Wired dergisinin son sayısında kıyıda köşede kalmış bir mini anket dikkatimi çekti. Uzmanlara yöneltilen soru şu: “Önümüzdeki 10 yılda casuslar hangi yeni teknikleri kullanacak?”
Verilen yanıtlar enteresan. Mesela algoritmalar sosyal medyadaki hesapları inceleyecek ve “şüpheli” hareket edenleri teşhis edecek. Sakıncalı olduğuna karar verilen kelimeleri kullanmak, eylemlerde bulunmak, mekânlarda bulunmak hemen tespit edilecek ve sizi otomatik olarak “şüpheli” yapacak. Aslında bu yöntem bugün kullanılıyor. Ancak mükemmelleşmiş değil. 10 yıl içinde hatasız olacağı söyleniyor.
Algoritma deyince aklıma müzik sektörü gelir benim. Bugün sektörün temel sorunu kişiye özel müzik önerileri sunmaktır. Spotify, Apple Music ve diğer büyük oyuncuların rekabet ettiği en önemli alan bu. Hayatı güzelleştirmeye, size seveceğiniz gruplar ve müzikler önermeye yarayan algoritmaların aynı zamanda sizi gözetlediğini bilmek rahatsız edici.
Müzik alışkanlıklarınızı takip eden, anlayan, ve zevkinizi belirleyerek hoşlanacağınız şeyleri bulup öneren yazılım, aslında sizi gammazlamaya da yarıyor. Sırf meraktan cihadi rap dinleyen biri (mesela ben) günün birinde kolayca şüpheli olabilir. Konu bireysel boyutun da ötesinde. Algoritma bir ülkenin toplumun eğilimlerini, hareketlerini önceden belirlemek için kullanılacak.
Yani hayatınızı kolaylaştıran her türlü şey aynı zamanda hayatınızın anbean izlenmesine de yol açıyor. Casusu evinize kendi rızanızla davet ediyorsunuz. Her “login”, her “sign up” tanımadığınız birilerinin daha yatak odanıza, salonunuza adım atması demek.
Sırf algoritma ve sosyal medya da değil mesele. Bir diğer örnek, akıllı ev teknolojileri alanından. Mesela ses komutuyla müziğin sesini açıp kapayan cihazlar bugün satışta. Aynı şekilde evinizin aydınlatmasını, pencereleri, panjur sistemlerini, ısısını kontrol edebileceğiniz teknoloji de hali hazırda mevcut. Mobil cihazlardan kullanılabilen ev içi görüntü sistemleri mesela...
Bunların sağlıklı çalışması için ve mobil cihazlardan kumanda edilebilmesi için online olmak gerekli. Uzmanın biri şöyle diyor: Evinizdeki ses komutlu sistem lambayı yakmak, müziğin sesini açmak için sizi dinleyebiliyorsa, herkes dinleyebilir. Bu sistemler yaygınlaştıkça istihbarat teşkilatlarının kendi sistemlerini yerleştirmelerine gerek kalmayacak. Mevcut altyapı üzerinde istedikleri her şeyi yapabilecekler. Hali hazırda telefonlara sesli komut verebildiğimiz sistemler de bu altyapının önemli bir parçası olacak.
10 yıl içinde kişisel sağlık teknolojisinin de evlere ve mobil cihazlara gireceği biliniyor. Akıllı saatler bugün nabzınızı, tansiyonunuzu ölçebiliyor, ancak gelecekte kişisel her tür fiziksel aktiviteniz ve sağlık bilgileriniz de gerçek zamanlı takip edilebilecek.
Bu bilgilere sahip olmak bir ülkenin iç işlerini de kontrol etmek demek. Siyaseti, toplumu “dizayn” edebilmek demek. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken, bir yandan da bizi birey olarak savunmasız bir konuma getiriyor.
10 yıl içinde her birimiz sosyal medya ve internette var olduğumuz halimizle fişlenmiş olacağız. Her davranışı önceden tahmin edilebilen, her anı mercek altında olan varlıklar olarak kolayca yönetilecek, yönlendirileceğiz.
Komplo teorisi, fantezi değil, hepsi gerçek. Tam anlamıyla bir “big brother” durumu söz konusu. Gerçek Orwell’cı dünyaya hoş geldik.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024