Haftanın albümü: Sharon Van Etten & The Attachment Theory
Besteci ve şarkıcı Sharon Van Etten, solo müzisyen olarak başladığı kariyerine kolektif grup çalışmasıyla devam etme kararı aldı
Sharon Van Etten yeni albümünü 2022’de birlikte çalışmaya başladığı grubuyla yayınlama kararı aldı. Kendine bir grup kurmaktan farklı bir yaklaşım söz konusu. Van Etten zaten aynı insanlarla çalışıyordu, bu albümde onların varlığını sanatsal açıdan tanımış oldu. Aynı ekip bu defa grup üyelerinin sanatsal katkılarıyla yola devam ediyor. The Attachment Theory üç müzisyenden oluşuyor: Debra Hoff, Teeny Lieberson, Jorge Balbi. Her üç isim de albümdeki şarkılarda Van Etten ile birlikte imza atıyor. Bu albüm bir kolektif çalışma.
Van Etten ilk albümlerinde daha minimalist bir müziği tercih eden, şarkı yazarlığını yalın şekilde ortaya koyan bir sanatçıydı. Zamanla elektrik bir sound’a sahip oldu. Giderek grup müziğini benimsedi ve sonunda The Velvet Underground & Nico misali Sharon Van Etten & The Attachment Theory noktasına geldi. Elbette grubunu Velvet Underground ile kendisini de Nico ile karşılaştırmıyorum, bu karşılaştırma mânâsız olurdu, ancak müzikal çerçeveye dayanarak yapısal benzerlikler olduğunu söyleyebilirim.
Van Etten hiç olmadığı kadar art-pop çizgisinde. Klavyeleri, ancak new wave’e yakışacak sesleri ve efektleri müziğinde daha fazla kullanıyor. Bu anlamda sanatsal üretiminde eskiden beri gizlemediği ‘80’ler etkisini de farklı bir boyuta taşımış oluyor. Bir yanıyla Siouxie Sioux gibi bir punk ve goth damarı var, diğer yanda Kraftwerk etkisi hissediliyor. İlginç, ancak heyecan verici, tatmin edici bir karışım.
“Afterlife”, albümün çıkış şarkılarından biri ve yeni sanatsal manifestoyu güzel özetliyor. “Trouble” en etkileyici şarkılardan biri. Hipnotik açılışı ve ardından gelen grup sound’uyla büyüleyici. Shoegaze’e ilgi duyanlara hitap edilmiş. “I Can’t Imagine (Why You Feel This Way)”, “Something Ain’t Right” albümün karanlık ve daha aydınlık uçlarından iki örnek. Van Etten’in bir sonraki müzikal durağının ne olacağını tahmin ederken albümü büyük bir iştahla dinliyorum.
Ne okusak?
Murat Beşer’in yazdığı kitabın adı “Nesrin Sipahi, Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi”. Türk sanat müziğinin en önemli ikonlarından birinin hikâyesini anlatmaya girişmiş Beşer. Bu hafta piyasaya çıktı. Okunmalı.
TikTok Etki raporu
ABD’deki TikTok kullanıcıları, hit olacak şarkıları diğer platformların kullanıcılarına göre yüzde 74 daha çabuk keşfediyormuş. Bu istatistik tam olarak nasıl hesaplanmış, nasıl bir parametredir bilmiyorum ama TikTok’ın yeni açıklanan 2024 etki raporunda yer alan bir bilgi bu. Malumunuz TikTok bu ülkede yasaktı. Eğer bir ABD firmasına satılırsa ancak yasak kalkacaktı. Bu rapor da herhalde bakın bir ne kadar etkiliyiz demek oluyordu. Ve son dakika: TikTok yasağı Trump’ın imzaladığı bir kararla ertelendi, uygulama Apple ve Google Store’a geri döndü.
Ne dinlesek?
Doğan Duru - Zuhal Olcay iş birliğinden ortaya çıkan şarkının adı “Kutsal Zehir”.
Dolu Kadehi Ters Tut, Sedef Sebüktekin ile güçlerini birleştirmiş. Şarkının adı “Tekrardan”. Haftanın en dikkat çekic işlerinden.
Can Bonomo, “Kanadım Aşktan” adlı yeni şarkısını yayına verdi bu hafta.
Doves üç şarkılık bir single yayınladı. Adı “Saint Teresa”.
“Phonetics On and On”, şu ara hayli dikkat çeken ABD’li indie ekibi Horsegirl’ün albümünün adı. Bu haftanın dikkat çekici indie çalışması.
Keşif Oklou ile tanışın
31 yaşındaki Fransız şarkıcı ve besteci Marylou Mayniel, 2024’e kadar farklı isimler altında müzik yaptı, pop, hip hop ve elektronik denemelerde bulundu ve 2024 itibarıyla Oklou adıyla (‘Oklu’ gibi okunuyor) kariyerinde yeni bir kapı açtı. Oklou’nun “choke enough” adlı kapağını görmüş olduğunuz albümü kişisel ve introvert bir havaya sahip. Hipnotik keyboard loop’ları, dijital sesler eşliğinde bir tür müzikal rüya âlemi, bol efektli bir vokal dünyası yaratmış. Oklou bu özellikleriyle memleketi Fransa’da büyük bir heyecan uyandırmasa da anglofon dünyanın müzik yazarlarının dikkatini çekti. Yakında hakkında daha çok şey duyarız bu alternatif sanatçının.
