Sanatçılar hayatlarının her anında tahmin ettiğinizden çok daha fazla tacize maruz kalırlar. Sözlü, yazılı, fiziksel, maddi, manevi, dolaylı ya da doğrudan tacizlerdir bunlar. Ve inanın gerçek hayatta hiçbirimiz bu kadar hedefte değiliz
Hayko konseri. Bir seyirci ön tarafa gelen ve önüne geçen diğer seyircileri itip kakmaya başlıyor. Sonra gruba ve müzisyenlere sataşıyor. Sahneye laf atıyor. Kısaca ortamın elektriğini, havasını mahvediyor.
Bu durumda yapılacak şey güvenliklerin gelip işini yapmasıdır. Bu zat olay çıkarmadan dışarı alınır. Sanatçı o ortamdaki en önemli kişi çünkü. O kadar insan para verip zaman harcayıp gelmiş, sanatçıyı rahatsız eden her şey, o gece orada olan herkes için sorun demektir. Konserde güvenlik kötü herhalde ki olay büyüyor, Hayko adama bir tane patlatıyor.
Sanatçılar tahmin ettiğinizden daha fazla tacize maruz kalırlar. Sözlü, yazılı, fiziksel, maddi, manevi, dolaylı ya da doğrudan tacizler bunlar. Ve inanın gerçek hayatta hiçbirimiz bu kadar göz önünde değiliz.
Diyeceksiniz ki “Şöhret olan bedelini öder” veya “Ortalıkta olmak hoşlarına gidiyor.” Herkesin değil. Bundan hoşlananlar, gündeme gelmek için başka şansı olmayanlar var. Onları hemen ayırt edersiniz, yıllardır uzmanı oldunuz okuya okuya...
Üstelik benim kastettiğim sadece magazincilerin ısrarlı taleplerine ve takibine maruz kalmakla ilgili bir sıkıntı da değil. Sokakta, televizyonda, konserde, her yerde insanlar bilmeden de olsa ünlü sanatçılara hayatı zehir ederler.
Onlarla ahbap olmaya çalışırlar, “Şu şarkın ne kadar güzeldi”, “Peki o sözü niye öyle yazdın” diye sorarlar, kitaplarındaki karakterlerden, oynadıkları rollerde söz ederler. Sıradan bir insan her gün bir
ünlü sanatçı görmüyor ama ünlü bir sanatçı her gün tanımadığı bir sürü insana maruz kalıyor.
Ve insanlar istedikleri tepkiyi alamadıklarında bozuluyor, kendilerine hakaret edilmiş gibi hırçınlaşıyor, saldırganlaşıyorlar. Kendilerini onlarla aynı kefeye koyuyorlar. İki-üç filmlerini izlediler, bir-iki beleş şarkılarını indirdiler ya da albümlerini satın aldılar veya dizilerine baktılar diye onlarla arkadaş olacaklarını sanıyorlar.
Michael Jackson ender verdiği röportajlardan birinde kendine ait bir hayatı olmadığından söz ediyordu. Ne zaman sokağa çıksa insanlar etrafını sarıyor ona dokunmak istiyorlardı çünkü. Evet onu seviyorlardı ama bu sevgi öldürücüydü.
Pink Floyd’un o meşhur duvarı “The Wall” nasıl oluşmuştu biliyor musunuz? Roger Waters son turnelerinden birinde şarkılarını söylemeye başladığında aslında kimsenin müziği dinlemediğini fark etti. Herkes ünlü birilerini görmeye gelmiş, çığlıklar atarak tepkisini öne çıkarmaya çalışıyordu. Bir seyirciye aşırı derecede sinir olup üzerine tükürmesi bardağı taşırmıştı. İşte o zaman seyirciyle arasına bir duvar örmeye karar verdi. Haksız mıydı? Bilmiyorum.
Ama şimdi bana mesela Tarkan’ın normal bir hayat sürdüğünü söyleyebilir misiniz? Ya da yolda görseniz yanına gidip onu “taciz” etmeyeceğinizi. Konuşmak, elini sıkmak, ne kadar sevdiğinizi söylemek istemeyeceğinizi?
Halbuki buna hakkımız yok. Yani bazen bir duvar gerekiyor.
Hayko’nun yumruğu sıradan bir yumruk değildir yani...
Pop alemindenEN “AVRUPAİ”
“İçimde Saklısın” - Hale CaneroğluAbisi ve şu andaki prodüktörü Hakan Caneroğlu’nu Kemancı’da çaldığı zamanlardan tanırım. Çok iyi ve o zamanlar da nam salmış bir müzisyendi. Düzenlemeler yapardı. Kız kardeşinin albümüyle çok uğraşmış. Ona bir tarz yaratmış. Bir sound üretmiş. Bunu yaparken de elbette dünyadaki en iyi pop albümlerini incelemiş. Eski tabirle “çok Avropai” bir dans albümü yapmış. Çılgınca dans ettiğiniz bir ortamda bu albümden bir şarkı çalsa itirazınız olmaz. Yalnız iki şey var: Fotoğraf çekimi çok fena. Ve bu “Şarkılarımızda Türk ezgileri bulunmamaktadır” tarzındaki böbürlenmeyi sevmedim.
Nerde dinlenir? “Avropai” ortamlarda...
En “inançlı”
“Wherever You Are” - Sami Yusufİslam aleminin ve tüm inananların romantik yakışıklısı Sami Yusuf’un İngiltere çıkışlı yeni albümü Türkiye’de de yayımlandı. İngilizce şarkılardan oluşan albümde ara ara Türkçe ve Arapça da duyuluyor. “Hear Your Call” isimli şarkının geliri Pakistan’daki yardıma muhtaç selzede çocuklara gidecekmiş (Vicdanlı pop albümü). Ve öyle eller havaya falan istiyorsanız akılllı olun, efendi olun. Hoş değil. Bazen hip hop, bazen R&B kafası hakim. Batının Christian Rock’ı varsa doğunun da İslami R&B’si var.
Nerde dinlenir? Cuma namazını müteakip içkisiz mangal partilerinde.
En “eller havaya”
“Başka” - Gökhan Özen“Beni tanıman lazım, beni yaşaman lazım” diye girmiş kafadan Gökhan Özen. Denedik. Şimdi bu albüme çakacağımı sanıyorsunuz değil mi? “Bakalım neler yazmış ukala” diye okuyorsunuz. Ben kediye kedi derim arkadaş. Albüm iyi, tam eller havaya albümü. Bu tip bir albümde ne ararsanız var. Popsa pop, eğlenceyse eğlence. Gitar sesleri de duyulmuyor değil. Her türlü formül mevcut “dıptıs” da var, “sılov” da, R&B de. 8-12 yaş grubundaki kız çocukları bayılacak. Albüm kapağını ve düzenlemesini de başarılı buldum. Daha ne olsun?
Nerde dinlenir? Tarkan’ın herhangi bir albümü bulunmayan ortamlarda.
PARTİ KAFASI“I Believe in Music” Mixed by DJ MissNineŞu kadınların tam poposuna, bacağına sıkı sıkıya yapışan pantolonlardan çıkardı ya Levi’s. Onlara göre herkese yakışabilirmiş aslında bunlar. Curve ID adındaki bu pantolonların sardığı şey de önemli, her giyende böyle durmaz. Ama neyse, markanın iddiası o yönde, fazla kurcalamayalım. “Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır” deyip mevzuya gelelim. Bir dans albümü yaptırmış Levis, Dj MissNine’a. Kendisinin resmini görür görmez kanım ısındı. Müziğini sevdim. Parti ortamlarında coşmaya müsait 13 şarkı yanında albümün en iyi yanı bu şarkıların birbirine mikslenmiş olması. Aynı zamanda model de olan MissNine’ı Twitter’da da ekledim. Türkiye’ye gelince kaçırmam.
Nerde dinlenir? Defile çıkışı şampanyalı mampanyalı ortamlarda. Mesela DJ MissNine’ın çalacağı Esma Sultan’daki
(2-3 Aralık) Elle
Style Awards’da.
İTİRAF EDİYORUMl Vodafone’un “Kaçan Kurtuluyor” adlı reklamına bayılıyorum. Özellikle de, sözleşmeli telefona hipnotize olmuş gibi bakan abinin sahnesine. Ama o da ne? Sakıncalı bulunup rötuşlanan tek sahne oymuş meğerse.
l Justin Bieber’in “South Park”ın bir bölümünde incecik sesli, kısa boylu ve sahnede pipisiyle oynayan bir hilkat garibesi olarak gösterilmesine gül gül öldüm...
l Geçen akşam çalışırken The Chemical Brothers’ın “Another World” ve Underworld’ün “Scribble” isimli şarkılarını arka arkaya 2 saat dinledim, sıkılmadım.
Sesini duyurmak isteyenlere bir şansMiller Music Factory (MMF) zamanı geldi çattı, başvurular başladı. Adı üzerinde Miller’ın desteklediği ve organize ettiği bu müzik yarışması aslında yarışmadan ziyade kendini göstermek isteyen genç isimler için önemli bir fırsat. Birinci olmak değil o ortamda olmak, insanlarla tanışmak önemli. Fırsatı iyi değerlendirenler kendilerini bir anda en fazla olmak istedikleri yerde, yani müzik aleminde buluyorlar. Bakın Bedük bu yarışmanın kendisine sunduğu fırsatı iyi değerlendiren isimlerden. Mustafa Keçeli, DJ Junior, Multitap gibi isimler hep buradan çıktı ve kendi camialarında tanındılar. Bakalım bu yıl birinci seçilecek ve adını duyuracak isim kim ve şu anda nerede ne yapıyor. Hepsini öğreneceğiz.
28 Şubat’a kadar zamanınız var. Detayları millermusicworld.com adresinden takip edebilirsiniz.