Seneye muhtelif ödüller dağıtılırken Rosé’nin adını adaylar arasında sık sık duyarsanız şaşırmayın. Haftanın albümü Yok Öyle Kararlı Şeyler’in “Olasılıklar”ı rock geri dönsün artık yeter, diyenlere gelsin
Şu ara bütün stream platformlarında bir numara olmayı başarmış, muhtemelen 2021’e imzasını atacak olan Rosé’den bahsedeyim biraz. Yeni Zelanda doğumlu Güney Koreli Roseanne Park’ı müzik dünyası BLACKPINK vokali Rosé olarak tanımıştı. Solo çalışması iki şarkılık “R” adlı single albüm geçen hafta yayınlandı. “On the Ground”un videosu bir haftada 110 milyon izlenmeyi geçti. Stream rakamları da benzer düzeyde 100 milyon civarında ilk hafta sonunda. Billboard Global 200 listesine bir numaradan giren şarkı, Türkiye trend listelerinde de zirvede. K-Pop’un dünyada sesini duyurmasının ardından sanırım artık K-Pop sanatçılarının dünya starı olarak global müzik âlemine hükmettikleri döneme giriyoruz. Rosé’nin İngilizce şarkılarının yakaladığı başarı bunu kanıtlıyor. Görünen o ki hem BLACKPINK dinleyicisi hem de yeni ve çok geniş bir global kitle kendisini takip ediyor.
24 yaşındaki Rosé 2012’de YG Entertainment ile anlaşmış ve dört yıl süren bir çalışma ve hazırlık döneminin ardından BLACKPINK üyesi olarak kariyerine başlamıştı. K-Pop dünyasında işlerin nasıl geliştiğini grupların nasıl kurulduğunu ve geliştiğini bir başka yazıda anlatırım. Rosé şüphesiz 2021’in en çok konuşulan isimlerinden olacak. Seneye muhtelif ödüller dağıtılırken adını adaylar arasında sık sık duyarsanız şaşırmayın.
Haftanın albümü
Yok Öyle Kararlı Şeyler (YÖKŞ), adına uygun şekilde “Olasılıklar” adlı bir EP yayınladı geçenlerde. Elbette yaratılışları gereği kararlı şeylere gıcık olduklarından olasılıklar üzerinde durmaları gayet makul. Üç buçuk (introyla birlikte) şarkılık albüm açıkçası benim gibi gitar sesini özleyenlere güzel bir hatırlatma: “A gitar diye bir şey vardı.” Açıkçası herkesin, türü tarzı, geçmişi ne olursa olsun ya soft elektronik ya da trap altyapılar üzerine melankolik şarkılar okuduğu bir dönemdeyiz ülkemizde. YÖKŞ’ün albümü bende davullu gitarlı şarkılar ne iyiymiş uyanışı yarattı. Rock geri dönsün artık yeter, diye bağırasım geldiği bir döneme denk gelmesinden midir nedir ben bayıldım bu albüme. “Kendinden Utanmadan”, “Olasılıklar”, “Polyester”; üçünü de devamlı dinlemedeyim. Hararetle ve muhabbetle tavsiye ederim. Ey Türkçe rock! Nerdeysen çık artık ortaya yeter geri gel çok özledik seni!
Barış Demirel usulü “fusion”
Barış Demirel, 2020 Mayıs’ında Da Poet ile birlikte “Bi Milyon” adında bir parça yaptı. Da Poet ile gerçekleştirdikleri bu şarkı muhalif sözlere sahip “old school”a selam çakan bir rap şarkısıydı. İkili bu single’dan iki hafta sonra “DPBD” adında, iki ismin baş harflerinden ibaret bir EP yayına vermişti. Murat Ertel’in de bir parçada yer aldığı bu albüm “cross genre” denen türlerin tarzların bir araya geldiği albümlere güzel bir örnekti. Demirel’in 2019’da da Kamufle’yle “Ofsayt” adlı benzer tınlayan bir parça yaptığını hatırlıyorum. Barış Demirel’in trompet sound’u içine girdiği müziklere, ister rap beat’leri olsun ister elektronik arka plana sahip bir world music parçası (mesela Islandman ile yaptıkları “Sahara”) hemen eklemleniyor ve ortamı hemen değiştiriyor. Demirel, 7 Haziran’da yayınlanacak yeni albümü “Mutluluklar”ın heyecanını yaşıyor şu ara. “Sal Beni” 3 Nisan’da ilk single olarak yayınlanacak. Şarkı, Guillaume de Kadebostany tarafından yapılan bir rework versiyona da sahip. Bu iki isim, Demirel’in Ankara’daki bir performansı sırasında tanışmış. “Sal Beni” vesilesiyle birlikte çalışma imkânı bulmuşlar. Güzel müzik kokusu alıyor burnum.
Uzi ve “Kan”
Uzi’nin “Kan” adlı albümü geçen hafta piyasaya çıktı. Bu albümde yer alan “Makina” bir süredir Türkiye’deki stream platformlarında rekora gidiyor. Uzi’nin son bir yılda yayınladığı bazı şarkıların da yer aldığı albüm genel olarak ghetto hikâyeleri anlatıyor. Critical, Stap, Eko Fresh gibi isimler destek olmuş. MOB Entretainments sanatçısı Uzi, son iki yılda yayınladığı videolarıyla da dikkatleri çeken (en azından benim dikkatimi çeken) bir isim. Türkçe rap’in büyük ölçüde art arda lüks marka saymaya doğru evrildiği şu günlerde Güngörenli Uzi’nin sert sokak hikâyeleri ilginç gelebilir.