Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aslında bu bir “haftanın albümü” yazısıydı. Ama albümü iyice dinleyip hikayesine odaklanınca işin rengi değişti. Bakın bu özel albüm bana neler düşündürdü

“Havana Cultura” projesinin düşündürdüğü

Gilles Peterson Presents “Havana Cultura The Search Continues”. Bu albüm üstat bir prodüktör ve DJ olan Gilles Peterson’ın (memlekete de sık gelir) Kübalı muhtelif sanatçıların müziklerini derleyip sunduğu iki CD’lik bir çalışma (serinin ikinci albümü). Ama Buena Vista Social Club gibi falan bir şey beklemeyin. Daha modern, daha club, daha dans, daha house, daha hip hop ve caz bir sound. Kısaca “urban” diyelim. Benim gibi Latin’e mesafeli birinin de ilgisini çekecek derecede iyi ve çarpıcı. Küba’nın yerli romu Havana Club’ın desteklediği Havana Cultura projesinin parçası. Havana Cultura, Küba’nın ve Havana’nın çağdaş kültürünü tanıtmayı ve yaymayı hedefliyor. Farklı demem ondan. Buena Vista şahane ama biraz müze gezmek ya da turistik bir geziye çıkmak gibi. Bu albümün temsil ettiği şey Küba’nın çağdaş yaşam kültürüne ilişkin. O yüzden beni daha fazla etkiledi. Gilles Peterson’ın yeni nesil Kübalı müzisyenlerle yaptığı kayıtların yayımlandığı albümü mutlaka edinin. Havana-cultura.com adresinde enteresan bilgiler var. Sanatçıları da burada detaylı bir şekilde tanıyabilirsiniz.
Ve tabii Havana Club’ın bu şahane girişimi bana kaçınılmaz olarak şunu düşündürüyor: Türkiye’de neden kendi imajları ve iletişimleriyle ilgili çalışmalara bu şekilde yaklaşan firmalar ya da yöneticiler yok? Her şey bir-iki sanatçıya parayı bastırıp, salon kapatıp, eller havaya yapmak mıdır? Bahar gelince turneye çıkar, yaz gelince açık havada bir yerleri kirala, davetiyeleri dağıt... Magazin ekinde çıkacak üç tane “Unutulmaz bir gece yaşattı” haberi için değer mi?
Her zaman söylediğim şeyi tekrar ediyorum. Bir daha düşünün! Kalıcı işlere, zamanda iz bırakacak projelere imza atın.

Haberin Devamı

Meclis’te sinirden bardak kıran, evinde...

“Havana Cultura” projesinin düşündürdüğü

Adam Meclis’te milletin önünde, aman kötü örnek olurum ya da en basitinden ayıp olur bile demeden sinir krizi geçirip bardağı masaya vurup kırıyor.
‘Adam’ dediğim de milletvekili. Yetmiyor, kırıkları da karşıdakilerin üzerine fırlatıyor. Bu kadar kendini kaybediyor. Bu kadar şuurunu yitiriyor.
O an Meclis’teki görevli kadınların yüzündeki dehşeti gördünüz mü?
İster istemez düşünüyorum. Acaba bu adam evde kahvesi soğuk geldi diye sinirlenince neler olabiliyor, kimse görmüyorken?
Barut fıçısı gibi milletiz ve bunu da genellikle “Ama adamı çıldırttılar” falan diye örtbas etmeye meraklıyız.
Hasip Kaplan’ı ninja yapıp bu olaydan mizah çıkarmaya itirazım yok, gerçekten de çok komik. Ama Allah aşkına söyleyin bu hareketlerini ve duygularını kontrol edemeyen, dengesiz, barut fıçısı adamlar, bu “ileri yaşlı ergenler” mi yeni anayasayı yapacak, yeni yasalar çıkaracak, kadına şiddeti önleyecek, halkların kardeşliğini sağlayacak?
Bırakın yasayı masayı, herhangi bir toplantıda, görüşmede sinirlenip karşınızda bardak kıran birine ne kadar güvenirsiniz? Yanınızda çalıştırır mısınız? Birlikte çalışır mısınız? Yakınınızda ister misiniz?

Haberin Devamı

İTİRAF EDİYORUM

Haberin Devamı

* Foo Fighters bu yaz İstanbul’a gelirse şaşırmam.
* Coldplay bu yaz İstanbul’a gelirse şaşırırım. Ama seneye gelirse şaşırmam bak...
* ÇGS’nin Lou Reed ve Metallica’nın işbirliği “Lulu” albümüyle kafa bulan “Lüle”sini aşırı komik buldum.
* Atilla Taş diye birinin varlığını unutmuştum. Ta ki geçen hafta kendisine Kanal 7’deki “Taş Devri” isimli ‘çıldıray post-köy/zenne-punk’ tarzındaki programında rastlayana kadar. O ne biçim tarz diye merak ettiyseniz seyredin.

Banksy İstanbul’a gelsin!

Biz de bir gün beton duvarların üzerinde şöyle (resimdeki gibi) bir manzarayla karşılaşabilecek miyiz acaba diye iç geçiriyorum bazen Banksy’nin yaptıklarını görünce. Bu çift kanatlı aşk uçağı Liverpool’da bir otoparkın duvarında belirdi geçen hafta
(13 Aralık). İstanbul bir betonkent. O beton renklense biraz fena mı olur? Acaba sağlam bir “Banksy! İstanbul seni bekliyor” kampanyası mı başlatsak? Küf’cüler ne der? (“Küf Konya” yazıp google’layın.)

2012’nin starı o olacak!

Adı Lana Del Rey. Geçenlerde ‘Bu yıl bitmeden dinlemeniz gereken isimler’ arasında yer vermiştim. Dinledikçe dinleyesim, yazdıkça yazasım geliyor. Son haber: İlk albümü 31 Ocak’ta geliyor. Herkesin hemfikir olduğu nokta şu; 2012 onun yılı olacak. “Video Games” isimli şarkısıyla fenomen oldu. Şu ara “Born to Die” isimli şarkısına çektiği kliple gündemde. Şarkılar muhteşem, ses harika. Adını Lana Turner’dan alan Lana Del Rey (Elizabeth Grant) bir Tarantino filmi karakteri gibi girdi müzik sahnesine. Takibe alın. İmza: Bir dost.