi yerim dedim. Britney bozulmazsa... Yani sorun sende değil Britney, bende...

İTİRAF EDİYORUM

* Ne zaman günün stresini atmak için Youtube’da Adnan Hoca’nın bir videosunu izlesem kahkahalar atarken şunu düşünüyorum: Yıllarca bir sürü genci bu adam mı etkiledi? Bu adamdan mı korktu anne-babalar? Kim derdi ki o korkulan Adnan Hoca bir gün internette komik videolarına güldüğümüz Şahan Gökbakar’dan boşalan yeri dolduran bir tür viral kahramanı olacak. Herkes Hoca’yı yanlış anlamış. Hay kedi canınızı sizin...
* Can Bonomo’nun yeni klibi “Bana Bir Saz Verin”i beğendim. Hep klişe kliplerle dalga geçiyoruz, iyilerini de yeri gelince övmeyi bilelim...
* Bahşiş bırakmayan adam sevmem. Bahşişi abartanı da...
* Bir süredir en sevdiğim şey “Mad Men”in soundtrack albümünü dinlemek. Hele RJD2 imzalı jenerik temasının uzun versiyonu yok mu...


Çevreci festival için 5 altın kural

1- Festivale giderken toplu taşıma araçlarını kullan.
2- Tuvaletleri kullan. Nasılsa doğal diye önüne gelen yere işeme. Çiş toprak için faydalı değildir.
3- Suyunu mataranda taşı. Yanında pet şişe taşıyıp sağa sola atmaktan mümkün mertebe kaçın.
4- Yanında getirdiğin her şeyi toplayıp aynı şekilde geri götür. Plastik çöp bırakma.
İngiltere’de organizatörler festivallerde çevreyi gözetmek için bunların yapılmasını öneriyor. Bizde pek o tip festival kalmadı gerçi ama yine de kulağınıza küpe olsun...


Öpüşürken fonda çalması arzulanabilecek altı şarkı


* “Kiss is Not a Contract” -Fligt of the Conchords
* “Kiss With a Fiss” - Florence and the Machine
* “Kiss On My List” - Hall&Oates
* “Gerekli Şeyler” -Baba Zula
* “Sexual Sportswear” - Sebastian Tellier
* “I Want the World To Stop” - Belle&Sebastian

Haberin Devamı

İETT şöförlerine izletilecek klip: “You Are My High” - Demon vs Heartbreaker

Pop dünyasından...

“Mıknatıs” - Betül Demir

Betül Demir bir gölün üzerinde çemberin içinde oturan birisi. Bu çembere vinçle çıkarılmış (bültende yazıyor). Türk popu deyince aklınıza ne geliyor? Nasıl bir kadın sesi geliyor? Nasıl ritimler? Nasıl sözler? Hah işte tam öyle. Hatta Sezen Aksu da var. Dört şarkı vermiş. Her albümün orijinal ve yaratıcı olması gerekmiyor. Bazen klasik bir tarzın hakkını vermek de yetiyor. Bu hafta dinlediğim en iyi pop albümü. Yalnız Sezen Aksu’nun “Ört üzerime seni...” diye söz yazmasına şaşırdım. Türkçesinden geçtim, güzel de değil ki. Klişenin ağababası... Sezen Aksu Türkçeyi mi unuttu yoksa söz yazmayı mı?